Modern hayatın hızlı temposu içinde, zihinsel sağlığımızı korumanın ve kişisel gelişimimizi sürdürmenin en sağlam yollarından biri olan kitap okuma, ne yazık ki en çok ihmal edilen alışkanlıklar arasında yer alıyor. Ancak bilimsel çalışmalar, düzenli kitap okumanın sadece bir hobi olmaktan öte, beynin yapısını güçlendiren, stresi azaltan ve sosyal yetenekleri keskinleştiren mucizevi bir eylem olduğunu kanıtlıyor. Kitap okumak, beynimiz için adeta bir aerobik egzersiz niteliği taşıyor. Kitapların sayfalarında gezinirken, beynin dil işleme, görsel imgeleri oluşturma ve hafıza merkezleri aynı anda yoğun bir şekilde çalışıyor. Düzenli okuyucuların, okudukları karakterleri, karmaşık olay örgülerini ve yeni bilgileri zihinlerinde tutma çabası, beyinlerinin öğrenme ve hafızadan sorumlu kısımlarını (özellikle temporal lobları) aktif olarak çalıştırıyor. Bu durum, okuyucunun sadece okuduğunu değil, günlük yaşamdaki bilgileri hatırlama yeteneğini de geliştiriyor. Bir hikayeyi takip etme zorunluluğu, internetteki kısa ve dağınık içeriklere alışkın olan zihinlerimizin odaklanma ve dikkat süresini artırarak modern çağın dikkat dağınıklığı sorununa karşı doğal bir direnç oluşturuyor. Belki de okumanın en değerli getirilerinden biri, empati yeteneğini güçlendirmesi. Kurgusal eserler okurken, farklı geçmişlere, kültürlere ve duygusal durumlara sahip karakterlerin dünyasına girmek, okuyucunun kendini başkasının yerine koyma becerisini geliştiriyor. Bu ‘duygusal simülasyon’ sayesinde okuyucular, gerçek hayattaki sosyal etkileşimlerde daha anlayışlı, sabırlı ve başarılı olabiliyor. İngiliz Sussex Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, sadece altı dakikalık okumanın dahi stres seviyesini yüzde 68 oranında azaltabileceğini ortaya koydu. Okumak, ritmik ve odaklanmayı gerektiren yapısıyla zihni, günlük endişelerden uzaklaştırarak kalp atış hızını düşürüyor ve kas gerginliğini azaltıyor.

Tutarlı ve küçük adımlar

Kitap okumanın faydaları tartışılmazken, bu alışkanlığı yoğun günlük rutine dahil etmek pek çok kişi için zorlu bir süreç olabiliyor. Ancak uzmanlar, büyük sıçramalar yerine, tutarlı ve küçük adımlarla başlanmasının alışkanlık kazanmada kritik rol oynadığını belirtiyor. Alışkanlık oluşturmanın ilk kuralı, okumayı bir ‘seçenek’ olmaktan çıkarıp, günlük rutinin sabit bir parçası haline getirmektir. Uzmanlar, ‘Uyku öncesi 20 dakika’ ya da ‘Sabah kahvesi eşliğinde 15 sayfa’ gibi net ve kısa zaman dilimleri belirlemeyi öneriyor. Bu zaman dilimini teknolojik cihazlardan arındırılmış, sessiz ve rahat bir ortamda geçirmek, okuma deneyimini daha ödüllendirici hale getiriyor. Başlangıçta ‘Ayda dört kitap bitireceğim’ gibi baskı yaratan hedefler yerine, ‘Günde sadece 10 sayfa okuyacağım’ gibi kolayca gerçekleştirilebilecek hedeflerle başlamak gerekiyor. Bu küçük hedeflere ulaşmak, bireye bir başarı hissi veriyor ve bu pozitif döngü sayesinde motivasyon artıyor. Okumaya olan ilgiyi kaybetmenin en yaygın nedeni, yanlış kitap seçimi. Sizi sıkacak veya zorlayacak eserler yerine, tutkunuz olan konuya (spor, tarih, bilim, polisiye, vb.) odaklanan, sürükleyici kitapları tercih edin.

Gençler tarımla buluştu
Gençler tarımla buluştu
İçeriği Görüntüle

Muhabir: Serpil METİN