Türkiye İşçi Partisi (TİP) Antalya İl Örgütü tarafından Atatürk Konferans Salonu'nda 'Halk İçin Ekonomi Paketi' konulu konferans düzenlendi. Konferansa TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Akademisyen, Ekonomist Prof. Dr. Zeynep Ökten ve TİP Meclis Üyesi, Gazeteci İrfan Değirmenci konuk oldu. Açılış konuşmasını yapan TİP Antalya İl Başkanı Enes Keskin, 5'incisini gerçekleştirdikleri Halk İçin Ekonomi (HEP) kampanyasının son ayağı olan, Türkiye'deki işçi sınıfının genel durumunu belirterek acil ihtiyaçların ne olduğu konusu ve hesaplaşma vurgusuyla çözüm amaçlı bir araya geldiklerini vurgulayarak şöyle konuştu: "Halk İçin Ekonomi Paketi'nden kastımız şudur; biliyorsunuz Aralık ayı içerisindeyiz ve Aralık ayı emekçilerin yoğun bir şekilde siyaseti takip ettiği bir dönem. Çünkü Aralık ayı bütçe ödemelerinin gerçekleştiği ve bizi çok yakından ilgilendiren, yaşamamızın hiçe sayıldığı asgari ücretin belirlendiği, bu gün dahi 3'üncü oturumunu gerçekleştiği ve işçi sınıfının bir umutsuzluğa baktığı dönemin içerisindeyiz. O açıdan bugün içerisinde bulunduğumuz insanca yaşanabilir bir ücret olarak belirlenmeyeceğini bildiğimiz, açlıkla yoksulluk sınırının dahi altında kalacağına emin olduğumuz, asgari ücret görüşmelerinin gerçekleştiği emeklilerin, okurken çalışmak zorunda bırakılan, çalıştığı için okulu bırakmak zorunda kalan gençlerin, toplumsal yaşamda bir şekilde kendine yer bulamayan, her defasında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine takılan kadınların, bizlerin yaşamını böylesine hiçe sayan iktidardan, yaşamını böylesine yok eden bir düzenden tam olarak ne beklediğimizi ve ne almamız gerektiği hususunda birlikte oturup konuşmak için bir araya geldik."
‘Milletin parasını gasp ediyorlar’
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, uzun zamandır mecliste görüşülen bütçeyle ilgili kendisinin bütçe yorgunu durumunda olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Her gün ülkenin bütçesi konuşuldu. Herkes birbirine, 'Hiç bu kadar heyecansız bir bütçe görmedik' diyorlardı. Açıkçası bu bizler açısından üzücü. Çünkü bütçe meclisten bile daha önemlidir. Meclisler bütçeyi denetlemek için ortaya çıkmıştır. Vatandaş ilk önce bütçeyi sorgulamalıdır. 'Bütçe hakkı' diye bir şey vardır. İktidar olarak siz bu bütçeyi nasıl yapacaksınız ve ne için, nasıl kullanacaksınız? Bunun hesabını halka vermelisiniz. Meclisin 2023 yılı kesin hesabı inceleme görevi var, bir de Meclis 2025'i hesaplamalı. Zenginlerin devlete borç verip devletten o borcu faizle alması Türkiye'de zengin olmanın nedenlerinden birisi. İşçiler, ücretliler daha maaşlarını alamadan vergi veriyor. En büyük adaletsizliklerden bir tanesi gizli vergidir. Çok kazandan çok, az kazanandan az vergi alınsa daha adil olacaktır. Memlekette öyle bir algı yarattılar ki sanki bu sistem değişmez, değiştirilemez gibi. 'Bu sistem değişmez, değiştirilemez' diye günümüzde kapitalist sistem bize bunu algılatıyor. Bunlar bile isteye bizi soyuyorlar. Sessizce milletin parasını çalıyorlar. Gasp ediyorlar. Bir sihirli değnek beklemekten kurtarıcı beklemekten vazgeçmemiz lazım. Türkiye'nin kurtuluşu için elimizi taşın altına koymamız lazım."
