Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Antalya Şube Başkanı Ebru Kaçın, bölgede yaşanan su krizinin üreticiyi tarımdan kopma noktasına getirdiğini belirterek seracılığın ciddi tehdit altında olduğunu söyledi. Kaçın, “1 milyon metreküp su çekiyoruz ancak bunun yüzde 40’ı kayıp ve kaçakla heba oluyor” uyarısında bulundu.
‘Üretim mi, iflas mı?’
Türkiye’nin yaş sebze ve meyve deposu Antalya’da iklim krizi ve azalan yer altı su seviyeleri, tarımsal üretimi durma noktasına getirdi. ZMO Antalya Şube Başkanı Ebru Kaçın, yer altı sularındaki tuzlanma ve çekilme nedeniyle üreticinin ‘üretim mi, iflas mı?’ ikilemine sürüklendiğini ifade etti. Kaçın, modern sulama sistemlerine geçilmediği takdirde seracılığın tamamen yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısı yaptı.
Korkutan veriler
Kaçın, “Antalya’da tarımsal üretimin geleceği, iklim değişikliğinin derinleşen etkileri ve yanlış su yönetimi kıskacında can çekişiyor. Bölgenin en büyük gücü olan seracılık sektörü, bugün tarihinin en zorlu sınavlarından birini veriyor” dedi. Yer altı sularına dair korkutan verileri paylaşan Kaçın, “Antalya için 1 milyon metreküp su çekiyoruz ancak bunun yüzde 40’ı maalesef kayıp ve kaçaktır. Kayıp kaçak suyun da önüne bir an önce geçmemiz lazım. Özellikle Finike ve Kundu bölgelerinde yer altı sularına deniz suyu karışmaya başladı. Bu durum topraklarımızı geri dönülemez bir verimsizliğe hapsediyor” şeklinde konuştu.
Suyun alternatifi yok
Bölgedeki ekolojik yıkımın su krizini tetiklediğine dikkat çeken Kaçın, dağların yok edilmesi ve orman alanlarının azalmasıyla doğada oluşan tahribatın, kentin yağış almasına olumsuz etkisi olduğunu vurguladı. Tarımda teknoloji sayesinde iklimin ve ışığın kontrol edilebildiğini ancak suyun bir alternatifi olmadığını belirten Kaçın, su kaynaklarının tükenmesinin üreticiyi topraktan kopma noktasına getirdiğini hatırlattı.
İçme suyu da tehdit altında
Bölgedeki tatlı su kaynaklarının büyük bir kısmının tarımsal sulamaya ayrılmasına rağmen, hâlâ yaygın olarak kullanılan vahşi sulama yöntemleri krizin boyutunu her geçen gün artırıyor. Kaçın, su kayıplarını en aza indirecek kapalı sistem ve basınçlı sulama yöntemlerine bir an önce geçilmesinin zorunluluk olduğunu belirtti. Tehlikenin sadece tarlalarla sınırlı kalmayıp halkın musluğuna kadar uzandığını söyleyen Kaçın, “Kontrolsüz sanayi atıkları ve yanlış tarımsal uygulamalar yer altı sularını kirletiyor. Atık suların doğru arıtılmaması halinde şehrin içme suyu kaynakları da büyük bir kirlilik tehdidi altına girecektir” dedi.
Kurtuluş reçetesi
ZMO Şube Başkanı Ebru Kaçın, çözümün günü kurtaran politikalardan ziyade devlet kurumları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle yürütülecek bütüncül bir planlamadan geçtiğini hatırlattı. Sürdürülebilir bir tarım politikası için şu adımların atılması gerektiğini vurgulayarak, “Kuruyan göller yeniden canlandırılmalı. Seralarda yağmur hasadı uygulamaları zorunlu tutulmalı. Yüksek su tüketen tropik ürünlerin üretimi kontrol altına alınmalı” dedi. Kaçın, eğer bu önlemler hayata geçirilmezse hem üreticinin hem de tüketicinin çok daha ağır bedeller ödeyeceği uyarısıyla sözlerini tamamladı.





