Depremzede Lidya Yalçın, yaklaşık 22 yıldır kuaför, güzellik uzmanı ve estetisyen olarak çalışıyor. 6 Şubat'ta yaşanan büyük depremin ardından bölgede aktif bir şekilde çalışan Yalçın, depremzedelerin kişisel bakımlarını, temizliklerini yapmanın yanısıra, psikolojilerine de elinden geldiğinde destek olmaya çalışıyor. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal'ın destekleri ve Kamil Zor Akademisi'nin katkılarıyla bir ekip oluşturan Yalçın, depremzedelerin acılarını hafifletebilmek amacıyla gönüllülük esasına dayalı olarak gayret gösteriyor.
Evi ve iş yeri depremde yıkıldı
Deprem sonrası birçok seminer ve konferansa katılarak bölge insanının sesi olmaya çalıştığını belirten Lidya Yalçın, depremin etkisinin hala devam ettiğini ve yaşanan sürecin kolay olmadığını ifade etti. Hatay Samandağ’daki evi ve iş yerinin depremde yıkıldığını ve deprem sonrasında hayata tutunmak için çabaladığını anlatan Yalçın, memleket hasretiyle yanıp tutuştuğunu dile getirdi. Kendisini ‘gönül elçisi’ olarak tanımlayan genç kadın, “Gönül isterdi ki elimde bir tılsım olsa ve o tılsımla dünyayı güzelleştirebilsem. Kendimi bildim bileli tek başıma ayakta durmaya çalıştım. Hedefimde daima iyilik var, umut var. Ben bir gönül elçisiyim. İnsan sevgimi hiçbir zaman kaybetmiyorum. Ne olursa olsun insanları sevmekten vazgeçmiyorum” dedi.
Depremzedeler zor durumda
Ülkenin çeşitli bölgelerine dağılmak zorunda kalan depremzedelerin zor durumda olduğunu, özellikle son dönemlerde yaşanan fahiş kira artışlarının tüm dar gelirlileri olduğu gibi depremzedeleri de iyice zora soktuğunu vurgulayan Yalçın, “Bugün asgari ücret 11 bin iken kiralar 15 binden başlıyorsa bu Türkiye’nin çöküşü demektir. Biz depremzede olarak Türkiye’nin çeşitli bölgelerine dağılmak zorunda kaldık. Antalya’ya geldik, fakat buradaki yabancı vatandaşlardan dolayı bizlere de fahiş kiralar sunuldu. Bizi yabancı vatandaşlarla bir tutmamaları gerekiyor. Türkiye kendi halkına bunu yapmamalı. Devletimizden tek bir ricam var. Kiralar biraz düşsün, depremzedeler zor durumda. Birçoğunun evi, iş yerleri yıkıldı. Çoğu çadırda kalıyor, konteynerlerde kalıyor, kira ödeyebilecek durumda değil” diye konuştu.
‘Acılarını hafifletmek istedim’
Deprem anlarını anlatırken gözyaşlarına boğulan Yalçın, o acılara tekrar dönmek istemediğini ifade ederken şunları söyledi: “Sanırım bu olay beni güçlü kıldı, beni öldürmeyen darbe güçlendirdi. Ben sevdiklerimi toprağa gömdüm, belki de bu beni güçlendirdi. Onlarla beraber geride kalanların acısını görmemek için kolları sıvadım ve kendimi deprem bölgelerine attım. Yaralı insanımızın kişisel temizliğini yaparken sevdiklerinin acısını düşünerek üzülmesini istemedim, bir nebze de olsun onların acısını hafifletmek istedim.”
‘En kötüsünün en iyisiyim’
“Depremde çok sayıda yetim kalan çocuk, sakat kalan gençler oldu. Onlara psikolojik destek vermeye, pedagog desteği götürmeye çalıştım. Ben en kötüsünün en iyisiyim. Kendi duygularımla bir yerlere gelmek istiyorum, duygum çok yüksek ve acılarım çok derin.Yaşadığımız acı tarif edilemez. O anları yaşayan bilir. Öyle ümit ediyorum ki küllerimizden yeniden doğacağız, yeter ki umudumuzu hiçbir zaman kaybetmeyelim. Biz ülke olarak güzel bir ülkeyiz, Türk bayrağının altında yaşayan kardeşleriz.”
