İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Avrupa ayağa kalktı, ‘burada sivilleri öldürüyorsunuz’ diyor. Bir tek sivil göstersinler. Koskoca Avrupa terör örgütünün rehberliğini kendisine yol tutmuş” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sahil Güvenlik Komutanlığı Karadeniz Ülkeleri Sınır Sahil Güvenlik Teşkilatları İşbirliği Forumu (BSCF) Yıllık Liderler Toplantısına katıldı. Antalya'da düzenlenen toplantıya Soylu'nun yanı sıra Sahil Güvenlik Komutanı Ahmet Kendir ve Antalya Valisi Münir Karaloğlu da katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Soylu, dünyanın güvenlik parametreleri üzerinden yeni bir yön arayışı içinde olduğu bu dönemde Karadeniz'e kıyı ülkelerin, buradaki fırsatları ve tehditleri birlikte yönetmesinin önemli olduğunu belirtti. Karadeniz'in Türkiye'nin temasta olduğu bölgelerin ve denizlerin en huzurlu, en istikrarlı ve en az problemli olduğunu aktaran Soylu, "Ülkemizin Ege ve Akdeniz'de göçmen kaçakçılığına verdiği mücadeleyi hepiniz biliyorsunuz. 2017'de Karadeniz'i de bir göç yolu haline getirmeye çalıştılar. Türk Sahil Teşkilatı olarak zamanda aldığımız tedbirler ve Romanya ve Bulgaristan makamlarının ortaya koyduğu işbirliği sayesinde kısa zamanda bu yolu kapattık. Karadeniz'de 27 Kasım 2017’den bu yana herhangi bir düzensiz göç olayını yaşamadık. Elbette ki bu tehlike hala geçmiş değil. Karadeniz güvensiz olursa Asya'nın da Avrupa'nın da güven içerisinde olması mümkün değildir. Bu noktadan hareketle Karadeniz'in güvenliğinin ve gelişmesinin bu 6 sahil devlet tarafından sağlanabileceği, buraya ait olmayan iradelerin süreçlere dahil olmamaları gerektiğinin altını çiziyorum" ifadelerine yer verdi.
‘Hem etik hem de samimi olduk’
Türkiye'nin terörle, düzensiz göçle, özellikle organize suçlar, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti ile karada ve denizde mücadele verdiğini dile getiren Soylu, "Bu başlıkların hiçbirisi kendi iç dinamiklerimizin ürettiği problemler değildir. Yıllardır mücadele ettiğimiz PKK terörünün de en başından itibaren dışarıdan lojistik ve stratejik destek aldığı gerçektir. Ülke olarak çok bedeller ödedik, çok acılar çektik ancak Türkiye olarak bu mücadelemizin her adımında hem etik hem de samimi olduk. Dünyayı özellikle terör konusunda her zaman uyarmaya çalıştık ancak ne yazık ki terör örgütlerinin küresel güç mücadelesinde maalesef engel olamadık. Muhataplarımızı bu tavırlarından vazgeçiremedik. Bugün gelinen noktada karşımızda 258 milyon göçmen, 70.8 milyon zorla yerinden edilmiş mülteci, yıllık 1.3 trilyon dolarlık küresel savunma harcaması, uyuşturucu kullanımından sadece 2017'de yaklaşık 585 bin kişinin hayatını kaybettiği bir tablo var, bu dünya tablosu bize yakışıyor mu" şeklinde konuştu.
Soylu ayrıca, "Ay yıldızlı bayrağımıza sarılan tabutları uğurlamakla büyüdük, kaç yıl daha sürecek" dedi.
