Gazete, dergi, bülten, internet, televizyon, radyo yayını yapılan her yerde ülkemiz hariç, basın özgür değildir. Niye ülkemiz hariç? Amerika, İngiltere ve diğer Avrupa ile gelişmiş bütün ülkelerde elinizde yazdıklarınızı doğrulayacak resmi bir belge olmadan birine bir şey söylerseniz, yazarsanız, hatta ima dahi ederseniz yandınız. O an itibariyle yayın kuruluşunun varlığı veya kişinin meslek hayatı biter. Çünkü, ülkemiz dışındaki bütün ülkelerde basın ancak gücü elinde bulunduranların izin verdiği ölçüde özgür. Ülkemizde ise TV yayınlarını izleyin, gazete ve dergileri, internet gazetelerini, sosyal medyayı takip edin, herkes herkese canının istediği gibi sallıyor. Salladıklarıyla da kalıyor. Önce şunu söyleyeyim. Özgürlüğü, canının istediğini canının istediği gibi yapmak olarak düşünüyor ve bunu talep ediyorsan, bu kabul edilebilir bir şey olamaz. Çünkü her insanın özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğü ile sınırlanmak zorundadır. Yani özgürlük isterken bile akılcı olacaksınız. İşte Batı bunu yapıyor. Öyle kurallar getiriyorlar ki basın dahil, milletvekilleri dahil, bu kurallara harfiyen uyuyorlar, uymak zorundalar. Uymadıkları zaman, uydurtturuyorlar. Yasa her şeyin üstünde yer alıyor. Siyasetçiler bile birbirlerine laf söylerken, suçlarken, eleştirirken, elinde bunları kanıtlayacak bilgi ve belgenin olması gerekiyor. Öyle bizdeki gibi özgürce sallayamıyor. Bundan cesaret alan Avrupalı siyasetçiler, şimdi Avrupa Birliği kuralları ile vatandaşları ve basını adeta köleleştirmeye başladılar. Bu nedenle ülkemiz için söylüyorum ellerindekinin kıymetini iyi bilsinler. Bugün de bizi yazayım dedim, bir gerçek var ki o da ülkemizde gazetecilerin hala gelecek garantisi yok. Hakkını savunacak bir sendikası bile bulunmuyor. Büyük bir çoğunluğu açlık sınırında ve dünyanın en zor mesleğini icra ediyor.