İki yıllık pandemi arasından sonra Umre turları yeniden başladı. Pandemi döneminde hiç iş yapamadıkları için ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan ve birçoğu kapanmanın eşiğine gelen seyahat acenteleri, turların yeniden başlamasıyla yeniden nefes alma hayali kurarken, bu kez de karşılarına Diyanet engeli çıktı. Diyanet’in ‘ticaret’ misyonundan tüm turizm seyahat acenteleri mağdur oluyor. Mağdur olanlardan biri de 3 şubesiyle Antalya merkezli faaliyet gösteren Sevde Turizm Seyahat Acentesi. Sevde Tur Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Türk, pandemi sürecinde seyahat acentelerinin tek kuruş destek görmediğini belirterek, “Türkiye’nin en sahipsiz sektörü biziz” dedi. Pandemide adeta kan ağladıklarını ifade eden Türk, “Bu zamana kadar TÜRSAB’a, Ticaret Odasına, Diyanet’e, her tarafa aidatlar veriyoruz ama zor zamanlarda yanımızda maalesef kimseyi göremedik. Hiçbir şekilde hiçbir devlet kurumundan veya TÜRSAB’dan en ufak bir destek olmadı.  Herkes sadece para almak için sırtımızı sıvazladı. Pandemi de Hac Umre turları yapan seyahat acentelerine tek kuruş destek sağlanmadı. Ülke genelinde tur satan bin tane seyahat acentesi var. TÜRSAB ve devlet el ele verip bu bin seyahat acentesine pandemide 36 ay ödemesiz 100’er bin dolar verseydi, hepimize can suyu olurdu. Devlet 3 yıl sonunda bu 100’er bin doları geri alırdı, sektör de yara almadan yoluna devam ederdi.  Ama bu yapılmadı. Birçok acente kapandı, birçoğu kapanmanın eşiğine geldi.  Devlet SGK’sını vergisini yapılandırmış, adamın işi yok. Sicili bozulmuş bankadan kredi alamıyor. Pandemide sadece benim cebimden 3.5-4 milyon TL param gitti. Acentemi ayakta tutabilmek için iki arabamı, bir evimi satmak zorunda kaldım. Bunları bir daha yerine nasıl koyacağım” dedi.

'Yönetime ulaşamıyoruz'

Siyasetçilerin zor zamanlarda yüzlerine bakmadığını ancak seçim zamanı kapılarını çaldığını söyleyen Türk, şöyle dedi: “TÜRSAB da aynı şekilde. Mevcut TÜRSAB yönetiminin yaptığı hiçbir şey yok. Önceki yönetime en azından gece 2’de 3’te dahi olsa telefonla ulaşabiliyordun, yarana merhem oluyorlardı bir şekilde. Şimdiki yönetime ise ulaşamıyoruz bile. Plaka alacaksın, ‘Borcunu kapa’ diyorlar. Ya kardeşim iş mi yaptık da borcumuzu kapatalım. Önce yolumuzu açın iş yapalım para kazanalım sonra da borcumuzu ödeyelim. Seyahat acenteleri olarak adeta üvey evlat muamelesi görüyoruz. Şimdi bakıyoruz işler başlayacak, hadi bir nefes alacağız diyoruz, bu kez de Diyanet işimize çomak sokuyor. Din ve ticaret işleri birbirine girmiş durumda. Camilerin içinde stant açılıyor Diyanet adına. Üst geçitlere boydan boya Diyanet’in Umre reklamları konuluyor. Türkiye’nin her tarafında, “Umre’ye Diyanet’le gidin” görselleri, afişleri asılıyor. Seyahat acenteleri ne yapacak? Zaten Hac Diyanet’in uhdesinde. Her yıl Hac’da 50 tane otel kapatıyor. Bu yetmezmiş gibi Umre’de de devletin olanaklarını kullanarak bizim işlerimizi sekteye uğratıyor. Bari Umre’ye girmeyin.”

'Nerede adalet'

“Diğer taraftan İstanbul’a bakıyorsun, Suriyeliler almış TÜRSAB’dan belgelerini biz 1200-1300 dolara maliyet çıkarırken adamlar 1100 dolara tur satıyor. Niye? Diyanet kartı almadığı için. Biz bir Diyanet kartı için kişi başı 100 dolar ödüyoruz. Verdiği hizmet ne, bir tane oda açıyor sözüm ona sağlık hizmetleri diye, herhangi bir muayene filan da yok. Başın ağrıdı, gripsin vs. diyerek verdikleri apranaks veya parol. Dinle ticaret birbirine karışmış durumda maalesef. Sayın Cumhurbaşkanı şimdi tüm vekilleri sahaya sürmüş ‘küskünleri barıştırın” diyor. Ben nasıl barışacağım şimdi. Benim elimdeki varlığım gitmiş, işim sekteye uğramış. Bırakın beni intihar noktasına gelen insanlar var. Ofisinin giderlerini karşılayamayanlar var. Parayı ülkeye sokan turizm sektörü değil mi? Turizm Bakanı 3-4 firmayı ayakta tutuyor peki geriye kalanlar turizm sektöründen değil mi. A grubu seyahat acenteleri, alt gruplar, küçük esnaf bunlar turist getirmiyor mu? Nerede adalet. Maalesef adalet yok bu ülkede.”

 

İleri

 

 

Kaynak: Haber Merkezi