Ali Güngör, CHP ile ilgili yazılarıma ironik bir yorum yapmış:

“Sevgili dostum, ne garip değil mi? Herkes muhalefeti suçluyor.. Sanki iktidar muhalefetmiş gibi.. Temenniler bile muhalefet üzerine.. İktidara söz söyleyebilen var mı? Başta basın olmak üzere.. Ne şanslı, ne kaymaklı iktidar..”

Sevgili Güngör’ün bu soru ve cevaplarını hemen her görüşten insan söylüyor..

“Yahu CHP iktidar değil, ama iktidar partisinden daha çok eleştiri alıyor.. Bunda bir gariplik yok mu?”

Güngör de, onun gibi bu tür düşünce içinde olanlar da yerden göğe haklı..

Evet, sorumlu ve yetkili olanlar, “icraatın başında” olanlardır..

Ve –gerçekten- en çok eleştirilmesi gereken kişi olmaları gerekir..

İyi de..

“Muhalefet partisi” olan CHP’liler niye iktidar kadar, hatta çoğu kez iktidardan daha çok eleştiri alıyor?

Bunun cevabını vereceğim..

Ama, bu cevabı kaç kişi anlar, işte orasını bilemiyorum..

Çünkü..

(Bakın yine eleştiriyorum) CHP’lilere laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor..

Çünkü..

“Kendi görüşlerine katılmayan”lara asla kulak vermiyor, dinlemiyorlar..

Ama..

Ben yine de anlatacağım..

Efendim; “demokrasilerin sağlıklı işleyebilmesi” için her siyasi parti “iktidar partisi”ymiş gibi düşünmek, proje üretmek ve davranmak zorundadır..

Muhalefet olmak, iktidar partisinin yaptığı her şeye “karşı çıkmak, kabul etmemek, kötülemek” değildir..

Muhalefet;

1- Eğer “yanlış” işler yapıyorsa, iktidarı bu konuda uyarır, kamuoyunu bilgilendirir, gerekirse davalar açar..

Örneğin; birini “hırsız” diye suçluyorsa, elinde “sağlam bilgi-belge” olmalıdır..

“Siyasi rant” için konuyu söylentiye, itibarsızlaştırmaya dönüştürmemelidir..

2- İktidar “doğru” işler yaptığında da, takdir eder alkışlar..

Ve bunu kamuoyuyla paylaşır, bu işlerin daha iyi yapılabilmesi için teşvik eder, önerilerde bulunur, hatta projeler geliştirir..

3- En az iktidar partisi kadar “güçlü” ve “iktidara hazır” durumda olur..

Nefesini iktidar partisinin ensesinde hissettirir..

Yani..

“Oy oranı” iktidarın oy oranına çok yakın olmalıdır..

4- Kadrolarıyla, projeleri ve vizyonlarıyla, “her an iktidar olacakmış gibi” hazırlık yapar..

5- Özellikle yerel yönetimlerde “iktidar olurlarsa nasıl bir yönetim göstereceklerinin” örneklerini halka anlatır..

6- Kavgacı, ötekileştirici, kışkırtıcı değil, “birleştirici, iyi işlerde daima işbirliğine hazır bir parti” olduklarını ortaya koyar..

7- Söylemleriyle, fikirleriyle, iktidara karşı tutumlarıyla halkın büyük bölümünün güvenini kazanır..

Belki daha çok şey söyleyebiliriz, ama bu kadarı da yeter..

Şimdi dönün ve Türkiye’nin manzarasına şöyle bir bakın..

Yukarıda anlattıklarımı yapan ya da yapmaya çalışan bir tane bile muhalefet partisi görüyor musunuz?

Hiç sanmıyorum..

Dönelim iktidar partisine..

Türkiye’deki bütün muhalefet partilerinin oylarının toplamından daha çok oy alıyor..

Demek ki; halkın büyük çoğunluğu bu partiye güveniyor..

Diğer bir deyişle, halkı memnun edecek projeler üretiyor ve iyi hizmetler yapıyor..

Yanlışı ve eksiği yok mu, elbette var..

Zaten yanlışı da eksiği de sadece “çalışanlar” yapar..

Ama “iyi yaptıkları işlerin bulunduğu kefe daha ağır bastığı için, millet o eksik ve yanlışları görmüyor, ya da görmek istemiyor..

Muhalefet de yapılan her işe “tu-kaka” deyince, millet enayi mi, görüyor her şeyi ve muhalefete gülüp geçiyor..

Bunu da “oy”una yansıtıyor..

Demokrasi için en büyük tehlike, “zayıf bir muhalefet”tir..

Şu anda iktidar partisi, CHP’nin “ana muhalefet partisi” olduğu bir ortamda -neredeyse- dikensiz gül bahçesinde at koşturuyor..

Soruyu hatırlayalım:

“Yahu CHP iktidar değil, ama iktidar partisinden daha çok eleştiri alıyor.. Bunda bir gariplik yok mu?”

Ali Güngör ve onun gibi düşünenler..

Sanırım sorunuzun cevabını aldınız..

Umarım, anlarsınız..

Umarım CHP’liler de anlar..