Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Selçuk, CHP Antalya eski Milletvekili Tuncay Ercenk, CHP Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Deveci ve çok sayıda yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla Attalos Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan Hüseyin Selçuk, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak, “Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’nin kendisine verdiği ‘Başöğretmen’ unvanını kabul etmesinin yıl dönümünde tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz. Başöğretmenimiz Atatürk’ü saygıyla anıyoruz. Öğretmenlik emek, sevgi ve sabır isteyen, bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar değerli, hoşgörü ve fedakârlık mesleğidir. Bunun bilincinde olan biz öğretmenler eğitim emekçilerinin bir bileşeni olarak siyasi iktidarların tüm baskılarına ve yok saymalarına rağmen öğrencilerimizin daha nitelikli eğitim almaları için olağanüstü bir çaba harcıyoruz. Özellikle son dönemde mevcut siyasi iktidarın gerici eğitim dayatması sonucunda; Cumhuriyetimizin birikimi olan halkçı, laik ve bilimsel eğitim anlayışı çok büyük yaralar almış çocuklarımız adeta Orta Çağ karanlığına mahkûm edilmişlerdir. Eğitim sisteminde yapılan bu bilinçli tahribat sonucunda eğitim birliği bozulmuştur. Eğitimde piyasacı dayatma sonucunda ise; özel öğretimin payı yüzde ikilerden son dönemde yüzde otuzlara doğru tırmanmıştır. Bu durum eğitimde fırsat eşitliği ilkesine vurulan en büyük darbe olmuştur. 2022 yılı için hazırlanan sefalet bütçesinden de anlaşılacağı üzere bizleri yine açlık sınırına mahkûm eden ücretler reva görülecek. Bizler dünyada istatistiklerde en çok çalışan öğretmen sıralamasında en üstte, en az ücret alan sıralamasında en altlarda kalmaktan, itibarımızın her yıl düşmesinden bıktık” dedi.
‘Eğitim emekçileri zorda’
‘Yine bu iktidar döneminde öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır’ diyen Selçuk, “Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek ‘doğrudan torpil’ anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında çalıştırılmaktadır. Gencecik öğretmenlerin intihara sürüklenmesi siyasi iktidarın duyarsızlığı karşısında adeta toplumsal travma yaşatmaktadır. Biz eğitim emekçileri olarak artık her 24 Kasım’da atılan hamaset nutuklarını duymak istemiyoruz. Eğitim emekçileri zam, ekonomik kriz ve yoksullaşma sonucunda insanca yaşam seviyesinden uzaklaşmışlardır. Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu daha net ortaya çıkarmak için sendikamızın 3 bin 630 eğitim emekçisinin katılımı ile gerçekleştirdiği ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
Mitinge davet
Yüzde 49,4’ü erkek, yüzde 50,6’sı kadın öğretmenin katıldığı araştırma sonuçlarını paylaşan Selçuk, “Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalış(a)madığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır. Katılımcıların yüzde 57,8’i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65’i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir. Katılımcıların yüzde 61,1’i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3’ü ek iş aradığı belirtmiştir. Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır. Anketimiz incelendiğinde hükümetin pandemi sürecini her alanda olduğu gibi eğitimde de yeterli önlemler almayarak yürüttüğü görülecektir. Biz eğitim emekçileri olarak meslek onurumuzda yaratılan tüm bu tahribatlar karşısında artık sözün bittiğini ve eylem zamanının geldiğine inanarak diyoruz ki, İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz. Söz verilmesine rağmen yaşama geçirilmeyen 3600 ek gösterge hakkımızı istiyoruz. Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz. Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz.
