Birleşik Emekliler Sendikası Antalya Şubesi üyeleri, emeklilerin haklarını haykırmak için Attalos Meydanı’nda toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan Birleşik Emekliler Sendikası Antalya İl Temsilcisi Hilmi Kancı, “2024 Emekliler Yılı’nın bitimine 23 gün kaldı. Kısaca ‘TÜİK’ dediğimiz Türkiye İstatistik Kurumu, 2024 yılı son enflasyon oranını 4 gün önce, Kasım ayı itibarıyla yüzde 47 olarak açıkladı. Çoğu kimse bu orana inanmasa da maalesef emekli maaşları TÜİK'in bu oranına göre belirlenecek. Bize, 'Biraz sabır, bir yıl sonra düze çıkacağız' diyorlardı. Şimdi ise ekonomideki şok döneminin birinci yılını bitirdik. Ancak geride iki yıl daha var diyorlar. Yani bizlerin, çalışanların, emeklilerin iki yıl daha bedel ödeyeceği söylenmektedir. Bize, ‘Tasarruf edin’ denilirken, kendileri bir yılda 26 bin asgari ücret tutarı kadar parayı sadece giyim-kuşam için harcayabiliyorlar. Bakınız ki, Sayıştay raporuna göre, saray harcamalarının bütçeye maliyeti, 1 dakika için 37 bin lira, 1 saat için 2 milyon 220 bin liradır” diye konuştu.
İktidara sert çıktı
Kancı, bütçeyle ilgili eleştirisini şöyle sürdürdü: “İnsanca yaşamak için gereken ve var olan maddi imkânlar, nüfusumuzun yüzde 90’ına değil, faizciye, tefeciye verecekleri bir programa göre hazırlanıp bütçe böyle yapılıyor. Dün, çay ve simit hesabı yaparak, ‘Benim halkıma bunu yaşatan bu zalim iktidardır’ diyenler, ‘Kalkınma planında yaşlıların sosyal dışlanmalarına karşı önlem almaktan’ bahsederken, bugün, emekliyi çaya ve simide ulaşamaz hale getirmişlerdir. ‘Emekliye zam verirsek bütçe kaldırmaz’ diyerek, IMF'nin direktiflerine bağlı kalacaklarını itiraf etmektedirler. Çünkü uluslararası finans kuruluşları borç vermek için emekçilere ve emeklilere düşük zam verilmesini şart koşmaktadır. Bir yanda emekliye verilecek zammı bütçenin kaldıramayacağını söyleyen iktidar, diğer yanda müteahhitlere, faizcilere, tefecilere araç geçiş garantisi, hasta garantisi, yolcu garantisi vermektedir. Onların vergi borçlarını silmekte, bütçeyi ona göre hazırlamaktadır.”
'Krizin faturasını ödemek istemiyoruz'
“Hazırladıkları bütçede eğitime, sağlığa, emekçiye ve emekliye dün de bugün de çok yer verilmemektedir. Sonuçta kaynaklar adil dağıtılmamakta, sürekli mazeret üretilmektedir. Peki, kaynak yok mudur? Elbet var. Ancak öncelik müteahhitler, bankalar, tefeciler ve yandaşlardır. Yaşadığımız sorunun da ana sebebi budur. Bu sorunu yaratanların şimdi çözüm bulmaları mümkün müdür? Çok inanıyor muyuz? Bizler artık mazeret ve bahane dinlemek istemiyoruz. Çalışanlar ve emekliler lehine uygulanacak çözümler istiyoruz. Yönetemedikleri krizin toplumsal sorununun faturasını da biz ödemek istemiyoruz. 2025 yılı için hazırlanan bütçede verilmesi düşünülmeyen, ama seçim yaklaşınca bağış yapar gibi, sanki kendi ceplerinden veriyormuş gibi yapılan hazine yardımlarını, seyyanen zamları istemiyoruz.”
Taleplerini sıraladı
“Biz, en düşük emekli maaşının, yaşamak için gerekli taban ücret olan açlık sınırının üzerinde olmasını istiyoruz. Biz, 2008 yılından bu yana her yıl azaltılan Aylık Bağlama Oranının yeniden yüzde 70'lere çıkartılmasını istiyoruz. Biz, dini bayramlarda verilen yardımların ikramiye olarak asgari ücret seviyesinde ödenmesini ve Cumhuriyet Bayramı'nın da dahil edilerek, kalıcı hale dönüştürülmesini istiyoruz. Biz, hak sahibi dul ve yetim aylıklarının asgari ücret seviyesine yükseltilmesini istiyoruz. Biz, emeklilerden halen alınan ve 2025'te 10 kat arttırılmak istenen, ‘Sağlıkta katkı payı’nın tümden kaldırılmasını istiyoruz. Kısaca biz, insanca yaşamak istiyoruz ve yeter ki biz, gücümüzün farkında olalım diyoruz.”