Yapılan açıklamada, Erdal Eren’in infazının, 12 Eylül darbe rejiminin gençlik dinamizmini kırma ve toplumu sindirme politikasının en trajik sembolü olduğu belirtilerek, yargılama sürecindeki skandal hukuksuzluklar ve yıllar sonra gelen itiraflar kamuoyuna aktarıldı. Anmanın odak noktası, dönemin darbeci lideri Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi?” sözleriyle meşrulaştırdığı, ancak hukuken temelsiz olan infaz kararıydı. 12 Eylül rejimi, idam kararını uygulayabilmek için korkunç bir hukuk ihlaline imza atmış, 17 yaşında olan Erdal Eren’in yaşı, tek bir gün içinde mahkeme kararıyla 18’e çıkarılarak infazı derhal gerçekleştirilmişti. Bu karar, darbe rejiminin gençliği hedef alan zulmünün en net kanıtı olarak tarihe geçti.
Yargılama skandalı
Açıklamada Erdal Eren’in ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in cenazesinde er Zekeriya Önge’yi vurduğu iddiasıyla tutuklandığı ancak yargılama sürecinin baştan sona usulsüzlüklerle dolu olduğuna dikkat çekilerek, “Olay yerinde keşif yapılmadı. Erdal’ın bulunduğu yerden Önge’yi vuramayacağı gerçeği (aradaki 10-15 metrelik mesafe ve kurşunun giriş açısı) göz ardı edildi. En önemlisi, olay yerinde bulunan 24 kişi ve tanıklar dinlenmezken, askerlerin ifadelerindeki çelişkiler görmezden gelindi. Erdal’a ait olduğu öne sürülen silah ile Önge’yi vuran kurşunun balistik incelemesi dahi yapılmadı. Önge’nin otopsisi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde değil, Ankara Numune Hastanesi Beyin Cerrahisi bölümünden Oktay Çetinsoy adlı bir stajyere yaptırıldı. Tüm araştırmalara rağmen kayıtlarda bu isimde bir stajyerin varlığı tespit edilemezken, bu isimle ilgili sorular mahkemede yanıtsız kaldı. Erdal Eren hakkındaki yargılamanın hukuksuzluğu, Yargıtay 3. Dairesi üyelerinden emekli Hâkim Albay Ahmet Turan’ın 27 yıl sonra basına verdiği röportajla resmiyet kazandı. Turan, dosyada kesin delil bulunmadığını ve kararı bu nedenle iki kez bozduklarını itiraf etti. Turan, “Eri vuran kurşun, yüzde 100 Erdal’ın tabancasından çıktı diye bir şey yok dosyada. Çünkü incelenmemiş” diyerek o günkü kararın politik baskıyla alındığını gözler önüne serdi” denildi.
Kayıt çelişkisi
Açıklamada, Erdal’ın idamına yol açan Zekeriya Önge’nin ölüm nedenine ilişkin çelişkilere de dikkat çekildi. Önge’nin memleketi Giresun Valiliği resmi internet sitesinde önce kaza sonucu yaşamını yitirdiği belirtilmiş, bu durum basına yansıyınca valilik siteyi üç kere değiştirerek sırasıyla ‘silah kazası’, ‘teröristlerle çatışma’ ve ‘iç güvenlik çatışması’ kayıtlarını kullanmıştı. Ayrıca, Önge’nin ailesine şehit maaşı bağlanmaması da, kayıtlara kaza sonucu ölüm olarak geçirilmiş olmasına bağlanarak dikkat çekildi. Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, açıklamada, o günlerde özel yetkili mahkemelerin işleyişinin bugün siyasi davalar, kayyum politikaları ve yüzlerce kişiye haksız ceza kesilmesiyle sürdürüldüğünü belirtti. Anma, Erdal Eren’in son mektubundaki çağrısıyla son buldu. Alanı dolduran kitle, “Bu işi hep beraber yürütürsek ancak kazanabiliriz. Omuz omuza, birbirinden güç alarak, birbirine güç vererek” sözlerinin yol gösterici olduğunu belirterek, “Erdal Eren’den aldığımız direniş ruhuyla, bu karanlık iktidar dönemini de aşacak; bağımsız, demokratik ve laik bir ülkeyi inşa edeceğiz” mesajını verdi.





