Bir büyüğüm, “Oğlum 20 yıldır gazetecilik yapıyorsun. Aslında sen “Gerçek masallar” anlatma konusunda bir ustasın. Fakat son zamanlarda bakıyorum da adın gibi emin olduğu bazı konularda yazarken, bunun senden belgesinin istenebileceğini unutup, isimleri de açık açık yazıyorsun. Buda senin yargı önünde başını belaya sokar. Haberin olsun” dedi.
Bende o büyüğüme, “Peki o zaman işimizi nasıl yapacağız? Yüzde yüz emin olduğumuz konuları dile getiremeyeceksek, bazı meselelerde belge yoksa, ne yapacağız? Veya o belgelerin yayınlanması, birilerinin işinden olmasına neden olacaksa ne yapacağız? Hırsızları, yalancıları, şerefsiz ve haysiyetsizleri Antalyalılar’a nasıl duyuracağız?” diye sordum.
Yanıtı, “Millet kimin ne olduğunu iyi biliyor. Sen yıllarca yazdın. Son dönemdeki kadar savcının karşısına çıktığını hiç hatırlamıyorum. Halbuki, tüm Antalya yazdıklarını iyi anladı. Kimin ne olduğunu çözdü. Öyle devam etmelisin. Elbet de mücadeleni sürdürüp, kent sakinlerini bilgi sahibi yapmalısın. Ama ayarı kaçırıp, hukuk önünde de zor durumda kalmamalısın. Sonuçta hukuk, belgeye bakar. Hakimler ve savcılar kimi zaman yüzde yüz emin olduğu işlerde bile, belge olmadığından buna göre karar vermek zorunda kalır” şeklinde oldu.
Bu büyüğüm Antalya’da çok önemli bir avukat. Söylediklerini oturup, çok düşündüm. Yüzde yüz haklı olduğu kanaatine vardım. Belgeyi bulduğumuz anda bombardıman yapacağız. Konu kimi ilgilendiriyor olursa olsun. Ancak bundan sonra elimize henüz belgesi gelmemiş, fakat Antalyalıların öğrenmesi gereken konularda “Gerçek masallar” anlatacağız. “Bir varmış, bir yokmuş” diyeceğiz. Ne yapalım?
Bundan böyle her pazartesi günü karşınıza “Gerçek masallar” ile çıkacağım. Sizlere yüzde yüz emin olduğum ancak elimde belgesi olmayan meseleleri duyuracağım. “Belgesi olmadan, nasıl yüzde yüz emin olabilirsin?” denilebilir. Yanıtını vereyim. Bilginin kimden geldiği çok önemli. Gelen bilgi üzerinde yapacağım (Bugüne kadar olduğu gibi) araştırma sonuçlarının o bilgiyi teyit etmesi çok önemli. Bilgi geldikten sonra yaptığım araştırmada aynı sonucu veriyorsa, kesinlikle bu sütunlarda yerini bulacaktır.
Bazen belgeye ulaşmak çok kolaydır. Hele bizim için bazı konuların belgesini bulmak çocuk oyuncağı gibi bir meseledir. Ancak o belgenin ortaya serilmesi, yayınlanması, bize dürüstlüğünden dolayı kolaylık sağlayan insanların işinden olmasına sebep olabilir. Çünkü Bazı meselelerin belgesinin bizim tarafımızdan ele geçirilmiş olmasının üzerine gidilmesi halinde, o belgeyi sızdırması muhtemel isim sayısı bazen bir, bazen birkaç kişidir. Dolayısıyla insanların ekmeği ile oynamaya hakkımız yoktur.
Bu bilgiyi neden verdim?
Verdim. Çünkü Elimde inanılmaz derecede mesele birikti. Bunları artık düzenli bir şekilde millet ile paylaşmak gerekiyor. İlk gerçek masal, bu pazartesi.

Not: Geride bıraktığımız hafta, Yıldıray Sapan meselesi ile geçti. Üzerimize “Özel hayata saldırıda bulunduğumuz” iddiası ile gelenler oldu. Hepsinin canı sağolsun. Dün yazdığım gibi benim için bu mesele, en azından bu köşeden kapanmıştır. Ancak Başta CHP İl Başkanı, Kadın Kolları Başkanı ve bunu “özel hayat” kabul eden meslektaşlarım olmak üzere bir çok kişinin bundan böyleki yaşamında “Kadına şiddet” ile ilgili her adımının takipçisi olacağım. Özellikle CHP'nin “Kadına şiddet” ile ilgili bir açıklaması olduğunda, bu meseleyi bu köşeden yazmama kararımı gözden geçireceğim.