‘En yüksek 6’ncı enflasyon’
Akademisyen ve Ekonomist Prof. Dr. Zeynep Ökten, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in enflasyonla mücadele programını açıklayarak, bu programın hiçbir şekilde çözüm üretemeyeceğinin altını çizdi. Ökten enflasyon ve faize ilişkin şunları kaydetti: "Faizle enflasyon mücadelesi olmaz. 2021'e kadar faiz ve enflasyon birlikte hareket ediyor. 2021 ayında faiz indirimi söylentileri oldu. Ekonominin teorisi vardır. Kanıtlanmış teorileri vardır. Mehmet Şimşek'in uygulamaya başladığı 'Şimşek Programı' yani enflasyonla mücadele programı faizle enflasyonu yukarı çıkardı. Bu enflasyon şu anda dünyanın en yüksek 6’ncı enflasyonu. Arjantin, Suriye, Filistin, Lübnan, Venezuela, Zimbabve, biz bunların arasındayız. Şu an bizde 47,5 enflasyon oranı var. Döviz kurunu baskıladığınız zaman yurt dışı ürünleri uygun fiyata geliyor. Ücretleri baskılamak, döviz kurunu baskılara bu programın iki önemli ayağı. Ücretlerin artışı enflasyonu artırmaz. Enflasyonun ana sebebi uygulanan politika. Yoksulluk sınırı 74 bin lira. Açlık sınırı artık eski devirlerle hesaplanmamalı. Asgari ücret hep açlık sınırının altında. Bu korkunç bir rakam. Dolayısıyla açlık sınırını kabul ediyoruz ama asgari ücretin altındakini kabul etmiyoruz. Bu kadar bölüşüm adaletsizliği olan ülkede insanlar nasıl karnını doyuracak da faize yatıracak? Faiz politikasına maliye politikası destek vermiyor. 2025'te faiz oranı yüzde 30'larda olacak."
‘Bu öfke haklı bir öfke’
TİP Meclis Üyesi ve Gazeteci İrfan Değirmenci ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden bahsederek ekonomiyi eleştiri yağmuruna tuttu. AK Parti iktidarına en yüksek sesini sokaktan yükselten kadın hareketini selamlayarak konuşmasına başlayan Değirmenci şu şekilde konuştu: "Size yıllarca televizyonda öyküler anlattım ama şu an bambaşka bir öykü anlatacağım. Bu öfke dünyanın en haklı öfkesi. Bu öykü yalnızca ekonomiyi değil, Türkiye'de siyaseti de özetliyor. 49 yaşında İsmail isimli bir turizm işçisi 6 ay çalıştırılıp sezon bitince, 'Sizinle işimiz bitti köleler, gidebilirsiniz. Önümüzdeki sezona Allah Kerim' diye işten çıkarıldı. Ailesiyle arası açık. Çünkü borçlar katlanarak artmış, çünkü her evde borçluyuz. TÜİK'in rakamlarını göre bile her 10 evden ikisi açlık sınırının altında ve kalan 8 evden 6'sı da yoksulluk sınırının altında. Yani Türkiye'de ya açtınız ya da yoksulsunuz ya da milyardersiniz. İsmail de biz yoksullardan biriydi. Yazın çalıştığı para yazın bile yetmiyordu ki kışa kalsın. Kışın iş bulamadı. Kalacak yer bulamadı. Bir cami avlusunda iki bankı birleştirdi. Dışarıda yağmur yağıyordu. Üzerindeki kıyafetler sırılsıklamdı. O iki bankta cuma günü yattı. Cami imamı, 'Kardeşim aç mısın' diye sormadı. Cami imamı görmüş, cemaat görmüş, pazara gelenler de görmüş. Pazartesi nihayet zabıtaya haber vermişler. Dördüncü gün zabıtaya haber gitmiş. Beşinci gün cenazesi geldi. Onun öldüğü caminin kapısında müftülüğün Kuran ziyafeti daveti vardı. Bu öfke Türkiye'nin bugününü anlatıyor. Dinle üstünü kapatmaya çalıştıkları, görünmesini istemedikleri ne varsa bu öykünün içerisinde var. Bu ülkede açlık var, yoksulluk var ve öfkeliyiz. Mücadele etmek için doğru yerdeyiz. "