SGK Antalya İl Müdürlüğü önünde toplanan BES üyeleri adına Antalya Şube Kadın Sekreteri Selma Ulaşkın basın açıklamasını okudu. Büro Emekçileri Sendikası olarak yıllardır kamudaki ek gösterge adaletsizliğinin giderilmesi ve emeklilik maaşlarının hesaplanmasında dikkate alınmayan ek ödemelerin temel ücrete yansıtılması için mücadele ettiklerine dikkat çekti. Ulaşkın, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde kamuda istihdam edilen dört meslek mensubu için vaat edilen 3600 ek gösterge düzenlenmesine büro emekçilerinin de dahil edilmesi için siyasi partilerle görüşmeler yürüttüklerini hatırlatarak, “Birtakım eylem ve etkinliği hayata geçirdik. En son açıklanan haliyle masanın bir tarafında bulunan yandaş ve yancı sendika olan Memur-Sen’in bile anlayamadığı bir düzenlemeye dönüşeceği anlaşılan 3600 ek gösterge düzenlemesiyle kapsam içinde olan dört meslek grubu dahil bütün kamu çalışanlar yine ve yeniden hayal kırıklığına uğratılmıştır. Biz genel idare hizmetler sınıfında bulunan büro emekçileri bu hayal kırıklığı yaratan düzenlemede bile kapsam dışı bırakılmanın öfkesini bir kat daha fazla hissetmekteyiz. Adil bir ek gösterge talebi, emekli maaş bağlanma oranlarının yıllar itibariyle düşmesi sonucu ortaya çıkmış bir taleptir. Emekli ikramiyesi ile ev alınabildiği dönemlerden, ikinci el bir otomobil bile alınamadığı, ev fiyatlarının milyonlarla ifade edildiği bir dönemde emekli ikramiyelerinde 50 bin lira, emekli maaşlarında 1000 lira artışın kamu emekçilerine müjde olarak sunulması tarihsel bir ironiden öte bir şey değildir. Bunun için başından beri ifade ettiğimiz gibi kamuda adil bir ek gösterge düzenlenmesi yapılmalı ve taban 3600 ek gösterge alınarak bütün kamu emekçileri yapılan düzenlenmeden faydalandırılmalıdır” dedi
Toplu sözleşme ve grev hakkı
1990 yılından bu yana kamu emekçilerinin ekonomik demokratik hakları için mücadele ettiklerini anlatan Selma Ulaşkın,”30 yılı aşan bu dönemde sayısız eylem ve etkinlik yaptık, örgütlenme hakkı talebiyle çıktığımız yolda toplu sözleşme ve grev hakkı için mücadelemizi bugün de sürdürüyoruz. 12 Eylül askeri darbesi sonrası emekçilerin haklarının gasp edildiği maaş ve ücretlerin baskılandığı dönemlerden, 1994 krizi sonrası uygulanan 5 Nisan kararlarına, 2001 krizinden 2008 küresel ekonomik krizine kadar yaşanan zorlu süreçlerde kamu emekçilerinin yaşadığı mağduriyetlere karşı mücadele etmekten bir gün bile vazgeçmedik” dedi. Ücret adaletsizliğine değinen Ulaşkın, “Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasalaşmasından, kamu emekçileri arasındaki ücret adaletsizliğine, adaletsiz ek gösterge sisteminden, kamuya işe alım ve kamuda yapılan görevde yükselme sınavlarında mülakat sınavları marifetiyle yaşanan haksızlıklara, emekli yaşının yükseltilmesinden, emekli maaşlarının düşüklüğüne, kamuda siyasi kadrolaşmalardan, liyakat sistemine, güvencesiz çalışma rejimlerine karşı, iş güvencesine, kamu emekçilerinin insanca yaşam talepleri ile birlikte barış içerisinde demokratik bir ülkede eşit ve özgür yurttaşlık için mücadele ettik, bugün de etmeye devam ediyoruz. Mücadele tarihimizde taleplerimizi görmeyen, gereğini yapmayan siyasi partilerin seçim barajlarının altında kaldığını, siyaset sahnesinden silindiklerini de hep birlikte gördük. Türkiye’yi A.