Birbirinden ne kadar ayrı unsurlardır geçekler ve yalanlar.
Birbirlerinden eksi ve artı kutuplar kadar çok uzaklar.
Birisi kalplerimizin içindekilerini ya da yaşananları, yaşanabilecekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Bu da gerçektir.
Yalan ise olmayanı olmuş gibi göstermek ya da olmayacak bir şeyi olacak gibi anlatmaktır. Yani birbirlerinin tam tersidir.
Yalan söyleyen karşısındaki insana öyle bir pembe dünya anlatır ki bu iş dünyasıyla ya da duygusal boyutta olur. Kendisine anlatılan ve buna aldananlar maddi manevi istismar ediliyor.
Gerçekler ise elle tutulan gözle görünenlerdir.
Gerçekleri görerek hareket ettiğimizde zararsız ya da en az zararla atlatırız.
Çünkü gerçekler bize sunulan pembe hayal dünyalarının defolarını gösterir ve ona göre sağlam adım atmamızı sağlar.
Gerçekle yalanı ayırt edebilmek bazen zor olabilir. Fakat bize gerçekçi sözler söyleyenle bizi yalanlarıyla yanlış ve zarar göreceğimiz yollara sürükleyenleri iyi ayırt edebilmek için akıl ve mantık süzgecinden geçirerek hareket etmeliyiz.
Gerçekleri gösterenler bazen katı görülebilirler ama zarar görmemesi engellemeye çalışarak bize olabildiğince fayda getirmenin uğraşı içindeler.
Yalancıların hedefinde ise daha çok kadınlar vardır ve bin bir yalanla hatta duygusal çerçeveyi de içine alan kandırdıkları kadınları dönülmesi zor maddi manevi zarara bir bataklığa sürüklerler.
Yalanlar aldatmalar mutlaka gün yüzüne çıkar bir gün. Ama o ana kadar kandırılanın gördüğü zarar aldığı hasar çok büyük olabilir.
Gerçekler her zaman suyun üstündedir, mühim olan görebilmektir.
Dikkat etmemiz gereken bizi yanlışlardan yalanlara kanmamızdan dönmemize uğraşan insana bakışımız ve bize verdiği değeri görebilmemizdir.
Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.