Buradan tüm kamu emekçilerimizi ve halkımızı, zam, kriz ve yoksulluk karşısında tükenen emekçilerin haklarını savunmak için, 2022 sefalet bütçesine hayır demek için,
Sarayın yalanlarına son vermek için, 4 Aralık’ta Ankara Anıttepe’de konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’in gerçekleştireceği mitinge davet ediyoruz” dedi. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık ise, yaşanılan sıkıntılara değinerek, “Bu güne kadar ülkede ciddi eğitim krizi yaşanırken 1928’inden itibaren bir eğitim atağı başlatılmış ve modern harflere geçilmiştir. O günden bu güne kadar 84 yıl boyunca koşarak geldiğimiz yol 19 yıl önce duraklamıştır. Biz Eğitim- İş olarak defalarca,’Eğitime ara verilmemelidir’ dememize rağmen iktidar okullarımızı 2 yıl kapattı. İnternet üzerinden EBA üzerinden eğitim vereceğiz dedi. Yüzlerce çocuğumuz eğitim araç gerecine ulaşamadı. Hala çağdaş eğitim öğretim verecek okullar kurmamakta AK Parti. Kamu çalışanlarının eğitim çalışanlarının ücretlerine de göz atmak gerekir. Doların artışını görüyorsunuz. Artık bu iktidarın sonu gelmiştir” dedi. Konuşmaların ardından katılımcılar beraberinde getirdikleri boş tencere içerisinde maaş bordrosu yaktılar.
Esra ALTUNKES
‘Eğitim emekçileri zorda’
‘Yine bu iktidar döneminde öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır’ diyen Selçuk, “Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek ‘doğrudan torpil’ anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında çalıştırılmaktadır. Gencecik öğretmenlerin intihara sürüklenmesi siyasi iktidarın duyarsızlığı karşısında adeta toplumsal travma yaşatmaktadır. Biz eğitim emekçileri olarak artık her 24 Kasım’da atılan hamaset nutuklarını duymak istemiyoruz. Eğitim emekçileri zam, ekonomik kriz ve yoksullaşma sonucunda insanca yaşam seviyesinden uzaklaşmışlardır. Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu daha net ortaya çıkarmak için sendikamızın 3 bin 630 eğitim emekçisinin katılımı ile gerçekleştirdiği ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
Mitinge davet
Yüzde 49,4’ü erkek, yüzde 50,6’sı kadın öğretmenin katıldığı araştırma sonuçlarını paylaşan Selçuk, “Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalış(a)madığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır. Katılımcıların yüzde 57,8’i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65’i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir. Katılımcıların yüzde 61,1’i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3’ü ek iş aradığı belirtmiştir. Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır. Anketimiz incelendiğinde hükümetin pandemi sürecini her alanda olduğu gibi eğitimde de yeterli önlemler almayarak yürüttüğü görülecektir. Biz eğitim emekçileri olarak meslek onurumuzda yaratılan tüm bu tahribatlar karşısında artık sözün bittiğini ve eylem zamanının geldiğine inanarak diyoruz ki, İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz. Söz verilmesine rağmen yaşama geçirilmeyen 3600 ek gösterge hakkımızı istiyoruz. Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz. Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz.
Buradan tüm kamu emekçilerimizi ve halkımızı, zam, kriz ve yoksulluk karşısında tükenen emekçilerin haklarını savunmak için, 2022 sefalet bütçesine hayır demek için,
Sarayın yalanlarına son vermek için, 4 Aralık’ta Ankara Anıttepe’de konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’in gerçekleştireceği mitinge davet ediyoruz” dedi. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık ise, yaşanılan sıkıntılara değinerek, “Bu güne kadar ülkede ciddi eğitim krizi yaşanırken 1928’inden itibaren bir eğitim atağı başlatılmış ve modern harflere geçilmiştir. O günden bu güne kadar 84 yıl boyunca koşarak geldiğimiz yol 19 yıl önce duraklamıştır. Biz Eğitim- İş olarak defalarca,’Eğitime ara verilmemelidir’ dememize rağmen iktidar okullarımızı 2 yıl kapattı. İnternet üzerinden EBA üzerinden eğitim vereceğiz dedi. Yüzlerce çocuğumuz eğitim araç gerecine ulaşamadı. Hala çağdaş eğitim öğretim verecek okullar kurmamakta AK Parti. Kamu çalışanlarının eğitim çalışanlarının ücretlerine de göz atmak gerekir. Doların artışını görüyorsunuz. Artık bu iktidarın sonu gelmiştir” dedi. Konuşmaların ardından katılımcılar beraberinde getirdikleri boş tencere içerisinde maaş bordrosu yaktılar.
Esra ALTUNKES