Bu kasımda, meslekteki 43 yılı geride bıraktım..
27 yıl Ankara’da, gerisi Antalya’da..
Öyle şeyler görüp yaşıyorsunuz ki..
Bazen “bırak git bu işleri” diyor bir tarafım..
Ama..
Bu sevda, başka sevdalara benzemiyor..
Mürekkep bulaştı mı bir yerinize, gidemiyorsunuz..
…
Bugün, yazdıklarımı kaldıramayanlara inat..
Başkanlara, STK’lara, siyasetçilere hatta bazı gazetecilere inat..
Biraz kendimi anlatacağım..
Çünkü diyeceklerim bitmedi..
…
Bazen düşünüyorum..
Dünyaya otuz yıl geç gelseydim ve yine gazeteciliği seçseydim..
Neler değişirdi acaba?
Herhalde..
“Kuşağıyla uyumlu” bir gazeteci olurdum..
Yani..
Biraz yalancı..
Biraz sahtekâr..
Ve haliyle biraz da yağdanlık belki..
Hatırlıyorum da..
Eskiden gazeteciler sanki daha dürüsttü..
Arkadaşlarımın çoğu mesleğe paltosuz girdiler..
Yamalı paltoyla da göçüp gittiler..
Ya şimdi?
Bizim yanımızda..
Patlak ayakkabılarıyla stajyerliğe başlayanların..
Bugünkü servetlerini anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum..
Sözüm, “yerel” gazetecilere değil tabii..
Ama..
Artık “yerel”de de meslekte “ayıp” sayılan şeyler şimdi kalmamış anlaşılan..
…
Belki de bu nedenle kuşağımla pek uyuşamıyorum..
Ne bileyim..
Birinin yüzüne gülüp, arkasını dönünce ona ağza alınmayacak şeyler söylemek bana göre değil sanırım..
Oldum olası, hiçbir partinin ya da kişinin “safına” girmedim..
Hiçbir başkan ya da işadamına..
“İlan versin-abone olsun” diye yalakalık yapmadım..
Yazı yazıp ertesi gün aramadım..
Ve “nasıl buldun, ne düşünüyorsun” diye sormadım..
Duygularıma kapılıp..
Sırf kızdığım için aleyhinde yazmadım..
Sonra da barışıp, “canım-gülüm” olmadım..
Kimseye “al gülünü-ver gülümü” demedim..
Kişiliksiz ilişkilerden hiç hoşlanmadım..
Ve..
Bunun da acısını çok çektim..
…
Bakmayın eskiler daha dürüsttü dediğime..
Dürüstlüğün, efendiliğin bedeli vardı..
Hala da var..
Ve bu bedeli ödetiyorlar insana..
Ben de hep ödedim..
Aç kaldım, işsiz kaldım, maaşımı alamadım..
Peki geriye ne kaldı?
Hiç..
Emekli maaşımı..
Yazılarımı-programlarımı takdirle izleyenleri..
Ve ‘sürekli basın kartı’mı saymazsanız..
Koskocaman bir hiç..
Bizim meslek böyledir..
Yazdığınız çizdiğiniz uçar gider..
Size yazdırılmayanlar, söyletilmeyenler de cabası..
…
Anlayacağınız..
Ne kendi kuşağımdan olabildim, ne genç kuşaktan..
Çevremde olan-bitenleri izledikçe de……..
“Kuşaksız bir gazeteci” olarak gideceğim galiba..
Ama..
Gidinceye kadar da..
“Birileri”ni rahatsız etmeye devam edeceğim..
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Antalya’da EDS'lerin devreye gireceği tarih belli oldu

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz sessizliğini bozdu: ‘İş birliği olsaydı davalık olmazdım’