Geçmişi Klasik Dönem’e kadar dayanan Antalya’nın ilk sınırları II. Attalos’la gelişmiş ve şehrin sur sistemi Roma Dönemi ile 30.5 hektarlık alanı çevreleyerek Antalya muhafaza altına alınmıştır. 861’de Antalya’yı fetheden Arap Müslümanların 904’te de Selanik’i fethetmesinin ardından, Antalya surlarının önüne hendek açılmış ve perde surlar inşa edilmiştir. Mart 1207 tarihinde Selçuklular tarafından fethedilen Antalya’da, 1212’de yaşanan Selçuklu otorite boşluğunu fırsat bilen Kıbrıs kralının saltanat naibi Montbeliard, Antalya’daki Rumlarla iş birliği yaparak şehri işgal etmiş, Müslüman ahaliyi çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden tamamen kılıçtan geçirerek katliam yapmış ve Müslüman halkın bir kısmını yüksek kale surlarından kayaların üzerine atarak katletmiştir. Ocak 1216’da Antalya’yı geri alan İzzeddin Keykâvus bu talihsiz katliamın tekrar yaşanmasını önlemek için, Kalekapısı’ndan başlayan ve Kırkmerdiven’de biten, sekiz burçtan oluşan iç kale surlarını inşa ettirmiştir. Daha sonra Moğol zulmünden kaçarak Antalya’ya gelen Türkmenlerin yerleştirilmesi amacıyla I. Alaaddin Keykubad, 1225 yılında Kaleiçi’ne, İmaret Kapısı’ndan başlayan ve deniz kıyısında biten, 19 burçtan oluşan bir içkale inşa ettirmiştir. II. Gıyaseddin Keyhusrev (1237-1246), II. İzzeddin Keykavus (1246-1260) ve III. Gıyaseddin Keyhusrev (1265-1282) dönemlerinde Antalya surlarında çeşitli imar çalışmaları olmuş, Anadolu Selçuklu Devleti dağılınca beylikler döneminde şehir Hamidoğulları’nın Teke Beyliği kolunda kalmıştır. Yıldırım Beyazıd zamanında 1392 yılında Antalya Osmanlı hâkimiyetine girmiş, 1402 Ankara Savaşı’nı kazanan Timur, oğulları vasıtasıyla şehri yağmalamıştır. 1472’de haçlı donanması tarafından son bir saldırıya uğrayan Antalya’nın, limanı koruyan zinciri kırılmış, dış mahalleler yakılıp yıkılmış ancak surlar aşılamamıştır. Tarihte birçok devlete ev sahipliği yapan Antalya’nın binlerce yıldır ayakta duran tarihi surları, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde rantiye haline getirilerek maalesef büyük kısmı yıkılmıştır. Surların yıkılmasını önlemek amacı ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Arkeolog Aziz Ogan a-Antalya’ya gelir ve surları inceleyerek bir rapor hazırlamıştır. 5 Haziran 1930 tarihinde hazırlanan ve ilgili makamlara sunulan rapor şöyledir:
Antalya Kasaba Surları muhtelif devirlerin mahsulü olmak ve hassaten Selçûkîlere ait müteaddit kitabeleri hâvi bulunmak itibariyle çok mühimdir.
Surların birçok yerlerinin hedmi/yıkılması hakkında uzun zamandır Maarif Eminliği’ne, Vilayet ve Belediye arasında birçok muhaberatı tevlit eden/sebep olan ve aynı zamanda hedim/yıkılması üzerinde tatbikatta bulunmak üzere Muhafaza-i ÂbidâtNizamnâmesi’nin üçüncü maddesine tevfikan teşekkül eden komisyonca Belediye tarafından hedmi iltimas/yıkılmasına arka çıkılan kaleler hakkında tereddüt ve ihtilafı mucip olan aksâmın salahiyetle tetkik ve tenviri zımnında Antalya Maarif Eminliği tarafından 20.10.1929 tarih ve 2.100 numaralı tahrirat ile Âsâr-ı AtîkaMüfettişi’nin Antalya’ya ilzamı talep olunuyor.
