Dev Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, asgari ücretin belirlenme sürecindeki adaletsizliklere ve sistemin yapısal sorunlarına dikkat çekti. Yahyaoğlu, asgari ücret sürecini değerlendirerek, “Türk-İş’in en fazla üyeye sahip konfederasyon olması sebebiyle bu temsil hakkını üstlenmesi, işçi tarafının karar süreçlerine etkisini sınırlıyor. Komisyon toplantılarında işveren temsilcileri ve hükümet temsilcileri bir karar aldığında, işçi tarafı katılsa da katılmasa da sonuç değişmiyor; alınan karar kesinleşiyor ve asgari ücret belirlenmiş oluyor” diye konuştu.
‘Mantık hataları var’
Mustafa Yahyaoğlu, mevcut sistemde demokratik, sosyal ve hukuk devleti olma ilkeleriyle çelişen ciddi mantık hataları olduğunu ifade etti. Yahyaoğlu, “İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin eşit sayıda bulunması fikri, demokratik temsiliyet açısından önemli olsa da pratikte şu sorunları beraberinde getiriyor: Hükümet, milyonlarca kamu çalışanına, işçiye ve emekliye maaş ödeme sorumluluğu taşıyan bir bütçeyi yönetiyor. Bu durum hükümeti, sosyal işveren konumuna yerleştiriyor ve doğal olarak hükümetin ücretlerin yükselmesini istemediği bir tablo ortaya çıkıyor. Hem işverenler hem de hükümet, asgari ücretin artırılmasının ekonomik maliyetlerini dikkate alarak, düşük ücret politikalarını tercih ediyor. Türk-İş, genel olarak kamuda örgütlü bir konfederasyon olduğu için, kamu çalışanlarının önceliklerini merkeze alıyor. Ancak sendikaların örgütlü olduğu toplu iş sözleşmesi uygulanan işyerlerinde asgari ücretle çalışan işçi bulunmuyor. Bu da Türk-İş yöneticilerinin, asgari ücretin ne olacağı konusunu birincil sorun olarak görmemesine neden oluyor. Asgari ücretle geçinmek zorunda olan on milyonlarca işçinin ve emeklinin gerçek temsilcileri, masada karar alınırken bulunamıyor. Bu da alınan kararların, işçi kesiminin ihtiyaçlarını yeterince karşılayamamasına yol açıyor” diye konuştu.
‘Yaşamak için yeterli değil’
Yahyaoğlu, mevcut sistemin insan onuruna yakışır bir yaşam ücreti sunmaktan uzak olduğunu vurgulayarak, “Açlık sınırında veya açlık sınırının hemen üzerinde belirlenen asgari ücretle, temel ihtiyaçların karşılanmasının mümkün değildir. Asgari ücret, enflasyonu yükseltmemesi, genel bütçeyi zorlamaması, patronların kazançlarını azaltmaması ve Türk-İş başkanlarının durumunu zorlaştırmaması gibi önceliklerle belirleniyor. Bu öncelikler, asgari ücretin barınma, beslenme, eğitim, sağlık, ulaşım, enerji, giyim gibi temel ihtiyaçları karşılamasını engelliyor. Bir ailede iki kişi çalışsa dahi yoksulluk sınırına ulaşamayan bir ücret, kabul edilemez. Ulusal gelirde emeğin payının sürekli azalması, sermayenin payının ise giderek artması nedeniyle yoksulluk hızla yükseldi” dedi. Bu adaletsiz tabloyu kabul edilemez olarak nitelendiren Yahyaoğlu, “Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu gidişat sürdürülemez. Asgari ücret belirleme sürecinde işçilerin gerçek temsilcilerinin yer aldığı, eşit ve adil bir sistem kurulması artık bir zorunluluktur. İnsan onuruna yakışır bir yaşam için mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Asgari ücret karşısında altın eriyor’
Asgari ücretlinin 2005’ten bu yana 20 cumhuriyet altını kaybettiğini hatırlatan Yahyaoğlu, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun söylemlerini hatırlatarak, “2014’te Avrupa’da Türkiye’den Euro cinsinden düşük asgari ücreti olan 11 ülke varken, 2024’e gelindiğinde sadece 4 ülke var. Euro cinsinden Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler Arnavutluk, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan. Türkiye’de asgari ücretin ortalama yıllık artış hızı pek çok Avrupa ülkesinden geride. Türkiye’de asgari ücret euro cinsinden son 10 yılda (2014-2024) yıllık ortalama yüzde 3,8 oranında arttırıldı. 1974’te kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı düzeyinde olan brüt asgari ücret 2024’te kişi başına gelirin yüzde 46,5’ine düştü. Resmi enflasyon yılsonunda yüzde 44 olarak gerçekleşirse asgari ücretteki kayıp 7 bin 481 TL’ye yükselecek. Asgari ücretle çalışanın 2024 yılı boyunca yaşan kaybı ise 55 bin TL’ye yakın. Asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı. Ekim 2024’te 17 bin 2 TL’lik net asgari ücrete karşılık açlık sınırı 20 bin 860 TL ve yoksulluk sınırı ise 72 bin 156 TL’ydi.
Asgari ücret altın karşısında da eriyor. Asgari ücretli 2005’ten bu yana 20 cumhuriyet altını kaybetti. 2005’te bir yıllık asgari ücretle 31 Cumhuriyet altını alınabilmekteydi. Bugün sadece 11,6 tane” ifadelerini kullandı.