Milyonlarca turizm işçisinin haklarını kullanamadığına dikkat çeken Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, “Sendikasız, örgütsüz, anayasal, yasal ve en temel insan haklarını dahi kullanamayan milyonlarca turizm işçisinin çalışmakta olduğu, aileleri ile birlikte 10-15 milyon vatandaşın doğrudan ekmeğini kazandığı bir sektörden bahsediyoruz. 10 milyon işsizin olduğu, üniversite mezunu her iki gençten birinin işsiz olduğu ülkemizde, bu işsizlik sorununun neredeyse yarısını tek başına çözebilecek bir sektörden bahsediyoruz. Turizm, planlanan ve önerilen aktivitelere, arz ve talebe bağlı olarak, daha canlı olacağı, yarı canlı ve ölü olacağı dönemler oluşturuyor” dedi. ‘Yüksek sezon, ölü sezon gibi kavramlar, içinde bulunulan fiziki, coğrafi, iklimsel, kültürel tüm etkenlerin yanında, planlamalarla ve yatırımlarla da doğrudan ilgilidir’ diyen Yahyaoğlu, “Ülkemizde uygulanmakta olan genel çerçeve, tatil turizmi, deniz, kum, güneş diye özetleniyor. Kış turizmi de kayak merkezleri, kar mevsimi ile sınırlanıyor. Milyarlarca dolarlık yatırımlar, dev tesisler, milyonlarca turizm işçisi, ölü sezonlarda işsiz, işlevsiz, mağdur kalıyorlar. Bölgelere göre 2 aylık sezondan, 6-8 ay süren sezonlara doğru değişkenlik gösteriyor. İşsizlik sigortası da kuruluş amacına hizmet etmiyor. Görevi dışında alanlara ödeme yaparken, gerçekten işsiz, ücretsiz kalmış milyonlara karşı ‘kör, sağır, dilsiz ve çolak’ oluyor. Özellikle sezonluk turizm işçileri, konulmuş ön şartları hiçbir zaman yerine getiremeyerek, ömür boyu prim ödeseler de hiçbir zaman bu işsizlik sigortasından işsizlik ödeneği alamazlar” şeklinde konuştu.
İlave yatırım, doğru planlama
Doğru planlama ve ilave yatırımlarla, sezonun uzatılabileceğini hatırlatan Yahyaoğlu, “Turizmde çeşitlendirmelerle, ‘oeniz, kum, güneş’ söylemli, sezon uygulamasından kurtulup, turizm 12 aya yayılabilir. Hem tesisler atıl kalmamış olur, hem de işçiler için 12 ay iş, 12 ay ekmek sağlanmış olur. Atıl kapasite harekete geçirildiği için yatırımcı da, ülke de karlı duruma geçer. Verimlilik artar. Artık eskisi gibi sekiz, on merkezde turizm yapılmıyor. 81 vilayette, yüzlerce, binlerce ilçede, beldede turizm yatırımları ve tesisler var. Kültürler, medeniyetler beşiği Anadolu, turizme çok zengin olanaklar sunuyor. Dört mevsimi bir arada yaşamakta olan cennet ülkemizde ‘turizmi çeşitlendirmek’ için, doğal güzellikler ve zenginlikler, tarih, kültür, iklim her şeye sahibiz. Daha da önemlisi, ‘emek yoğun bir sektör’ olan turizm için, bunu sunabilecek genç, eğitimli, dinamik bir işgücü ordusuna sahibiz. Açılmış ve açılacak okullar, her yıl yüz binlerce genci daha yeni mezun veriyor” diye konuştu.
