Yaşama başlamamızla beraber yaşama tutunma iç güdümüz bizi hayatla mücadeleye hazırlar.
Kendimizi bilmeye başlamamızdan itibaren başarma, yarışma, korku ve cesaret duygularıyla iç içe yaşarız.
Ailemizin bizi yönlendirmesi, bulunduğumuz ortam, aldığımız eğitim, genlerimiz, içimizdeki hırs ve hedeflerle hayata bakışımız açımızla zor bir süreçten geçerek bir mesleğe sahip oluruz.
Onca aşamadan sonra elde edilen meslek ve kariyer hiçbir zaman kolay edilmemesine rağmen bazıları tarafından küçümsenerek özgüven eksikliği yaratılıp karamsarlığa itile biliniyor.
Halbuki onca uğraşla elde edilen mesleki başarı ve kariyer elde edenler kendi değerlerini kalpten hissetmedikleri sürece ve bulunduğu çevreye hissettirmediği sürece değersizleştirilmeyle karşı karşıya kalır.
Toplumumuzda kadınlar kolay elde edilemeyecek yerlere gelseler dahi çevrelerinde bulunan bazı erkekler tarafından en başta cesaretleri kırılarak kafaları karıştırılarak doğru düşünmeleri engellenerek kendi eksenleri etrafında tutulmaya çalışılıyor.
Aslında insan onuruna ve sağlam karakterine inanan özelliklede kolay elde edilmeyecek başarıları elde eden kadınlar kendilerinin değerini hücrelerinin derinliklerini hissedip çevresine de bunu hissettirdikleri sürece hiç kimsenin kendisini aşağıya çekmesine izin vermemelidir.
Kadınlar daha duygusal oldukları için yaptıkları işlerden başarılarına rağmen vazgeçirilmeleri ve cesaretleri kırılmaya daha imkanlı oldukları için hep menfaatçi uyanıkların hedeflerinde oluyorlar.
O yüzdendir ki özellikle kadınlar kendi değerlerinin farkında olup değerli olduklarını çevrelerine hissettirerek hiç vazgeçmeden hep cesaretli olarak kendilerini her fırsatta aşağılamaya çalışan ve aşağıya çekmeye çalışan insan kılıklı canlılara kulaklarını tıkayarak etraflarından uzaklaştırarak yaşamlarında doğru ve hasarsız devam ederler.
Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.