Antalya’daki hayvanseverlerin, sokak hayvanlarının uyutulmasına yönelik tepkisi günden güne giderek artıyor. Hayvanseverler direnişlerinin 296’ncı gününde Attalos Meydanı’nda bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan Sokaktayım Yanındayım İnisiyatifi üyesi Özlem Başargil, geçtiğimiz hafta Konya’nın Karatay ilçesinde meydana gelen üzücü olayda 2 yaşındaki Rana bebeğin hayatını kaybetmesinden dolayı derin üzüntü duyduklarını dile getirerek Rana bebeğin ailesine baş sağlığı diledi. Başargil, şöyle konuştu: “Yaşam hakkı savunucuları olarak yetkililere şu soruları yöneltiyoruz; Basına servis edilen fotoğrafta görüldüğü üzere, Rana bebeğin belden aşağısı neden çıplaktı? Otopsi raporu nerede ve neden kamuoyuyla paylaşılmıyor? Rana bebeğin cenazesi neden alelacele Suriye’ye gönderildi? Travmatik olduğu için diğer detayları burada dile getirmiyoruz. Bu sürecin şeffaf yürütülmemesi, kamuoyunda ciddi soru işaretlerine yol açmış ve adaletin sağlanacağına dair büyük endişeler doğurmuştur. Gerçeğin üzerinin örtülmesi ve suçun sokak köpeklerine yüklenerek muhtemel bir istismar ve cinayetin üstünün örtülmesi, çocuk istismarcılarına ve katillere cesaret vermek, yol göstermek anlamına gelir. Yetkilileri, adil, şeffaf ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeye; Rana'nın şüpheli ölümünü tüm yönleriyle araştırarak aydınlatmaya davet ediyoruz.”
‘Tarihte kara bir leke’
“Aklıselim düşünceden uzak, her fırsatta hayvan düşmanlığı yapan suç çeteleri, bu trajediyi fırsat bilerek hayvanlara ve hayvanseverlere yine tehdit ve nefret söylemleriyle saldırmıştır” diyen Başargil, “Sonuç olarak, onlarca köpek vahşice öldürülmüş, Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan ise bu suç şebekesinin hedef göstermesi sonucu gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Ayrıca birçok şehirde, özellikle Ankara’da mahalle sakinlerinin bakıp beslediği uysal, kısır ve küpeli yüzlerce hayvan, kolluk kuvvetleri eşliğinde belediye görevlileri tarafından toplanarak bilinmezliğe gönderilmiştir” diye konuştu. Başargil, sokak hayvanlarına yönelik yasanın 30 Temmuz 2024 tarihinde Meclisten geçerek yasalaştığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkın refahını sağlamak için Meclise gönderilen vekiller, yaşamı korumak yerine, ölümü yasalaştıran bir karara imza attı. Görevleri halkın güvenliğini sağlamak, adaleti tesis etmek, insanın, hayvanın ve çevrenin haklarını savunmak olanlar, yaşatmak yerine, öldürmeyi meşrulaştıran bir yasayı hayata geçirerek ülke tarihine kara bir leke sürdü. Bizler, bu suçun ortağı olmamak için tam 296 gündür sokaklarda, meydanlarda, parklarda, barınaklarda ve kampüslerde hayvan katliamlarına karşı direnmeye; bu katliam yasasının iptal edilmesi talebiyle yetkililere ve kamuoyuna seslenmeye devam ediyoruz.”
‘Acımasız bir plan’
Sokaktayım Yanındayım İnisiyatifi üyesi Eda Zorluoğulları da bu yasanın, sokakta yaşayan hayvanları hedef aldığını öne sürerek,“Sorunu çözmek adına toplu katliamı öneren, bilimsel temelden uzak ve acımasız bir plandır. Oysaki sokakta yaşayan hayvanların popülasyonunu kontrol altına almanın etkili ve insancıl yöntemleri bellidir. Bilimsel ve etik tek yöntem kısırlaştırmadır. Ana akım medya ve sosyal medyada bilinçli olarak yayılan hayvan karşıtı söylemler, toplu hayvan katliamlarını meşrulaştırırken, hayvan haklarını savunanları da hedef haline getirmektedir. Bu tür nefret söylemleri yalnızca hayvanlara zarar vermekle kalmayıp, toplumsal barışı ve insani değerleri de ciddi şekilde tehdit etmektedir. Hayvan düşmanı gruplar bireysel silahlanmayı ve şiddeti teşvik ederek açıkça suç işlemektedir. Hayvanlara yönelik nefret, yalnızca hayvanları değil, insanlığı da tehdit eden ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Şiddet ve istismar, bireysel vakalar olmaktan çıkıp, giderek yaygınlaşan ve toplumsal dokuyu zedeleyen bir olguya dönüşmüştür. Hayvanlara karşı işlenen suçların cezasız kalması, şiddetin yayılmasına ve toplumda adalete olan inancın zayıflamasına neden olmaktadır. Bu nedenle, hayvan haklarını koruyacak yasal düzenlemeler güçlendirilmeli, etkin bir şekilde uygulanmalı ve toplumda farkındalık yaratılmalıdır. Bizler, yaşam hakkı savunucuları olarak, hayvanların sesi olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
ARZU YAVUZ