Antalya’da Kapalıyol Attalos Heykeli önünde düzenlenen basın açıklamasını Alevi Bileşenleri adına Nurettin Erdoğan okudu. Erdoğan, Suriye’de özellikle 8 Aralık’taki yönetim değişikliğinin ardından Alevilere yönelik saldırıların daha da arttığını vurgulayarak, bu saldırıların yeni olmadığını, uzun süredir sistematik şekilde devam ettiğini belirtti. Özellikle İdlib, Humus ve Hama bölgelerinde camilerden yapılan çağrılarla Alevilere yönelik saldırıların doruk noktasına ulaştığını ifade eden Erdoğan, “Kadınların kaçırılması, tecavüz tehdidiyle sindirilmesi, keyfi gözaltılar, işkenceler ve faili meçhul cinayetler artık sıradanlık kazanmıştır. Buna rağmen, mağdurlar yaşam haklarını savunduklarında ‘Esad artıkları’ olarak etiketlenip suçlanmaktadır. Bu suçlamalar, Alevilerin ölümlerini meşrulaştırmak için bilinçli bir şekilde yapılmaktadır” dedi.
Dayanışma çağrısı
Basın açıklamasında, Suriye’de yönetimde bulunan Ebu Muhammed el-Colani’nin azınlıklara karşı nefret söylemleriyle bilinen bir isim olduğu ve hükümetinin Alevilere ve Hristiyanlara yönelik saldırıları organize ettiğine dikkat çekildi. Erdoğan, Colani yönetiminin, Türkiye ve emperyalist güçlerin desteğiyle hareket eden Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) iktidarının bu katliamları örtbas ettiğini öne sürdü. Colani’yi meşrulaştıran söylemlere tepki gösteren Erdoğan, “Onu ‘istikrar figürü’ olarak sunmak gerçeği çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Yaşananlar sadece bir ‘rejim karşıtı mücadele’ değil, inanç temelli bir kıyımdır. Katledilen insanların sesi olmalıyız. Hükümet, bölgede akrabaları olan vatandaşlarına ve insanlığa karşı sorumluluğunu yerine getirerek gerekli müdahaleleri yapmalıdır” dedi. Basın açıklamasına Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekler Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Alevi Kültür Dernekleri destek verdi. Açıklamada, Alevilerin inanç ve kültür değerlerine sahip çıkmaları, saldırıların faillerinin açıkça belirtilmesi ve zulme sessiz kalınmaması çağrısında bulunuldu. Açıklama, “Suriye’de bu zulmü yaşayan mazlumların sesi, zalimin karşısında ise bir olalım, iri olalım, diri olalım” sözleriyle sona erdi.
