Bugün, “Gezi Parkı”yla başlayan ve yayılan olaylara bir kez daha, ama biraz farklı açıdan bakmak istiyorum..
Çünkü..
“Adım adım ilerleyen” bir savaşa doğru sürükleniyoruz..
Ne savaşı bu?
Asala’da ve PKK’da olduğu gibi, “Türkiye’ye sürekli bir huzursuzluk yaşatma” savaşı..
Ve bu huzursuzluktan nemalanıp, “gücü ele geçirme” savaşı..
…
Öncelikle şunu söyleyeyim..
Son 1 haftadır yaşanan protestolara “3-5 çapulcunun provokasyonu” olarak bakmak ne kadar yanlışsa..
“Daha çok demokrasi” isteyenlerin, “nerede bu asker” diye “darbe çığırtkanlığı” yapması da, seçilmiş kişileri yok sayması da, başı sıkıştığında “nerede bunlar” diye aradığı polise saldırması da o kadar yanlış..
…
Gelelim olaylara..
Dün söylemiştim..
“4 aydır terör belasını atmışız, tek bir kurşun atılmamış, bir tek karakol baskını bile olmamış, bir tek şehit vermemişiz..”
Türkiye’de 35-40 yıl sonra tesis edilmeye başlamış bir “barış ve huzur ortamı”ndan rahatsız olan, yani “Türkiye’nin huzursuzluğundan beslenen” birileri var..
Ve bu birileri..
Son 4 ay içinde önce üniversiteleri karıştırmaya çalıştı..
İstediklerini elde edemediler..
Ardından sadece 6 tane ağacın kesilmesini önlemeye çalışan “çevreci grup” medyanın ilgisini çekmeye başlayınca, buna dört elle sarıldılar..
Gariptir..
İki yıl önce, bu alanın düzenlenmesi için kararın altına imza atan CHP’liler bile bu provokasyonun içinde yer aldı..
Akıllı-bilgili-kültürlü sandığımız birçok sanatçı(!) ve yıldız sunucu da buna destek verdi..
Hiçbiri bu olayların, “devlete, millete, esnafa, kamu malına zarar verme” noktasına getirilmesindeki “ORGANİZE İŞLER”i göremedi ya da görmek istemedi ve provokatörlerin aleti oldu..
Sokak manzaralarını haberlerde izlediniz- gördünüz..
Hoşunuza gitti mi?
Bu manzaraları, basit bir “çevreci hareket” ya da basit bir “hükümeti protesto” eylemi olarak görebilir misiniz?
…
Açık söyleyeyim; üniversitelerdeki o olaylar, ardından Gezi Parkı eylemlerindeki gelişmeler beni korkuttu..
1970’li yılları yeniden yaşıyor gibi oldum bir an..
Birileri “daha çok özgürlük istiyoruz”un peşindeydi, birileri kafalarına göre “devleti koruyoruz”un peşinde..
Her gün çatışma, her gün terör..
Bir kaldırımdan öbür kaldırıma geçemezdiniz..
Çünkü bir taraf sağcıların, diğeri solcuların elinde olurdu..
Her bakkala, mağazaya giremezdiniz..
Zaten girseniz de farketmezdi, çünkü alacak bir şey bulamazdınız..
Her an bir kurşun yeme ya da bir bomba patlama tehdidi ile yaşamak zorundaydınız..
Tıpkı şimdi, “ya Ak Parti’lisin ya da bizdensin, veya “Ak Parti’liysen bizden değilsin” mantığında olduğu gibi..
O zaman da ya sağcı olmak zorundaydınız ya da solcu..
İkisinden biri olmazsanız iki taraftan da dayak yer ya da öldürülürdünüz..
Sonradan öğrendik ki..
Her iki tarafa da silahı verip çarpıştıranlar meğer “aynı kişiler”miş..
…
O günleri yaşamayanlara, o günleri anlatmak çok zor..
Ama..
Emin olun, asla istemeyeceğiniz bir ortam..
Ve..
PKK terörü biterken, Türkiye bu defa tıpkı 70’li yıllardaki o çatışmalara sürüklenmek isteniyor adeta..
Şu son 1 haftadır gördüğünüz o çatışmaların her gün ve yıllarca gece-gündüz sürdüğünü şöyle bir düşünün yeter..
Ve emin olun..
Halkı galeyana getirenlerin de, polise saldıranların da, huzursuzluk yaratanların da hatta o ağaçları korumaya çalışanların da “aynı kişiler” olduğunu bir gün göreceksiniz..
…
Baykal diyor ki:
“Türkiye çok sakıncalı ve tehlikeli ortama sürükleniyor..”
Katılıyorum..
Ama, Türkiye’nin böyle bir ortama sürüklenmesinde, mensubu olduğu “anamuhalefet partisi” büyük bir rol oynuyor..
İktidar olma ihtimallerinin bile olmayışı, CHP’lileri çıldırtıyor..
Demokratik yolla iktidar olamayacaklarını anladıkları için de, “demokrasi dışı işlere” yöneliyorlar..
Nitekim, barış sürecinde de, üniversitelerdeki olaylarda da, son protesto gösterilerinde de bunu açık-seçik gördük..
Buna rağmen Baykal’ın hala hükümeti suçlayıp, “Türkiye tehlikeli ortama sürükleniyor” demesini doğru bulanınız var mı?
…
Bu ülke barışa ve huzura kavuşacaksa, bu sadece iktidarın ya da sadece muhalefetin çabalarıyla olmaz..
Kimse kimseyi “ötekileştirmeden” birbirine sarılmalı, hoşgörüyle davranmalıdır..
Siyasi hesabını da “demokratik” yollardan yapmalıdır..
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” atasözünü, herkese hatırlatmak isterim..
“İyi niyetliyseniz, Cumhuriyet’i korumaksa amacınız, huzur istiyorsanız” birlik olun yeter..
“Suçlamak” kimseyi bir yere götürmez..
Unutmayın.
Başka Türkiye yok..
Trend Haberler

Antalya'da yarın hava nasıl olacak? 1 Ağustos Cuma

Yapımı devam eden kavşaklar için ilk müjde geldi: Kepezüstü kavşağı Perşembe açılıyor

Manavgat'ın lezzetleri tescilleniyor

Gökhan Böcek’ten tehdit mesajı iddiası: Hepinizi yakarım!

Cansel Çevikol istifa etti

Büyükşehir’de soruşturma genişliyor: Bir müdür daha gözaltına alındı