Radyoda gazeteleri okuyup haberleri değerlendiren ve yorum yapan iki “gazeteci” arkadaşımı dün yine “dinlemek” gibi bir hata yaptım..
Niye “hata”?
Çünkü..
Hala “yanlı” yorumlarını sürdürüyorlar ve ben buna katlanamıyorum..
Dinlemediğim diğer günlerde de demek ki “aynı tarz yorumları” devam ediyor..
…
Neyse gelelim düne..
Otogar esnafından 3 kişi önceki gün Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın’a gitmişler..
Ulaşım A.Ş. ile Otogar esnafı arasında yaşanan “kira gerilimi” türünden haberlerden rahatsız olduklarını ifade etmişler..
Ve demişler ki:
“Aman Başkan’ım bizi sakın yanlış anlamayın..
Biz esnafın yüzde 85’ini temsil ediyoruz ve Ulaşım A.Ş. ile anlaştık, imzayı da attık..
Bizi atmayanlarla bir tutmayın..”
Akaydın da cevap vermiş:
“Ziyaretinizden çok memnun kaldım..
Biz zaten sorunlarınızı çözüyoruz, Otogar’da sizinle birlikte daha güzel çalışmalarımız olacak..”
Bu arada..
O üç Otogar esnafının Akaydın’a gitmesi, “yüzde 85 kira kontratını imzaladı” demesi, Otogar esnafının büyük bölümünü çileden çıkarmış..
Meğer, o 3 kişi esnafın temsilcisi bile değilmiş..
Vesaire vesaire..
…
Bu iki “gazeteci” arkadaşım, bu olayı konuşurken şöyle bir ifade kullandılar:
“Bu Ulaşım A.Ş. Başkan’a yalan-yanlış yanlış bilgi vererek yanıltıyor, kandırıyor..
İşi beceremiyorlar ve sonunda karışıklık çıkıyor..
Akaydın Başkan da, olaylar kendisine doğru aktarılmadığı için, kendisini esnaf temsilcisi diye tanıtanlarla görüşmek zorunda kalıyor..”
Bu sözlere acı acı güldüm..
Demek ki bu iki “gazeteci” arkadaşım, “gazeteci” olmalarına rağmen, hala Akaydın’ı tanıyamamış, anlayamamış..
…
Beyler..
Akaydın’ı değil Ulaşım A.Ş., değil siz, “şeytan” gelse kandıramaz..
Korkunç bir zekası var..
“Cin” diyeceğim, ama değil..
Aksine tam anlamıyla bir “hin”..
İşini çok iyi bilir, gereğini de yapar..
Ancak..
Bu zekasını “kent için” kullanmıyor..
Biliyorsunuz ..
Hin’in sözlük anlamı, “zeki, kurnaz”dır..
İşin işine “kurnaz’lık girdi mi..
O kişiyi kimse yanıltamaz, kimse kandıramaz..
İşte Akaydın “böyle” biridir..
Başkan olduğu günden bugüne, sadece Antalya’yı “eğlendirerek” idare etmesi, bu arada “yaptığı ya da yapmadığı hizmetler” için sivil örgütlerden bile eleştiri almaması, bunun en büyük kanıtıdır..
…
Akaydın’ın bu yönünü seçimlerden önce ve hemen sonra yazdığımda bana çok kızan ve eleştiren olmuştu..
Hatta “CHP’li militan”lar tarafından epey bir kalaylanmıştım..
Ama..
Son 3-5 aydır, özellikle yine birçok CHP’li arayıp, “senden özür diliyoruz, Hoca için söylediğin sözler gerçekten doğruymuş, gerçekten ‘hin’miş” diyor..
Antalya’da..
Bunu anlayan anlayacağını anlayacağı kadar anlıyor da..
Asıl ve öncelikle anlaması gereken “bazı gazeteciler” anlamıyor..
Ya da..
Anlıyor ve anlamak işine gelmiyor..
Sizce hangisi?