‘Kimsenin toprağında gözümüz yok’
Türkiye'nin DEAŞ'la göğüs göğse mücadele eden tek ülke olduğunu söyleyen Soylu, Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin 69 DEAŞ'lının etkisiz hale getirildiğini ve bölgenin temizlendiğini aktardı. Soylu, "Şu anda bizim cezaevlerimizde bin 500 DEAŞ ve El Kaideli var. Türkiye DEAŞ'la mücadeleyi dünyadaki hiçbir ülkenin yapmadığı kadar güçlü bir şekilde yapmıştır. Rakka'da DEAŞ'lılarla karşı karşıya gelmeye çalışan PYD ne yaptı onlarla anlaştı, el sıkıştı. Onların Afganistan, Pakistan, Ürdün, Lübnan ve Libya'ya geçmelerine sebebiyet verdi, becerebilen de Avrupa'ya gitsin dedi. DEAŞ'la mücadele eden biz, DEAŞ'ı serbest bırakan Amerika'nın talimatı ile PYD, şimdi DEAŞ'ı kontrol altına almaya çalışan bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Bu kadar devletler ne işe yarar, bu kadar askerler neden var? Bir terör örgütünü diğer bir terör örgütüyle kontrol edebilmek için mi? Avrupa akıl tutulmuşcasına bir terör örgütünün peşinden gitmektedir" diye konuştu. Barış Pınarı Harekatı'na değinen Soylu, "Avrupa ayağa kalktı, ‘burada sivilleri öldürüyorsunuz’ diyor. Bir tek sivil göstersinler. Koskoca Avrupa terör örgütünün rehberliğini kendisine yol tutmuş. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Amerika'dan da Batı'dan da büyük Allah var. Kim desteklerse desteklesin, ne yaparlarsa yapsınlar biz bunlara nasıl müsaade ederiz, buna ev sahipliği yapılmasına nasıl müsaade ederiz. Biz NATO'da müttefikiz, müttefiklerimiz bizi değil terör örgütlerini tercih ediyor, bunun için de DEAŞ'ı bahane ediyor. Bunu ilkokul mantığı ile bile çözemeyenler ile nasıl yol yürünecek, nasıl izah edilecek büyük bir soru işareti" ifadelerini kullandı. Soylu, terör örgütlerine teslim olacak bir Türkiye olmadığının da altını çizdi.
‘Terör örgütü, terör örgütüdür’
Bakan Soylu, Antalya’nın Alanya ilçesinde 14 ve 18 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanı 2019 Yılı İnceme-Araştırma programına da katıldı. Toplantıya Soylu'nun yanı sıra Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Alparslan Işık, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Mülkiye Teftiş Kurulu müfettişleri de katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Soylu, Barış Pınarı Harekatı kapsamında barış ve güvenlik koridoru oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Türkiye'nin yaklaşık 40 yıldır terör örgütüne karşı çok önemli bir hamle içerisinde olduğunu dile getiren Soylu, "Neredeyse her gün sivil, asker, çocuk, genç, yaşlı şehitle yaralanıyoruz ve yaklaşık 40 yıldır bu ülkenin kardeşliğine, terörle fitne sokulmaya çalışılmaktadır. Bugün birileri ‘Türkiye Kürtler ile çatışıyor’ diyor. Bunun dedikodusunu, fitnesini yapmaya çalışıyor. Ben şu salonda, ‘Kürt kökenli kardeşlerim elini kaldırsın’ desem, herhalde salonun bir bölümü elini kaldıracaktır. Biz iç içeyiz, binlerce yıldır iç içeyiz ve yıllardır bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar medeniyetimizin büyüklüğü ve köklülüğü karşısında başarısız olmaktadırlar. Bizim çatıştığımız PKK’dır. Yani şimdi ne yapalım? Amerika’da veya dünyanın başka bir ülkesinde herhangi bir teröriste müdahale edildiğinde, o ülke için teröriste müdahale edenin rengi, etnik kökeni, inancı ortaya koyularak bunlarla çatışıyor mu deniliyor. İçinde kim olursa olsun terör örgütü, terör örgütüdür. İster etnik temele yaslanmaya çalışsın, ister dini temele yaslanmaya çalışsın terörist teröristtir. Bunun başka bir tanımı söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Gol sevinci soruşturması
Türkiye Milli Futbol Takımı’nın 2020 Dünya Kupası eleme maçında Fransa’ya attığı golün ardından futbolcuların asker selamıyla gol sevincinin bazı ülkeler tarafından eleştirilmesi ve UEFA tarafından açılan soruşturmayı değerlendiren Soylu, “Bugün futbolcularımızın verdiği asker selamını soruşturuyorlar. Çok alınmışlar, çok da paniklemişler. Acaba ne için yaptılar diye soruşturmalar, manşetler ve tartışmalar. Biz 16 Nisan Referandumu sırasında Avrupa’da açılan, kafasına silah dayanmış Erdoğan posterlerini unuttuk mu? Tepkimizi dile getirdik, soruyorum buradan Avrupa’ya, kime soruşturma açtılar. O pankarttan panik oldular mı, rahatsız oldular mı? Kırmızı bültenle aradığımız teröristleri panellerde konuşturdular. Meydanlarında video wall ile meydan mitingi yapmaya çalıştılar. Hangisine soruşturma açtılar, hangisine tepki gösterdiler. Şimdi sahada 2-3 tane sporcumuz asker selamı verince mi şiddet karşıtlığınız aklınıza geldi. Biz 40 yıldır Batı'ya bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz fakat gözler kör kulaklar sağır. Şimdi kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye çalışıyoruz, maşallah hepsi ayakta. Tehdidin, kınamanın bini bir para” ifadelerine yer verdi.
