Gelenek ve görenekler bizim toplumumuzun yapısını gösteriyor ve biz de geçmişten kalan davranışları şimdiki zamanda yaparak bölgemizin kültürünü yansıtmış oluyoruz. Gelenek ve göreneklerimiz bayramlarda, düğünlerde, kına gecelerinde her bölgemizde farklı tür ve farklı adetlerle kutlanıyor. Her bölgede olduğu gibi Antalya’da da evlilik hazırlığı yapan çiftler düğününü geleneklere uygun olarak gerçekleştiriyor. Antalya’ya özgü düğün adetleri, geçmişten günümüze uzanan ritüeller şu şekilde yaşatılıyor:
Kız isteme ve söz kesme
Evlenme çağındaki oğulları için aileler çevreden uygun kız arayışına giriyor. Görücü usulüyle tanışmaların ardından erkek tarafı, Perşembe veya Cuma günleri ‘kız isteme’ merasimi düzenliyor. Ailelerin onayıyla birlikte söz kesiliyor, limonata ikram ediliyor ve ‘nişan kofası’ adı verilen hediyeler gönderiliyor. Gelen hediyeler kızın arkadaşlarına ve tanıdıklarına bir masa üstüne serilerek gösteriliyor. İki taraf arasında kararlaştırılan bir günde de yalnız erkekler toplanarak dini yönden de duası yapılarak ‘söz kesme’ töreni yapılıyor, sonunda limonata ikram ediliyor. İkram edilen limonatadan oğlan evine en önce kaçırarak damada içiren kimse bahşiş alıyor ve tören dağılırken gelen misafirlerin bir kısmı özellikle damadın arkadaşları kız evinden bazı eşyaları gizlice alıyor. Kaçırılan bu eşyalar da damada bahşiş karşılığı verilmesinin ardından ev sahibine iade ediliyor. Bu olaylar çevrede geniş tepki yaratıyor ve günlerce bu hususta konuşmalar sürüyor.
Kadınlara nişan merasimi
Söz kesme töreni sonunda nişan töreni yapılıyor ve bu tören her iki tarafın anlaşmasına göre ayarlanıyor. Basit olarak aileler arasında sade bir tören olabileceği gibi bir nişan töreni de düzenlenebiliyor. Adete göre nişan için bir salon tutuluyor ve bu salonda sadece kadınlar toplanıyor. Nişanı olacak kız yüksek yere oturtularak her iki tarafın akraba ve dostları toplanıyor. Çalgı takımı nişan salonunu görmeyecek şekilde yerini alıyor. Herkesin oynaması için özellikle bu tören gündüz yapılıyor. Oyunlar genellikle hareketli ve tek olarak oynanan yerel oyunlardan oluşuyor. Bu arada yaşlı hanımların oynadığı zeybek de oldukça ilgi çekici. Eğlencenin sonuna doğru nişan yüzüğünü ve kendi nişan hediyesi takılıyor. Arkasından bütün oğlan evi kendi hediyelerini renk renk kurdeleler ile takıyor. Sıra kız evine geldiğinde onlar da nişan hediyelerini takınca artık nişan takılan genç kızın oynaması gerekiyor. Bu arada bütün gözler üzerinde olmalı. Çünkü bütün kolları, boynu, parmakları, göğsü çeşit çeşit altın ziynetlerle dolan gelin adayına altın yerine para takanlar da bulunuyor. Bu merasim tamamlanınca tören bitiyor ve kız evine gidiliyor. Bütün bu takılan eşyaların saklanması gerekiyor. Takılan her hediyenin kimin tarafından da takıldığı öğreniliyor. Çünkü takılan bu hediyelere yeri ve zamanı geldiğinde karşılık vermek adetten görülüyor.
Kına ve düğün zamanı
Antalya'da düğün, kız evinin büyük bir masrafa girmesi olarak kabul ediliyor. Çünkü kız evi bütün eşyayı yapmak zorunda. Bunun karşılığında erkek evi sadece gelinlik kıyafeti ve çok az eşyayı yapıyor. Birinci gün kız evinin hazırlanmış olduğu çeyiz erkek evinin gönderdiği arabayla gelinin oturacağı eve götürülüyor. Bu da başlı başına bir tören. Eşya taşımak için tutulan araba ve taşıyıcılara mendil, havlu, yazma gibi hediyeler veriliyor. Davul ve zurna önde olmak kaydı il caddelerden geçilerek gelin evine eşyalar indiriliyor. Aynı gün veya ertesi günü kız evinin yakınları kız çeyizi eve yerleştiriliyor. Bu törenin hafta başına denk getirilmesi gerekiyor. Çarşamba günü veya hafta ortası her iki tarafın akrabaları ve kızın arkadaşları hamama gidiyor. Buna ‘gelin hamamı’ deniliyor. Aynı günün akşamı bu kına gecesi yapılıyor. Şimdilerde bu tören cumaya veya cumartesiye denk getiriliyor. Kına gecesinde mahalli çalgılardan yararlanılarak bir eğlence yapılıyor. Bu eğlencede kına hazırlanıyor. Yaşlı bir kimse tarafından-sağ ise kızın anneannesi tercih ediliyor ve gelinin kınası yakılıyor. Kız ortaya oturtularak başına pullu kırmızı bir yazına örtülüyor. Mahalli çalgılarla kıza ait maniler söyleniyor. Bu eğlence kızın ağlatılmasını takiben biraz daha sürdürüldükten sona bitiriliyor. Düğün gününde ise hem damat hem de gelin tarafı karşılıklı hediyeler sunuyor. ‘Düğün kofası’ adı verilen bu süslü hediye sepetleri, geleneklerin en dikkat çeken parçalarından biri olmayı sürdürüyor. Antalya’da üç gün süren düğünler, hem kültürel zenginliği hem de toplumsal dayanışmayı yansıtan önemli birer sosyal etkinlik olma özelliğini koruyor.