Bu işe dair olan Eminlik dosyasının tetkikinde surların hedim/yıkılma meselesinin Eminlik ile Belediye arasında uzun münakaşalar cereyan ettiğine ve Eminlik makamının Muhafaza-i ÂbidâtNizamnâmesi’nin ahkâmı/hükümleri mevzuasınınbi-tamamiha/tamamıyla tatbiki hususunda büyük bir enerji gösterdiğine şahit oldum.
Nizamnamenin beşinci maddesi mucibince kale ve sur duvarlarının vesairemâkinin/mekânların maili inhidam/yıkılmaya yüz tutmuş bulunmasından dolayı civarındaki emâkin bir tehlike-i karîbeye/yakın bir tehlikeye maruz bulunduğu tahakkuk eylediği ve yine aynı nizamnamenin üçüncü maddesi mucibince teşekkül edecek komisyonun nezareti altında bazı kuyud ve şeraite/kayıtlara ve şartlara tevfik-i hareket edilmek şartıyla surların tehlikeli aksamının ref’i/kaldırılması mahzuruna cevaz verilmektedir.
Eminlik makamının vukû bulan iltiması/uygun görmesi üzerine refâkatimde Müze Müdürüde olduğu halde iç ve dış kaleler tamamen tetkik ve muayene edildi. Bu itibarla mâil-i inhidam olan veya şimdiye kadar Belediyece mütevaliyen/peşpeşe yıkılıp enkaz halinde kalmış olan ve bundan böylede buraların tamamen refinde/kaldırılmasında mahzur olmayan aksam, merbutenmütekaddem harita üzerinde kırmızı renkle ve ayrıca fotoğrafilerle tespit olundu.(Söz konusu kırmızı renkle surların tespit edildiği haritaya ulaşamadık)
Belediyenin hedim/yıkım hususundaki ısrarı gerçi sıhhat-i umûmiyenâmı altında yapılmakta ise de bunun en fazla yıkılacak surların taşlarının satılması ve açılacak arsaların kezâeşhasa/kişilere füruht ile/satılması ile varidat/gelir temini olduğu anlaşılıyor. Sıhhat ve menâfii umumiye nâmına hareket edildiğine göre Belediyenin, yıkılan arsalarda hava nüfuzuna mâni olmamak için yeniden evler yapılmaması lazım gelir. Nitekim surların musanna/işlemeli kapılarından biri olan Hadriyan Kapısı’nın ittisaline/bitişiğine Belediye tarafından mahza/sırf varidat/gelir temini maksadıyla bütün irfan dünyasının takdir ve hayretlerle temaşa ettiği bu muazzam âbidenin fotoğrafta görüldüğü veçhile (Fotoğrafı tespit edemedik) önüne bir dükkan yapılmış ve manzara-i umûmiye ihlal edilmiştir. Bu cihet Âsâr-ı AtîkeNizamnamesi’nin sekizinci maddesine mügayir olduğundan zaten boş duran dükkanın derakap/hemen yıkılması lazım gelir kanaatindeyim ve bu da memleketin ilm ü irfanı nâmına zaruri ve katidir.
Sur dahilinde yekdiğerine muvâzi/benzer duvarlara gelince bunların yıktırılmasında bir mahzur yoktur.
Fotografta görüldüğü vecihle Hadriyan Kapısı’nın -maalesef fotoğraf adedesinden/merceğinden hariç kalan- musanna/işlemeli antablemanının/saçağın mesnet teşkil eden bir ayağı düşmüştür. Antalya Müzesi bütçesinden azami yüz lira kadar bir masraf ihtiyariyle fotoğrafta görüldüğü şekilde bir mesnet inşası hususunun Antalya Maarif Eminliği’ne tebliği ve mahalli Muhafaza-i Âbidât Komisyonu’nca plan ve fotoğraflarda tasrih edilen/açıklanan şekilden dışarı çıkılmaması lazım geldiğinden bu hususun da Antalya Vilayeti ile Maarif Eminliği’ne emir ve tebliği ma’a’l-ihtiram/hürmetle arz olunur efendim. (Vilayete müfettişin mütalaası dairesinde tahriran yazılacaktır Müzeler Müdürlüğü’ne 5.6.1930) Antalya Müzesi Arşivi.