Sitem edenlere serzeniş
“Çalıştığım iş yerine gelenlerin depremden sitem ettiklerini görünce depremzede olduğumu söylemeye çekiniyorum. Deprem mağduru olduğumu söylediğimde toplum tarafından alacağım olumsuz tepkilerden korkuyordum. Kimseye bir şey belli etmek istemiyordum ama kendi içimde çok üzülüyordum. İnsanların neden böyle davrandığı konusunda şaşırıyordum. Gerçekten o anları yaşamayan bilemez. Bugün dolandırıcılık, hırsızlık, kavga, gürültü çatışmaların ana sebebi çaresizlikten kaynaklanıyor. Hırs ve para için insanlar birbirlerini öldürüyor. 7 saniyede bütün bunların yok olduğunu görebiliyorsunuz. Bir dakika sonrasının size ne getireceğini bilemezsiniz. Önemli olan İnsanlık. Hepimiz birbirimizin yaralarını saralım, gelin gelecekteki gökkuşağının en güzel renkleri olan çocuklarımıza sahip çıkalım.”
Ona ‘melek’ diyorlar
Öte yandan, yardım elini uzattığı depremzedeler tarafından kendisine ‘melek’ diye seslenildiğini belirten Yalçın, memleketi Hatay ile ilgili duygularını ise şu şekilde dile getirdi: “Hatay bir medeniyet şehri. Atatürk’ün dahi şahsi meselesi olarak gördüğü Hatay’da doğup büyüdüğüm için gurur duyuyorum, hepimizin güzel yüreklere sahip olduğunu düşünüyorum. Sizin aracılığınızla gerçekten herkes el ele versin, güçlü insanlarımız gücünü göstersin ama insanlıklarıyla göstersin. Ne olursa olsun bu insanlara yardım eli uzatılmalı. Bunun için devletimiz, iş insanları, devlet insanları, bakanlar, milletvekilleri kısaca yardım elini uzatabilecek herkes depremzede kardeşlerimizin bu kış da sokaklarda kalmasına izin vermesin.”
Gönül elçisinden yardım çağrısı şiiri
06.02. Saat 04.17
Yer gök inledi, yürekler ağladı
Yine bir felaket yine bir helak
Bir bina yanda bir çocuk enkaz altında
Bir ana feryatta
Bir baba iç yanığıyla enkaz başında
Kırılmış bilekler, ezilmiş ayaklar
Koskocaman yürekleri
Ne umutları kaldı ne de hayalleri
Yerle bir oldu
Can kırıkları, her şeyleri
Unutulur mu bunca yaşanılanlar
Silinebilir mi hafızalardan bunca acı
Peki, ya yarım kalan çocuklarımız
Kimileri gömülürken toprağa
Kimileri yaşarken öldü
Derler ya, Can mı Can’an mı diye
Soruyorum sizlere
Bir önemi var mı diye
Karışıp gitti moloz yığınlarının altında
Binlerce Can, binlerce Can’an
Şimdi yurdum gibiyim
Bir yanım enkaz bir yanım tiran
Bitmek bilmiyor bu acı, bu feryat
Biz TÜRKİYE’yiz
Biz bu ülkenin taşı, toprağı
Biz bu ülkenin deniziyiz
Biz küllerimizden yeniden doğacağız
Yeter ki umutlarımızı kaybetmeyelim!
HAYDİ TÜRKİYE!
El ele, yürek yüreğe
Yeniden yeşertelim
Yeniden gökkuşağının çocuklarının
Yüzünü güldürelim
Bu Vatan Bizim!
(Lidya Yalçın-Şiir)