Sınırsız imkanlara sahibiz
İnanç ve Kültür turizmi için sınırsız imkanlara sahip olduğumuzu aktaran Yahyaoğlu, “Hıristiyanlara dünyada ilk bu isimle hitap edildiği yer, hala bütün dinlerin ve mezheplerin barış içinde yaşayabildiği, Antakya, Mardin, Antalya, İstanbul, İzmir, Kars, Van, Kayseri, Konya. Saymakla bitmez zenginliklerimizden birkaçı. Bunlardan sadece biri kadarına sahip olan ülkeler bile, ne hamleler yapıyorlar. Dünya turizminden çok ciddi paylar alıyorlar. Sağlık turizmi için, kaplıca ve içmeler için yıllardır hizmet veren, küçük ölçekli tesislerimiz var. Hastanelerimiz, rehabilitasyon merkezlerimiz, huzur evlerimiz, balıklı göllerimiz, şifalı kaplıcalarımız var. Şimdilerde, bu alanın değeri anlaşılmaya başlandı, modern, büyük, yeni tesisler yapılıyor. İyi eğitimli sağlık personeline, doktorlara ve hocalara sahibiz. Tatil Turizminin, İnanç Turizminin, Kültür Turizminin, Kış (Dağ ve kayak) Turizminin, Sağlık Turizminin yanında, Spor Turizmi, Kongre Turizmi, Sosyal Turizm, Av Turizmi, Eko Turizminin çeşitlendirmelerle, ülkemizin imkanları ve kaynakları doğru ve verimli kullanılabilir” dedi. Sıkıntılara değinen Yahyaoğlu, “Bilinçsizce avlanan, trol balıkçıları gibi o anda ne toplayabilirsek kardır mantığıyla, ‘Ucuz iş gücü-ucuz turizm’ politikasızlığı ile bu güne de geleceğe de zarar vererek, yetişmiş iş gücünü sektörden kaçırarak, turizmi, ırgat çalıştırılan, pamuk tarlasına çevirdik. Sezon başında Konya’dan, Burdur’dan, Diyarbakır’dan, Van’dan turizmde çalışmaya gelen işçiler, sezon bittiğinde kentlerine köylerine geri dönerek, geleneksel yaşamlarına oralarda devam ediyorlar. Ailelerini memleketlerinde bırakarak gelen bu sezonluk işçilerin çoğu, çok kötü koşullarda çalışıyor, barınıyor ve besleniyorlar. Sadece Antalya’da sezon sonu işsiz kalan turizm işçisi sayısı 400 bin civarında. Sezonda beş ay, yedi ay çalışan, kazandığı parayla on iki ay yaşamak zorunda kalan bu işçiler çalışırken asgari ücret civarında kazanıyorlar. Yani ayda yarım asgari ücret harcayabilecek durumdalar. Köy kökenli veya baba evinde yaşayan ev bark geçindirme sorunu olmayanların uyabileceği bir düzen bu. Turizm işçileri bunu hak etmiyor. Turizm İşçilerine bunu reva görenler, bindikleri dalı kesiyorlar. Bu durum sürdürülebilir değildir” şeklinde konuştu.
Doğru planlama şart
Sendikasız, haksız, hukuksuz, güvencesiz, geleceksiz çalışma hayatının kabul edilebilir olmadığını hatırlatan Yahyaoğlu, “İşçiler insanca çalışılabilecek, insanca yaşanabilecek bir iş, aş ve gelecek için vardır. Yetişmiş, kalifiye eleman sorunu eleman olmadığından değil yetişmiş elemanlar elde tutulamadığından kaynaklanmaktadır. Ne yazık ki yetişmiş, eğitilmiş iş gücü, bu olumsuz, ağır, karşılığı ve geleceği olmayan, çalışma koşulları nedeniyle başka sektörlere kaçmaktadır. Yüz binlerce işçi her sezon sonu aylarca işsiz kalmaktadır. İşsizlik sigortası yasasının, ödeme ön şartları (Son üç yılda 600 gün geriye dönük prim ödemiş olmak, iş akdi askıya alınmamış feshedilmiş olmak) nedeniyle, turizmde işsiz kalan bu yüz binler, yıllarca prim ödeseler de hiçbir zaman bu sigortadan para alamazlar. İşsizlik sigortasında biriken paralar ilgisiz alanlarda, patronlara, müteahhitlere ucuz kredi olarak kullandırılıyor.
138 milyar lira işçi parası, birikmiş işsizlik sigortası kasası, işsize ödenek vermezken, çalışanlara ücretsiz izinlilere işverenin ödemesi gereken ücretlerin yerine işsizlik sigortası kasasından ödeme yapmaya devam ediliyor. Talan devam ediyor. Tesislerin sezon dışı zamanlarda kapalı kalması, sonra sezonda tekrar açılması da çok ciddi maliyettir, kadro kaybıdır, müşteri kaybıdır, istikrar ve kalite kaybıdır. Doğru politikalarla, planlamalarla, yatırımlarla, 12 ay sezon, 12 ay iş, 12 ay turizm olabilir. Bu ‘Turizm çoğalır, işsizlik azalır’ ve ‘İşçisine, çarşısına, herkese turizm’ sloganlarımıza da uygundur. Ülkemizin de, insanımızın da, yatırımcıların da faydasına olan budur” dedi.
Esra ALTUNKES