Bugün size iki gemiden bahsedeceğim. Goliath ve Agamemnon. Her iki gemi de kaderin garip cilveleri gibi çıktılar karşımıza ve tarihimizin seyrini 5-6 yıl arayla değiştirdiler.
Goliath (Golyat) adı hem Tevrat’da hem de “Calut” olarak Kur’an’da geçer. Tevrat’ın 1. Samuel Kitabının 17. bölümü uzun uzun Hz. Davut ile Golyat arasındaki düelloyu anlatır. Buna göre Filistin ve İsrail orduları savaşmak üzere karşı karşıya gelirler. Golyat Filistin ordusundadır. Tevrata göre boyu 3 metredir. Üzerideki zırh da 60 kilo ağırlığındadır. Bir nevi devdir. Hz. Davut bir cesaret örneği göstererek onun karşısına çıkar ama onunla kılıcı ile dövüşmez. Zekasını kullanarak sapanıyla attığı bir taşla yere devirir onu. Sonra da kafasını keser. Bu cesaretiyle sivrilerek ileride Yahudilerin kralı olur. Hikayenin kısa bir versiyonu da Kur’an’da Bakara suresinin 249-251. ayetleri arasında anlatılır.
Golyat daha sonra İngiliz donanmasının Çanakkale’de karşımıza getirdiği 13 bin tonluk bir gemi olarak çıkar karşımıza. Fakat o zor şartlarda Muavenet-i Milliye gemimizin attığı torpido ile tıpkı Hz. Davut’un Golyatın kafasına sapanla attığı taş gibi denizin dibini boylayıverir. Golyat’ın batırılışı müttefik kuvvetler üzerinde büyük bir moral çöküntüsüne yol açar. Geminin batışı sırasında İngiliz askerlerinin çığlıkları duyan Fransız askerler de büyük telaşa kapılırlar. Savaşın seyri değişir adeta. Sonuç ise malum: Türklerin 200 yıldır aldığı ilk zafer.
Agamemnon adını ise hem Yunan mitolojisinde hem de meşhur Truva Savaşlarında duyuyoruz. Öncelikle belirtelim ki, Truva Anadoluludur. Yunanlılarla hiçbir ilgisi yoktur. Ve Truva Savaşı da Yunan emperyalizminin Anadolu’ya ilk büyük saldırısıdır. En sonunda Truva Atı hilesiyle ele geçirirler kenti ve Kafkaslardan gelen demir madeni ticaretine uzanırlar. Savaşın da asıl nedeni Yunanlıların Karadeniz’deki ticaret yollarına egemen olma idealidir. İlk Büyük Yunanistan ülküsüdür. Hatta Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u aldıktan sonra “Truva’nın intikamı aldık” dediği rivayet edilir. Agamemnon ise bir Yunan komutandır.
Yıllar sonra I. Dünya Savaşı bitip biz yenilince, müttefikler ateşkes anlaşmasını imzalamak üzere bizi Limni Adasının Mondros Limanında demirli bir gemiye davet ederler. Masanın bir ucunda İngilizlerin Akdeniz Donanma Komutanı Oramiral Sir Arthur Cough Calthorpe diğer ucunda ise Bahriye Nazırı Rauf Bey, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Reşat Hikmet Bey ve Genelkurmay'dan Yarbay Sadullah Bey oturmaktadır. Bize o gemide tarihimizin en yüz kızartıcı anlaşması imzalatılır. İşte o geminin adı Agamemnon’dur. Onlar da o gemide bizden adeta İstanbul’un fethinin intikamını almışlar, Osmanlı Devleti’nin sonunu getirmişlerdir. Devamında ise Sevr Anlaşması ile cenazemizi kaldırmışlardır.
Bu olayın da devamında ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Türk halkı, Atatürk önderliğinde Sevr’e isyan etti ve kurduğumuz büyük Cumhuriyet bu yıl 88. yaşını kutluyor. Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.