Dün telefonla bir arkadaşım aradı..
Adeta”sinir küpü” olmuş bir şekilde konuşuyordu..
“Dur hele, n’oluyor” dedim, cevabı yapıştırdı:
“Ya abicim, demokrasiye eyvallah, eyleme eyvallah da, benim haklarım ne olacak?
Bir haftadır uyku uyuyamıyorum..
İşyerinde amirlerimle papaz oldum vallahi..
Sinir diye bir şey kalmadı bende..
Toplumsal olay tamam da, herşeyin bir hududu var abi..
Hem özgürlük isteyeceksin, hem de başka insanların özgürlüğünü yok edeceksin, var mı böyle bir mantık?”

Bu arkadaşım Cumhuriyet Meydanı’nda bir binada oturuyor..
Bir haftadır yapılan eylemler nedeniyle büyük sıkıntı yaşıyormuş..
Diyor ki:
“Hadi gündüzleri neyse de, abi sabahlara kadar içki içip bağıran mı ararsın, arabasına patinj yaptıran mı, gaza sonuna kadar basıp motor gürültüsü yapan mı..
Hele bir de o tencere-tava gürültüsü yok mu, insanda beyin bırakmıyor..
Bu ne abi ya, bu nasıl demokratik hak arama, söyle Allahaşkına..”

Arkadaşım bu sözlerinin ardından, 155’i arayıp, bunlara nasıl engel olunabileceğini sorduğunu söyledi..
Bu bölüm çok ilginç..
Dikkatle okuyun..
“Şikayetimi 155’e bildirdim..
‘Bu konu asayişle ilgili değil, toplumsal bir olay olduğundan, bu durumun çözümünü Vali Bey bilir, biz bir şey yapamayız’ dediler..
Emniyet Müdürlüğü özel kalemi aradım..
‘Valilik özel kalemini ara’ dediler..
Aradım, Valilik özel kalemi bana ‘Emniyet’ten sorumlu Vali Yardımcısı ile görüşün’ deyip numarasını verdi..
Orayı aradım, sekreteri ‘burayı değil, Çevre’den Sorumlu Vali Yardımcısı’nı arayacaksınız’ dedi..
Aradım, ama Vali Yardımcısı ile görüşemedim..
Sekreteri, ‘bir dilekçe yazıp bize verin’ deyip kestirdi attı..
Abi, Allahaşkına söyle, var mı böyle bir şey?
Dilekçe yazacağım da, işleme girecek de, işlemin gereği için yazışmalar yapılacak da, sonra durum incelenecek de, de de de de de..
Bu arada ben ne olacağım, bana ve benim durumumda olan insanlara ne olacak?
Vatandaş olarak, benim demokratik hakkım ne olacak abi?
Niye sinirliyim, anladın mı şimdi?”

Ben ne diyeceğimi bilemedim..
Eylemciler ve Valilik ya da Emniyet bu arkadaşıma bir şey demek ister mi?

*****************

Hoşçakalın ve sonunu iyi düşünün..

Herkesin kafası karışık..
Eylem yapanların da..
Eylemi sabırla izleyenlerin de..
Eylemcilerin isteklerini duyanların da..
Eylemcilerle birlikte ya da karşı olmaya çalışanların da..
Eylemlerden siyasi ve iktisadi olarak nemalanmaya çalışanların da..
Eylemleri kendine maske yapanların da..
Henüz kafaları net değil..
Neredeyse her kafadan bir ses çıkıyor..
Neredeyse her eylemci farklı istekte bulunuyor..
Neredeyse her eylemci, eylemine başka bir isim veriyor..
Ama..
Görüyorum ki..
İstek çok, “sonunu iyi düşünen” pek yok..

Böyle bir ortamda “birkaç gün” sizlerden izin istiyorum..
İstanbul’da ölen oğlumun 6 yıldır süren mahkemesinin yeni bir celsesine katılacağım..
Kalan 2-3 günde de biraz dinleneceğim..
“Şimdilik hoşçakalın” derken, şu sözümü daima hatırlamanızı rica ediyorum:
“Ne yaparsanız yapın, ama sonunu iyi düşünün..”