Türkiye’de yaklaşık 63 tane eczacılık Fakültesi olduğunu, bunların 52 tanesinin öğrenci aldığını belirten Antalya eczacı Odası Başkanı İsmail Erçin, eczacılık fakültelerinin niteliğinin azaldığını, fakültelerin artmasıyla mezun olan öğrencilerin istihdamda büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Erçin, Eczacılık Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği’nin (ECZAKDER) belli kriterler doğrultusunda fakülte eğitimlerini değerlendirdiğini ve akredite ettiğini belirterek, “Eczacılık fakültelerinden yaklaşık hatta tam olarak 14 tanesi tam akredite, 6 tanesi de koşullu akredite. Yani bu akreditasyon başında öğretim görevlisi olarak eczacı var mı, varsa kaç eczacı var, eğitim müfredatı nedir gibi kriterlere bakılıyor. Diğer fakülteler akredite değil. Yani bu, eğitim sistemleri eczacı yetiştirmeye uygun değil anlamına geliyor. Açıkçası bu kadar çok fakülte açılmasını biz de çok eleştiriyoruz. Bu durum yalnızca eczacının problemi değil, bütün bölümlerde aynı sıkıntı var. 160-170 tane hukuk fakültesi var. İnşaat mühendisleri ve diş hekimleri de aynı şekilde. 160 küsur tane diş hekimliği fakültesi var. Mezun olanlar açıkçası iş bulmakta zorlanıyor ve işsiz üniversite mezunu bir gençlik geliyor. Bu durumda üniversite okumanın da çok anlamlı olmadığı ortaya çıkıyor. Tamam herkes okusun ama iş sahibi olamadıktan sonra onca vakit harcamanın bir anlamı yok. Meslek liseleri artık çok fazla etkin değil. Ara personel yetişmiyor. Bir üniversite mezunu mühendisten bir usta daha fazla maaş alır duruma geldi. Yani bu yıllarca okuyan o kişiye de yazık, devletin harcadığı kaynağa da yazık. Kimse okumasın demiyoruz. Ancak bunların daha planlı yapılması lazım” diye konuştu.
Kontenjanlar çok fazla
Başkan Erçin, “Eczacılık fakültelerinde şu anda eğitim iyi değil. Mezun olan kişiler eğitim durumuna bakılmaksızın artık eczacı da eczacılık diplomasını alıyor ve bu mesleği yaptığımız için kalitesini düşürüyor ne yazık ki. O bakımdan geçenlerde YÖK önünde Türk Eczacıları Birliği ile beraber kontenjanların azaltılması gerektiğiyle ilgili bir basın açıklaması yaptık. Bu fakültelerin açılışına nasıl olsa bir kere izin verilmiş. Bunlardan vazgeçmenin, o binayı yıkmanın bir anlamı yok. Oraya da devlet bir para harcamış. İster istemez eczacı olsa da olmasa da orada bir kadro, bir öğretim görevlisi var. Buralar araştırma yapsın, kontenjanlar düşürülsün istedik. Çoğu fakültenin kontenjanı düşürüldü. Birkaç tanesi düşünülmedi. Kontenjanlarda yüzde 20 oranında bir düşüş sağlandı. Ama yeterli değil. Örneğin Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonucuna göre eczacılık için ilk 100 binin içine girmek gerekiyor. Hatta bununla ilgili vatandaşlar şöyle bir yanlış yola da başvuruyordu. Bazıları yurt dışında bir üniversiteye giderek oraya kayıt yaptırıp; bölümü orada okuyup bitirdikten sonra buraya geliyor ve buradan denklik alıyordu. YKS sonucu kaç? 200 bin. O yüzden eczacılıkta buradaki YKS barajının bir anlamı kalmıyor. Geçen sene YÖK’ün denklik başvurularında, ‘İlk 100 binde değilse denklik sistemine başvuramaz’ şeklinde bir açıklaması vardı. Bu olumlu ama hala bizim için kontenjanlar çok fazla” ifadelerini kullandı.
Bürokratik sorunlar
Erçin, eczacılık fakültelerinden mezun olan öğrencilerin çok büyük bürokratik sorunlarla karşılaştığını belirterek konuyla ilgili şunları söyledi: “Bizim 2012 yılında kanunumuz çıktı. 2014 yılında da bu kanunun yönetmeliği yayımlandı. Bu mevzuata göre 3 bin 500 kişiye bir eczane düşecek şekilde eczane açma kısıtlaması getirildi. Artık nüfusa dayalı bir eczane kısıtlaması var. Kanundan önce eczaneye sahip olanlar sınırsız açma ve devretme, nakil etme hakkına sahipken, kanunla birlikte sadece bir devir, bir nakil hakkına sahip oldu. 2012 öğrencileri hariç 2013'ten sonra fakülteye gidenlerin de nüfusa dayalı olarak sadece boş olan bölgelere eczane açabilme hakları var ama yine açmıyorlar. Eczacı Yerleştirme Sistemi diye Sağlık Bakanlığı'nın uyguladığı bir sistem var. Buraya başvurulup meslek puanlarıyla sıralamaya girilip tercihler yapılıyor ve o bölgedeki yere atanmak gerekiyor. Fakat kanun çıktı. Örneğin, 2012'de Antalya'da hiç yer yoktu. Her yer doluydu. Çünkü Muratpaşa'da şu anda nüfusa göre iki katı eczane sayımız var. Bunun bir 50 yıl daha hiç eczane açılmasa bile nüfusa göre açılabilir konuma gelmesi ancak 50 yılda olur. Şu anda yeni mezunların sıkıntısı bu. Bir de kanuni zorunluluk. Eczane açmak için mezun olduktan sonra öğrencinin eczane açma hakkını elde edebilmesi için 1 sene eczanede yardımcı eczacılık statüsünde çalışması gerekiyor. Ama yine açabiliyor mu? Yine nüfusa dayalı atama sistemiyle başvurması gerekiyor. Türkiye'de boş yerler var. Örneğin Kocaeli'de 20 küsur tane açılabilecek bölge var. Tabi herkes de kendi memleketinde eczane açmak istiyor. O yüzden bu sistem de çok işlemiyor. Kanun çıktı ve 2018'de biz mezunlar ile beraber bu kanunun işlemesini görmeye başladık.”
ARZU YAVUZ