Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler yıllar boyunca pek çok defa umutlanmış ama ardından sessizliğe gömülmüş, tarihsel yükü ağır, kırılgan bir dosya olagelmiştir. Son olarak Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle İstanbul’a yaptığı ziyaret, bu dosyada yepyeni bir sayfa açılabileceğine dair güçlü işaretler veriyor.
Daha önce 2023 yılında Erdoğan’ın yemin törenine katılmak üzere Ankara’ya gelen Paşinyan, bu kez doğrudan İstanbul’a geldi ve sembol değeri yüksek temaslarda bulundu. Kumkapı’daki Ermeni Patrikhanesi, Bezciyan Ermeni Okulu ve Gomidas heykeli ziyaretiyle, sadece diplomatik değil aynı zamanda kültürel ve toplumsal bir mesaj da verdi. Kilisede mum yakıp dua etti, çocuklarla bir araya geldi, Ermeni toplumunun temsilcileriyle görüştü. Bu görüntüler hem Türkiye’deki Ermeni vatandaşlara yönelik bir saygı ifadesi, hem de Türkiye ile Ermenistan arasındaki tarihi kırılmaları yumuşatma niyeti olarak değerlendirildi.

“TÜRKİYE ERMENİSTAN İÇİN TEHDİT DEĞİL, ERMENİSTAN DA TÜRKİYE İÇİN”
Ziyaretin en dikkat çeken cümlelerinden biri, Paşinyan’ın “Türkiye Ermenistan için, Ermenistan da Türkiye için bir tehdit değil” sözü oldu. Bu ifade, yıllardır ilişkilerin önünü tıkayan karşılıklı güvensizlik ortamına karşı açık bir duruş sergiliyor. Paşinyan ayrıca Erdoğan’ı Ermenistan’a davet edeceğini belirtti. Bu çağrı, ilişkilerin sembolik düzeyin ötesine geçerek somut adımlarla ilerleyebileceğine dair bir sinyal.

TARİHTEN BUGÜNE: İKİ ÜLKENİN UZUN VE ZORLU YOLCULUĞU
Türkiye-Ermenistan ilişkileri, 1991’de Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla resmen başlamıştı. Türkiye, Ermenistan’ı tanıyan ilk ülkelerden biri olmuş ve Karadeniz Ekonomik İş birliği Teşkilatı’na kurucu üye olarak davet etmişti. Ancak 1993 yılında yaşanan Dağlık Karabağ savaşıyla bu iyimser hava bozuldu ve Türkiye Ermenistan’la kara sınırlarını kapattı.
Bir başka büyük kırılma noktası ise 1915 olaylarına dair tarihsel anlatılar üzerinden yaşandı. Ermenistan tarafı bu olayları ‘soykırım’ olarak tanırken, Türkiye bu iddiaya sert şekilde karşı çıkıyor ve meselenin siyasallaştırılmasına itiraz ediyor. Bu tarihsel tartışma, diplomatik normalleşmenin önündeki en büyük engellerden biri olarak bugüne kadar geldi.

FUTBOL DİPLOMASİSİNDEN ZÜRİH PROTOKOLLERİNE
2008 ve 2009 yıllarında “futbol diplomasisi” olarak adlandırılan önemli bir yakınlaşma süreci yaşanmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erivan’a giderek bir futbol maçını izleyerek tarihe geçen bir ziyaret gerçekleştirmiş, ardından Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da Türkiye’ye gelmişti. İsviçre’nin arabuluculuğunda Zürih’te imzalanan protokoller, umutları artırmıştı. Ancak Azerbaycan’ın sert tepkisi ve iç kamuoyundaki baskılar nedeniyle bu protokoller iki ülkede de meclislerden geçemedi. Süreç rafa kalktı.

YENİ DÖNEMİN TETİKLEYİCİSİ: KARABAĞ’DA DENGELERİN DEĞİŞİMİ
2020 yılında Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan ikinci Karabağ Savaşı, sadece askeri sonuçlar doğurmadı; aynı zamanda bölgedeki diplomatik dengeleri de altüst etti. Azerbaycan, Türkiye’nin tam desteğiyle önemli bölgeleri geri aldı. Ermenistan bu savaşın ardından iç siyasi kriz yaşasa da Paşinyan 2021’de erken seçimleri kazanarak iktidarını korumayı başardı.
Ancak Ermenistan açısından bu yenilgi, dış politikada köklü bir sorgulamayı da beraberinde getirdi. Özellikle Rusya’nın yeterince destek vermemesi, Erivan yönetimini Batı’ya ve bölge ülkelerine daha fazla yönelmeye itti. Türkiye ile yeni bir sayfa açma isteği de bu arayışın bir parçası haline geldi.

2022’DEN İTİBAREN KONTROLLÜ YAKINLAŞMA
2022 yılında özel temsilcilerin atanmasıyla birlikte Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni bir dönem resmen başladı. İstanbul ile Erivan arasında doğrudan uçuşlar yeniden başlatıldı, bazı gümrük kapıları yük taşımacılığı için açıldı. En dikkat çeken gelişmelerden biri de Kahramanmaraş depremleri sonrasında Ermenistan’ın gönderdiği insani yardımlar oldu. Bu jest, diplomatik dünyada da son derece olumlu karşılandı.
2023 yılında Paşinyan’ın Erdoğan’ın yemin törenine katılması ve ardından 2024’te Arnavutluk’ta gerçekleşen Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde iki liderin yeniden görüşmesi, sürecin devam ettiğini gösterdi.

İSTANBUL ZİYARETİNİN ANLAMI
Bugün geldiğimiz noktada Paşinyan’ın İstanbul ziyareti, yalnızca bir “çalışma ziyareti” değil, aynı zamanda geçmişin korkularını ve kırgınlıklarını aşma iradesinin güçlü bir göstergesi olarak görülüyor. Bu ziyaret, ilişkilerin yeniden canlanması, ticaretten kültüre, siyasetten halklar arası diyaloğa kadar pek çok alanda yeni kapılar aralayabilir.
Ancak bu sürecin kolay olacağını söylemek de mümkün değil. Her iki ülkenin içinde bu yakınlaşmadan rahatsız olan kesimler mevcut. Azerbaycan faktörü hâlâ önemli bir parametre. Türkiye’nin Azerbaycan’la “iki devlet bir millet” ilkesi üzerinden kurduğu derin bağlar, Ermenistan ile ilişkilerin hızını doğrudan etkiliyor.

SONUÇ: ZOR AMA UMUT VEREN BİR YOLCULUK
Her diplomatik süreç gibi, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de umutla temkin bir arada yürümek zorunda. Ancak Paşinyan’ın son ziyareti, artık geçmişin yüklerini azaltarak, karşılıklı çıkarları ve halkların barış içinde yaşama arzusunu ön plana çıkaran yeni bir sayfanın açılabileceğine dair önemli işaretler taşıyor.
Eğer bu süreç sabırla ve kararlılıkla yürütülürse, Güney Kafkasya’da sadece iki ülkenin değil, tüm bölgenin kazandığı bir denklem ortaya çıkabilir. Ve belki de yıllardır kapalı olan o sınır kapısı, artık sadece ticaret için değil, barış, anlayış ve ortak bir gelecek için de açılmış olur.
Kaynak: Euronews

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]