‘Savaşırken görmemişsiniz’
Kıbrıs Barış Harekatı’na değinen ve bugün Türkiye’ye benzer yaptırımların yapılmaya çalışıldığını ifade eden Soylu, "Geçmişte dünyada silah yardımı ve mali yardım adı altında bir kölelik düzeni kurulmuştur. Parasını verdiğimiz silahların tetiğini çekmemize izin vermeyen notalar alıyorduk. Bugün de aynı şekilde bizi ekonomik yardımla, silah satmamakla tehdit etmeye kalkanlar var ve burada söylemek isterim hataları şu; dün bugünden 10 kat zayıf Türkiye o tehditlere aldırmamıştı. Bugün kendi silahını yapan bir Türkiye, bilinmelidir ki o tehditlere asla aldırmaz, hatta duymaz bile. Bugün olanları savaş diye nitelendiren, bizim için savaşıyor diyenlere sesleniyorum, siz daha bu milleti savaşırken görmemişsiniz, inşallah da görmezsiniz. Bizim savaşmamızın yanında bugünkü harekatı savaşmamızı gördüğünüzde ölçersiniz. Bunu bütün dünya, bütün tarih kaydetmiştir ve tecrübe etmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Deccallara teslim edemeyiz’
Terörle mücadelenin yanı sıra Türk savunma sanayinde de önemli yol katledildiğini hatırlatan Soylu, “Bugün yapılan iş terörün tüm unsurlarıyla PKK, PYG, DEAŞ olsun bütün terör kimlikleriyle mücadele etmekteyiz. Mücadelemiz birkaç yıllık politika değil, bir süreç olarak görülmüştür. Türkiye’nin 21’inci yüzyılından beri ortaya koyduğu alt yapı yatırımı da bu adımın bir parçası ve zeminidir. Bugün savunma sanayinde yaşanılan gelişmeler ve elde ettiği ihracat rakamları da bu adımın bir parçası ve zeminidir. Kimse kusura bakmasın. Sayın Cumhurbaşkanımız 2002 yılından itibaren savunma sanayine bu desteği vermemiş olsaydı bugün ne silahlı insansız hava aracımız ne de akıllı mühimmatlarımız olurdu. Zeytin Dalı Harekatı’nda akıllı mühimmatlarımız bitecek diye ürktük ve korktuk. Acaba Amerika bize verir mi, vermez diye. Şimdi Amerika ister versin, ister vermesin. Bizim mühendislerimiz yaptı Allah'ımıza şükürler olsun. Bugün yurt içindeki terörist sayısı 600’lerin altına düşmüşse bu vermiş olduğumuz mücadeleden dolayıdır. Biraz önce gelirken Kandil’de bulunan bir terörist başının son talimatlarını ve son değerlendirmelerini okudum. Paçavra durumuna düşmüşler. Zihinleri kalbur ve altüst olmuş. Bunlar iyi günleri, daha da olacak, bunu çok net söylüyorum. Bu ülkeye ödettikleri maliyeti Allah’ın izniyle evlatlarımız burunlarından fitil fitil getiriyor ve getirmeye devam ediyorlar” şeklinde konuştu. Teftiş kurulunun işini yaparken büyük özen göstermesi gerektiğine dikkat çeken Soylu, “Özellikle yerel yönetimlerle ilgili yolsuzluğa tahammül edemeyiz. Çocuklarımızın ve fakir fukaraların rızkını birtakım deccallara teslim edemeyiz. Bu ülkenin kaynaklarının heba edilmesine, har vurup harman savrulmasına müsaade edemeyiz. Eğer denetimi yapmazsak ya davulcuya gider ya da zurnacıya. Denetim yaparsak herkes kendine çeki düzen verir. Kimse kusura bakmasın biraz dönüp kabahati kendimizde bulalım. Teftişlerimizde hiç acımak yok. Bunu çok net söylüyorum işimizi yapıp çıkacağız. Bunu yaptığımız andan itibaren Türkiye ekonomisine, büyümesine, zenginleşmesine ve kamu hayatına da yapacağımız en büyük katkıyı ortaya koşmuş oluruz" diye konuştu. İHA
