Ak Parti’nin Antalya’da birinci olması için bir arada olması gereken her şey vardı. En başta Ak Parti’nin karizmatik ve her seçimde halktan daha fazla ilgi gören bir lideri var. Onun adı Recep Tayyip Erdoğan. Her seçimde ve hatta her seçimden kısa bir süre sonra bilimsel çalışmalar ile halkın nabzını iyi tutan ve istediğini veren bir ekip var. Erdoğan’ın hepsi birbirinden çalışkan, hepsi birbirinden başarılı ve ekip olmayı başarmış bir çevresi var. Bu hakkı önce teslim edelim. Alınan sonuçta büyük payları var.
Dönelim yerel ölçekteki başarı getiren faktörlere.. Kuşkusuz en önemli faktör, Ak Parti’nin bu seçimler öncesi tüm teşkilatlarıyla müthiş bir çalışma örneği sergilemiş olması. İl Başkanı Mustafa Köse’nin kaptanlığında çalınmadık kapı, gidilmedik mahalle ve köy bırakılmamış olması, partililerin “2023 hedefi”ni çok iyi anlatmaları. Antalyalıların 2009 yerel seçimlerinden önceki şehir ile, sonrasındaki şehir arasındaki dağlar kadar farkı görmüş olmaları, hizmet anlamında aradaki uçurum gibi farkı yaşamış olmaları da büyük bir etkendi. Teşkilatların çalışması ile birleşen bu olgu, sonucu getiren en önemli faktörlerden bir tanesi oldu. Seçim kaybettiği halde, hemen ertesi gün aranan belki de tek belediye başkanı Menderes Türel’di. Zamanla yeni başkanın yapamadıkları bir efsane haline gelmesine neden oldu. Nitekim Antalya seçiminin yıldızı olmayı da başardı.
Ak Parti tartışmasız herkesin beğenisini kazanan bir aday listesi ile halkın karşısına çıktı. Seçilmeyi başaran Vecdi Gönül, Mevlüt Çavuşoğlu, Menderes Türel, Sadık Badak, Hüseyin Samani, Gökçen Enç ve seçilemeyen tüm adaylar halktan tam puan aldı. 14 adayın tümü, sanki seçilecek gibi gece, gündüz çalıştı. Bu yetmedi, aday adayları da sanki aday olmuş gibi partisi için koşturdu. Ciddi bir birlik ve beraberlik görüntüsü sergilendi. Bu olgu, halkın takdirini kazandı. Buna karşılık Ak Parti’ye birinciliği kaptıran CHP’de tam tersi görüntüler vardı. Örgüt haklı olarak aday listesine isyan etmişti. O listede kesinlikle hakkı olmayan isimler vardı. Bunlara ne örgüt nede halk prim vermedi.
Seçimden önce yazmadım. Şimdi açıklıyorum. Çok ama çok önemli partililer CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a aday listesindeki yanlıştan dönmesi gerektiğini anlatmaya çalıştı. Ama o dinlemedi. Neden mi? Yorumu değerli okurlar yapsın. Sonucuna da Baykal katlansın. Baykal bu hatayı yapmasa, belki de bugün Kılıçdaroğlu’nun yerine daha fazla konuşulan bir isim haline gelirdi. Çünkü Gerçekten de CHP’yi bıraktığı günlerde daha önce de defalarca yazdığım gibi partinin oy oranı yüzde 28’di. Ama bugün çıkıp, “Yüzde 25 başarısızlık” dese de, birilerinin de çıkıp ona “Önce kendi evine bak” deme hakkı doğdu. Bunu düşünmeliydi, nedense düşünmedi.
Ak Parti Antalya’da birinci oldu. Peki bundan sonra?
Bundan sonra seçim rehaveti kısa sürede atılmalı ve aynı birlik içerisinde yeni hedefe yol alınmalıdır. Tıpkı 29 Mart yerel seçimlerinden sonra yapıldığı gibi. O zaman başarı daim olacaktır.