“Gezi olayları” başladığı gün bir yazı yazmış ve 1970’li yıllarda yaşananlardan örnekler vererek, protesto olaylarının getireceği tehlikelere dikkat çekmeye çalışmıştım..
Özellikle hala sosyal medya üzerinden kışkırtmalarına son sürat devam eden, “demokrasiyi içine bir türlü sindiremeyen” ve “demokratik yollarla iktidar olamayacağını çok iyi bilen” CHP’liler tarafından “AK Parti destekçisi” olarak yaftalandım..
Ama, zaman beni haklı çıkartıyor artık..
Çünkü..
“Tıpkı 1970’li yıllarda olduğu gibi” halk kendi içinde gruplara bölündü ve bu gruplar birbiriyle çarpışmaya başladı..
Bu durum, bir ülke için “terör”den daha tehlikelidir..
…
Şu hale bakın..
…
İstiklal’de Gezi eylemine polisin müdahalesi sonrası ara sokaklara kaçan göstericilerle esnaf karşı karşıya geldi..
İstiklal Caddesi’nden Ayhan Işık Sokağa doğru kaçan bir kısım göstericilere sokaktaki iki kafenin sahipleri ile çalışanları tepki gösterdi..
Esnafın sokağa sokmak istemediği göstericilerden birinin dövülmesi üzerine ortalık karıştı..
İki taraf arasında bıçaklar, sopalar ve taşların kullanıldığı kavgalar çıktı..
Kalabalık gösterici grubu karşısında kaçmak zorunda kalan esnafların dükkanları tahrip edildi..
Bursa Sokak’ta da ellerinde sopa olan birkaç esnaf, göstericilerin sokağa girmesini engellemeye çalıştı..
Göstericiler de esnafa taş ve şişelerle karşılık verdi..
Olaylar sırasında 2-3 el silah sesi duyulduğu iddia edildi..
Çıkan kavgalara polis ekipleri müdahale etti, çok sayıda kişi gözaltına alındı..
İstiklal Caddesi’ndeki olaylar sırasında dükkan sahipleri ve çalışanları kepenklerini indirerek kendilerini korumaya çalıştı..
…..
Dikkat ederseniz..
Her gün, birçok kentte, “Gezi’yi unutturmayalım” adı altında, süreklieylemde olan gruplar var..
Kimi İstanbul’a yürüyor, kimi bisikletle geliyor, kimi oturuyor, duruyor, bağırıyor ve hala tencere-tava çalıyor..
Aslında bu ülkede Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Abaza’sı, Rum’u, Ermeni’si, Arap’ı, Çerkez’i, Azerisi’si, açığı-kapalısı-kara çarşaflısı, Atatürk’çüsü, sosyalisti, kapitalisti..
Hep birlikte, barış içinde, birbirlerini ötekileştirmeden, dostça yaşayabiliyorlar..
Ama..
Bu ülkede ‘huzur’ olmasını istemeyen içerideki ve dışarıdaki ‘provokatörler’in kışkırtmalarına kapılanlar..
Bir anda dostluğu, barışı, güzellikleri unutuveriyor..
‘Kötü amaçlı’lıların peşine takılıyor ve her yerde huzursuzluk çıkartıyorlar..
Olur-olmaz her şeye eylem yapmak, adeta bir “moda” haline geldi..
Sonuncusu da TMMOB’nin eseri..
Oda yöneticilerinin “tatlı hayatları” bozulmasın diye yaptıkları “Torba Yasa” protestosu ile toplumun gerilmesine ve kullanılmasına alet oldular..
Sonuç?
Esnaf ve göstericiler karşı karşıya geldi..
Silahlar patlamaya başladı..
…
Yani..
Her şey, “bu ülkede huzur istemeyenlerin istediği gibi” gidiyor..
Hiç kuşkunuz olmasın, bunlar büyüyerek devam ettirilecektir..
Peki, bunu bu millet istiyor mu, istiyor musunuz gerçekten?
…
Gidişatımız hiç iyi değil..
Görüşü-ideolijisi ne olursa olsun, bütün siyasi partiler ve STK’lar, önce bu ülkede huzuru bozmak isteyen “provokasyonlara” alet olmamalıdır..
Bu ülke eğer o 70’li yıllardaki gibi olaylar yaşamaya başlarsa, bundan o ‘KIŞKIRTICI’ partiler ve STK’lar da büyük zarar görecektir..
Unutmayın; şiddet şiddeti getirir..
Şiddet ise, asla iyi bir şey getirmez..
Aman dikkat, “uyanın” ve aklınızı kullanın biraz artık..
“Kötü tekerrür”lere izin vermeyin..
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz sessizliğini bozdu: ‘İş birliği olsaydı davalık olmazdım’

Yapay zeka terapi yerine geçemez: Empatiyi sadece taklit eder