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sahil Güvenlik Komutanlığı Karadeniz Ülkeleri Sınır Sahil Güvenlik Teşkilatları İşbirliği Forumu (BSCF) Yıllık Liderler Toplantısına katıldı. Antalya'da düzenlenen toplantıya Soylu'nun yanı sıra Sahil Güvenlik Komutanı Ahmet Kendir ve Antalya Valisi Münir Karaloğlu da katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Soylu, dünyanın güvenlik parametreleri üzerinden yeni bir yön arayışı içinde olduğu bu dönemde Karadeniz'e kıyı ülkelerin, buradaki fırsatları ve tehditleri birlikte yönetmesinin önemli olduğunu belirtti. Karadeniz'in Türkiye'nin temasta olduğu bölgelerin ve denizlerin en huzurlu, en istikrarlı ve en az problemli olduğunu aktaran Soylu, "Ülkemizin Ege ve Akdeniz'de göçmen kaçakçılığına verdiği mücadeleyi hepiniz biliyorsunuz. 2017'de Karadeniz'i de bir göç yolu haline getirmeye çalıştılar. Türk Sahil Teşkilatı olarak zamanda aldığımız tedbirler ve Romanya ve Bulgaristan makamlarının ortaya koyduğu işbirliği sayesinde kısa zamanda bu yolu kapattık. Karadeniz'de 27 Kasım 2017’den bu yana herhangi bir düzensiz göç olayını yaşamadık. Elbette ki bu tehlike hala geçmiş değil. Karadeniz güvensiz olursa Asya'nın da Avrupa'nın da güven içerisinde olması mümkün değildir. Bu noktadan hareketle Karadeniz'in güvenliğinin ve gelişmesinin bu 6 sahil devlet tarafından sağlanabileceği, buraya ait olmayan iradelerin süreçlere dahil olmamaları gerektiğinin altını çiziyorum" ifadelerine yer verdi.
‘Hem etik hem de samimi olduk’
Türkiye'nin terörle, düzensiz göçle, özellikle organize suçlar, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti ile karada ve denizde mücadele verdiğini dile getiren Soylu, "Bu başlıkların hiçbirisi kendi iç dinamiklerimizin ürettiği problemler değildir. Yıllardır mücadele ettiğimiz PKK terörünün de en başından itibaren dışarıdan lojistik ve stratejik destek aldığı gerçektir. Ülke olarak çok bedeller ödedik, çok acılar çektik ancak Türkiye olarak bu mücadelemizin her adımında hem etik hem de samimi olduk. Dünyayı özellikle terör konusunda her zaman uyarmaya çalıştık ancak ne yazık ki terör örgütlerinin küresel güç mücadelesinde maalesef engel olamadık. Muhataplarımızı bu tavırlarından vazgeçiremedik. Bugün gelinen noktada karşımızda 258 milyon göçmen, 70.8 milyon zorla yerinden edilmiş mülteci, yıllık 1.3 trilyon dolarlık küresel savunma harcaması, uyuşturucu kullanımından sadece 2017'de yaklaşık 585 bin kişinin hayatını kaybettiği bir tablo var, bu dünya tablosu bize yakışıyor mu" şeklinde konuştu.
Soylu ayrıca, "Ay yıldızlı bayrağımıza sarılan tabutları uğurlamakla büyüdük, kaç yıl daha sürecek" dedi.
