Aslında yanlış kullanıyoruz. Âkıl dememiz lazım. Arapça akıllı demek. Ama telaffuz etmesi zor. Onun yerine Âkil kullanılıyor. Fakat onun da bir anlamı var. "Yiyen" demek. Mesela akilü'l beşer yamyam anlamındadır eski dilde. Akilü'l lühum ise biyolojide kullandığımız etobur terimine karşılık geliyor. Bazen birileri dil devrimine laf söylemiyor mu, insanın aklına bu terimler geliyor. Etobur demek mi daha mantıklı yoksa akilü'l lühum mu? Neyse bu başka bir yazının konusu.
Antalya'mızda da bol miktarda akil adam var. Daha doğrusu kendini akil zannedenler. Kerameti kendinden menkul demiş eskiler. Söylenmiş olması dışında hiç bir dayanağı olmayan laflar söyleyen insanlar için kullanılır. Bizim akil adamlarımız da genelde bu türden sözler söylüyorlar. İlk duyunca mantıklı geliyor ama şöyle bir düşününce hiç bir dayanağının olmadığı ortaya çıkıyor.
Akil adamların bir özelliği kimi STK ve platformlarda boy göstermeleridir. Tepeden tırnağa siyasetin içine bulaşmış bu ortamlar zaten daha üst mertebeye yani gerçek siyasete girmek için de ilk adımı teşkil eder. Seçimler yaklaştı mı kulisler başlar.
Bu akil adamların bir özelliği de yakın oldukları siyasi partilerin işlerine ses çıkarmazken aynı işi karşı oldukları parti yapınca kıyameti koparmalarıdır. Şehrimizdeki belediye meclislerinin imarla ilgili kararlarına ve kimi âkillerin tepkilerine bakın ne demek istediğimi anlarsınız.
Akil adamların bir diğer özelliği de "istemezükçü" olmalarıdır. Kentin olmayan değerlerinin bir numaralı takipçisidirler. Kendi kendilerine bir değer ortaya atıp ona sahip çıkarlar. Geleceğe yönelik değerler inşa etme kısmına gelince de ortalıkta görünmezler.
Statükocudurlar. Çarpık bir muhafazakar düşünceye sahiptirler. Tek bildikleri muhafaza etmek, aynen korumaktır. Geliştirmek fikrine tamamen kapalıdırlar. Bu halleriyle bahçesindeki ağaçlardan meyve kopartan çocukları kovan huysuz ihtiyarlara benzerler. Aman kimse bir yere dokunmasın.
Nereye bir hizmet yapılacaksa ya yapılmasın derler ya da kepez varyantının ötesini işaret ederler. Orası boş ya. Gönder gitsin. Bunların her dediği oraya yapılsaydı şimdiye kadar Burdur ile Antalya çoktan birleşmiş olurdu. Neden oraya yapılsın isterler? Gözleri önünde olsun istemezler de ondan. Tozu halının altına süpürmek gibi.
Gelelim asıl konuya. Bunların vatandaş nezdinde bir karşılıkları var mıdır dersek bunun tek cevabı vardır. Hayır! Sokaktaki vatandaşın güya kendisi için yırtınıp duran bu adamlardan hiç bir haberi yoktur. İşte bu çelişki insana ayrıca komik gelmektedir.