Ş gibi yönetme iddiasındaki sistemde ülke hisselere bölünerek satılmaya başladı, konut alan yabancılara vatandaşlığın promosyon olarak verildiği, para eden ne varsa haraç mezat satıldığı, emekçilerin ödediği vergilerin, geçiş garantili köprü ve yollar, hasta garantili hastaneler, kur korumalı mevduatlarla, savaş ve güvenlikçi politikalar ile servet sahiplerine aktarıldığı bir sisteme geçildi. “Kriz teğet geçti, kriz miriz yok” söylemlerinin yerini “enflasyon yok, hayat pahalılığı var” söylemleri aldı. 2022 yılı için imzalana yüzde 5+ yüzde 7 maaş zammına imza atan Memur-Sen’in halen yetkili sendika olmasının utancı ile yaşıyoruz. Altı ay ya da bir yıl sonra gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları üzerinden verilen farkları zam diye sunmak, enflasyon tahminlerini tutturamayan, siyasi iktidarın TÜİK eliyle enflasyon rakamlarını manipüle etmek, “Enflasyon yok, hayat pahalılığı var” diyerek aklımızla alay etmesi değil, enflasyondan kaynaklı kayıplarımızın bir sonraki ay karşılanması gerekir. Emekçiler olarak bizler de enflasyon korumalı maaş istiyoruz. Acil olarak servis ve ücretsiz yemek, kira ve kreş yardımı istiyoruz. Sorunlarımızın nihai çözümünün gerçek bir toplu sözleşme düzeni ve grev hakkımızla ilgili bir yasal düzenleme ile mümkün olacağını biliyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Esra ALTUNKES
Toplu sözleşme ve grev hakkı
1990 yılından bu yana kamu emekçilerinin ekonomik demokratik hakları için mücadele ettiklerini anlatan Selma Ulaşkın,”30 yılı aşan bu dönemde sayısız eylem ve etkinlik yaptık, örgütlenme hakkı talebiyle çıktığımız yolda toplu sözleşme ve grev hakkı için mücadelemizi bugün de sürdürüyoruz. 12 Eylül askeri darbesi sonrası emekçilerin haklarının gasp edildiği maaş ve ücretlerin baskılandığı dönemlerden, 1994 krizi sonrası uygulanan 5 Nisan kararlarına, 2001 krizinden 2008 küresel ekonomik krizine kadar yaşanan zorlu süreçlerde kamu emekçilerinin yaşadığı mağduriyetlere karşı mücadele etmekten bir gün bile vazgeçmedik” dedi. Ücret adaletsizliğine değinen Ulaşkın, “Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasalaşmasından, kamu emekçileri arasındaki ücret adaletsizliğine, adaletsiz ek gösterge sisteminden, kamuya işe alım ve kamuda yapılan görevde yükselme sınavlarında mülakat sınavları marifetiyle yaşanan haksızlıklara, emekli yaşının yükseltilmesinden, emekli maaşlarının düşüklüğüne, kamuda siyasi kadrolaşmalardan, liyakat sistemine, güvencesiz çalışma rejimlerine karşı, iş güvencesine, kamu emekçilerinin insanca yaşam talepleri ile birlikte barış içerisinde demokratik bir ülkede eşit ve özgür yurttaşlık için mücadele ettik, bugün de etmeye devam ediyoruz. Mücadele tarihimizde taleplerimizi görmeyen, gereğini yapmayan siyasi partilerin seçim barajlarının altında kaldığını, siyaset sahnesinden silindiklerini de hep birlikte gördük. Türkiye’yi A.Ş gibi yönetme iddiasındaki sistemde ülke hisselere bölünerek satılmaya başladı, konut alan yabancılara vatandaşlığın promosyon olarak verildiği, para eden ne varsa haraç mezat satıldığı, emekçilerin ödediği vergilerin, geçiş garantili köprü ve yollar, hasta garantili hastaneler, kur korumalı mevduatlarla, savaş ve güvenlikçi politikalar ile servet sahiplerine aktarıldığı bir sisteme geçildi. “Kriz teğet geçti, kriz miriz yok” söylemlerinin yerini “enflasyon yok, hayat pahalılığı var” söylemleri aldı. 2022 yılı için imzalana yüzde 5+ yüzde 7 maaş zammına imza atan Memur-Sen’in halen yetkili sendika olmasının utancı ile yaşıyoruz. Altı ay ya da bir yıl sonra gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları üzerinden verilen farkları zam diye sunmak, enflasyon tahminlerini tutturamayan, siyasi iktidarın TÜİK eliyle enflasyon rakamlarını manipüle etmek, “Enflasyon yok, hayat pahalılığı var” diyerek aklımızla alay etmesi değil, enflasyondan kaynaklı kayıplarımızın bir sonraki ay karşılanması gerekir. Emekçiler olarak bizler de enflasyon korumalı maaş istiyoruz. Acil olarak servis ve ücretsiz yemek, kira ve kreş yardımı istiyoruz. Sorunlarımızın nihai çözümünün gerçek bir toplu sözleşme düzeni ve grev hakkımızla ilgili bir yasal düzenleme ile mümkün olacağını biliyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Esra ALTUNKES