‘Kimsenin toprağında gözümüz yok’
Türkiye'nin DEAŞ'la göğüs göğse mücadele eden tek ülke olduğunu söyleyen Soylu, Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin 69 DEAŞ'lının etkisiz hale getirildiğini ve bölgenin temizlendiğini aktardı. Soylu, "Şu anda bizim cezaevlerimizde bin 500 DEAŞ ve El Kaideli var. Türkiye DEAŞ'la mücadeleyi dünyadaki hiçbir ülkenin yapmadığı kadar güçlü bir şekilde yapmıştır. Rakka'da DEAŞ'lılarla karşı karşıya gelmeye çalışan PYD ne yaptı onlarla anlaştı, el sıkıştı. Onların Afganistan, Pakistan, Ürdün, Lübnan ve Libya'ya geçmelerine sebebiyet verdi, becerebilen de Avrupa'ya gitsin dedi. DEAŞ'la mücadele eden biz, DEAŞ'ı serbest bırakan Amerika'nın talimatı ile PYD, şimdi DEAŞ'ı kontrol altına almaya çalışan bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Bu kadar devletler ne işe yarar, bu kadar askerler neden var? Bir terör örgütünü diğer bir terör örgütüyle kontrol edebilmek için mi? Avrupa akıl tutulmuşcasına bir terör örgütünün peşinden gitmektedir" diye konuştu. Barış Pınarı Harekatı'na değinen Soylu, "Avrupa ayağa kalktı, ‘burada sivilleri öldürüyorsunuz’ diyor. Bir tek sivil göstersinler. Koskoca Avrupa terör örgütünün rehberliğini kendisine yol tutmuş. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Amerika'dan da Batı'dan da büyük Allah var. Kim desteklerse desteklesin, ne yaparlarsa yapsınlar biz bunlara nasıl müsaade ederiz, buna ev sahipliği yapılmasına nasıl müsaade ederiz. Biz NATO'da müttefikiz, müttefiklerimiz bizi değil terör örgütlerini tercih ediyor, bunun için de DEAŞ'ı bahane ediyor. Bunu ilkokul mantığı ile bile çözemeyenler ile nasıl yol yürünecek, nasıl izah edilecek büyük bir soru işareti" ifadelerini kullandı. Soylu, terör örgütlerine teslim olacak bir Türkiye olmadığının da altını çizdi.
‘Terör örgütü, terör örgütüdür’
Bakan Soylu, Antalya’nın Alanya ilçesinde 14 ve 18 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanı 2019 Yılı İnceme-Araştırma programına da katıldı. Toplantıya Soylu'nun yanı sıra Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Alparslan Işık, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Mülkiye Teftiş Kurulu müfettişleri de katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Soylu, Barış Pınarı Harekatı kapsamında barış ve güvenlik koridoru oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Türkiye'nin yaklaşık 40 yıldır terör örgütüne karşı çok önemli bir hamle içerisinde olduğunu dile getiren Soylu, "Neredeyse her gün sivil, asker, çocuk, genç, yaşlı şehitle yaralanıyoruz ve yaklaşık 40 yıldır bu ülkenin kardeşliğine, terörle fitne sokulmaya çalışılmaktadır. Bugün birileri ‘Türkiye Kürtler ile çatışıyor’ diyor. Bunun dedikodusunu, fitnesini yapmaya çalışıyor. Ben şu salonda, ‘Kürt kökenli kardeşlerim elini kaldırsın’ desem, herhalde salonun bir bölümü elini kaldıracaktır. Biz iç içeyiz, binlerce yıldır iç içeyiz ve yıllardır bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar medeniyetimizin büyüklüğü ve köklülüğü karşısında başarısız olmaktadırlar. Bizim çatıştığımız PKK’dır. Yani şimdi ne yapalım? Amerika’da veya dünyanın başka bir ülkesinde herhangi bir teröriste müdahale edildiğinde, o ülke için teröriste müdahale edenin rengi, etnik kökeni, inancı ortaya koyularak bunlarla çatışıyor mu deniliyor. İçinde kim olursa olsun terör örgütü, terör örgütüdür. İster etnik temele yaslanmaya çalışsın, ister dini temele yaslanmaya çalışsın terörist teröristtir. Bunun başka bir tanımı söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Gol sevinci soruşturması
Türkiye Milli Futbol Takımı’nın 2020 Dünya Kupası eleme maçında Fransa’ya attığı golün ardından futbolcuların asker selamıyla gol sevincinin bazı ülkeler tarafından eleştirilmesi ve UEFA tarafından açılan soruşturmayı değerlendiren Soylu, “Bugün futbolcularımızın verdiği asker selamını soruşturuyorlar. Çok alınmışlar, çok da paniklemişler. Acaba ne için yaptılar diye soruşturmalar, manşetler ve tartışmalar. Biz 16 Nisan Referandumu sırasında Avrupa’da açılan, kafasına silah dayanmış Erdoğan posterlerini unuttuk mu? Tepkimizi dile getirdik, soruyorum buradan Avrupa’ya, kime soruşturma açtılar. O pankarttan panik oldular mı, rahatsız oldular mı? Kırmızı bültenle aradığımız teröristleri panellerde konuşturdular. Meydanlarında video wall ile meydan mitingi yapmaya çalıştılar. Hangisine soruşturma açtılar, hangisine tepki gösterdiler. Şimdi sahada 2-3 tane sporcumuz asker selamı verince mi şiddet karşıtlığınız aklınıza geldi. Biz 40 yıldır Batı'ya bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz fakat gözler kör kulaklar sağır. Şimdi kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye çalışıyoruz, maşallah hepsi ayakta. Tehdidin, kınamanın bini bir para” ifadelerine yer verdi.
