Yaşamda birçok şeyin canlı veya cansızın bazen değerini biliriz bazen bilmeyiz. 

Dışından gördüğümüz gerçek düşündüklerini ve kalbini bilmediğimiz insanlara değerinden fazla değer verdiğimiz çok olmuştur. 

Değerini bilmediğimiz birçok insanın da ondan uzak kalınca değerini anlamış olmamız çoktur. 

Başkalarına ya da canlı cansız birçok şeye değer verip vermememiz bize artı ya da eksi olarak döner. 

İnsanoğlu değer verdiklerinde de genelde yanılır, değerinde bizi yanıltmayan çok azdır. 

Tüm bunlar yaşamın cilvesidir kimi zaman değer verdiğimizin değerini üst boyutta kimi zaman alt boyutta yaşarız. 

Bütün bu değer karmaşasında esas değerli olan insanın kendi değerini bilmesidir. 

İnsanın kendi değerini bilip değerini önce kendi hissetmesi sonra da çveresine hissettirmesidir. 

Kendi değerini bilip konumlandırmak bir yol çizmeli ve çevresindekileri de bu konumlandırmaya, bakış açılarına göre doğru teşhis koyabilmeli. 

Kendi değerini bilip buna göre kendisini konumlandırıp yol çizebilen insan kendisini değersizleştirmeye çalışan insanları çevresinden uzaklaştırma ölçüsünde kendi gerçek değerini ortaya koymuş ve kendi değerini kabul ettirmiş olur. 

Bütün bu değer periyodunda mühim olan insanın kendisini başkalarına ispat etmek zorunda olmadığının farkına vararak kendi değerine değer katıp değerini pekiştirmesidir. 

Esas olan da budur, başkalarının bizleri değerli ya da değersiz bulması hiç önem taşımamalıdır. 

Kendi değerini bilen insan en değerlisini bulmuş demektir. 

Kimsenin değer tartısı bizler için önemli olmamalı kendi değerimizi kendimize verdiğimiz önem ve değerle bulmalıyız. 

Gönlünüz ve kalbiniz gerçek hak eden değerlere yönelsin.