‘Savaşırken görmemişsiniz’
Kıbrıs Barış Harekatı’na değinen ve bugün Türkiye’ye benzer yaptırımların yapılmaya çalışıldığını ifade eden Soylu, "Geçmişte dünyada silah yardımı ve mali yardım adı altında bir kölelik düzeni kurulmuştur. Parasını verdiğimiz silahların tetiğini çekmemize izin vermeyen notalar alıyorduk. Bugün de aynı şekilde bizi ekonomik yardımla, silah satmamakla tehdit etmeye kalkanlar var ve burada söylemek isterim hataları şu; dün bugünden 10 kat zayıf Türkiye o tehditlere aldırmamıştı. Bugün kendi silahını yapan bir Türkiye, bilinmelidir ki o tehditlere asla aldırmaz, hatta duymaz bile. Bugün olanları savaş diye nitelendiren, bizim için savaşıyor diyenlere sesleniyorum, siz daha bu milleti savaşırken görmemişsiniz, inşallah da görmezsiniz. Bizim savaşmamızın yanında bugünkü harekatı savaşmamızı gördüğünüzde ölçersiniz. Bunu bütün dünya, bütün tarih kaydetmiştir ve tecrübe etmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Deccallara teslim edemeyiz’
Terörle mücadelenin yanı sıra Türk savunma sanayinde de önemli yol katledildiğini hatırlatan Soylu, “Bugün yapılan iş terörün tüm unsurlarıyla PKK, PYG, DEAŞ olsun bütün terör kimlikleriyle mücadele etmekteyiz. Mücadelemiz birkaç yıllık politika değil, bir süreç olarak görülmüştür. Türkiye’nin 21’inci yüzyılından beri ortaya koyduğu alt yapı yatırımı da bu adımın bir parçası ve zeminidir. Bugün savunma sanayinde yaşanılan gelişmeler ve elde ettiği ihracat rakamları da bu adımın bir parçası ve zeminidir. Kimse kusura bakmasın. Sayın Cumhurbaşkanımız 2002 yılından itibaren savunma sanayine bu desteği vermemiş olsaydı bugün ne silahlı insansız hava aracımız ne de akıllı mühimmatlarımız olurdu. Zeytin Dalı Harekatı’nda akıllı mühimmatlarımız bitecek diye ürktük ve korktuk. Acaba Amerika bize verir mi, vermez diye. Şimdi Amerika ister versin, ister vermesin. Bizim mühendislerimiz yaptı Allah'ımıza şükürler olsun. Bugün yurt içindeki terörist sayısı 600’lerin altına düşmüşse bu vermiş olduğumuz mücadeleden dolayıdır. Biraz önce gelirken Kandil’de bulunan bir terörist başının son talimatlarını ve son değerlendirmelerini okudum. Paçavra durumuna düşmüşler. Zihinleri kalbur ve altüst olmuş. Bunlar iyi günleri, daha da olacak, bunu çok net söylüyorum. Bu ülkeye ödettikleri maliyeti Allah’ın izniyle evlatlarımız burunlarından fitil fitil getiriyor ve getirmeye devam ediyorlar” şeklinde konuştu. Teftiş kurulunun işini yaparken büyük özen göstermesi gerektiğine dikkat çeken Soylu, “Özellikle yerel yönetimlerle ilgili yolsuzluğa tahammül edemeyiz. Çocuklarımızın ve fakir fukaraların rızkını birtakım deccallara teslim edemeyiz. Bu ülkenin kaynaklarının heba edilmesine, har vurup harman savrulmasına müsaade edemeyiz. Eğer denetimi yapmazsak ya davulcuya gider ya da zurnacıya. Denetim yaparsak herkes kendine çeki düzen verir. Kimse kusura bakmasın biraz dönüp kabahati kendimizde bulalım. Teftişlerimizde hiç acımak yok. Bunu çok net söylüyorum işimizi yapıp çıkacağız. Bunu yaptığımız andan itibaren Türkiye ekonomisine, büyümesine, zenginleşmesine ve kamu hayatına da yapacağımız en büyük katkıyı ortaya koşmuş oluruz" diye konuştu. İHA