Yazılarım sadece Akdeniz Manşet’te değil, Akdeniz Manşet’in internet sitesi dahil 12-13 sitede daha yayınlanıyor..

O sitelerin okuyucu kitlesine göre de, aldığımız yorum ve eleştiriler farklı şekilde geliyor tabii..

Öven de oluyor, söven de..

Bazıları eleştiriyor, bazıları eleştirildiği için kızıyor, eleştiriye kızdığı halde başkalarını eleştirmekten çekinmiyor..

Bazıları da “lafının nereye gittiğini” bilmiyor, eleştireyim derken kendi yapısını ele veriyor..

Ve ben, halkımı çok seviyorum..

Çoğu kez,olaylara ve insanlara “farklı pencerelerden” baktırıyor bizleri..

CHP’Yİ NİYE ELEŞTİRİYORUM?

Biliyorsunuz..

En çok CHP’yi eleştiriyorum..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “harakiri yapsınlar” demiyorum, ama “iyi muhalefet yapamadıkları”nı anlatıyorum..

Demokrasilerde muhalefet en az iktidar kadar önemli bir unsurdur..

Ve görevi de en az iktidar kadar ağırdır..

En az iktidar kadar projeler üretip, vatandaşa, “ben buradayım” mesajını vermek zorundadır..

Nefesini daima iktidar partisinin ensesinde hissettirmeli, onlara (şu anda olduğu gibi) “dikensiz gül bahçesi” sunmamalıdır..

Muhalefet etmek, her gün Erdoğan’a cevap yetiştirmek, hükümet üyelerini küçük düşürmeye çalışmak değildir..

Muhalefet etmek, sadece “demokrasi-laiklik-cumhuriyet” olgularıyla haşır-neşir olmak da değildir..

Muhalefet etmek, iyiye iyi, kötüye kötü deyip, hepsinin daha iyisini yapabileceğini vizyonuyla-projeleriyle-çalışmalarıyla vatandaşa göstermektir..

CHP bunları yapmadığı için eleştiriyorum..

CHP iyi bir muhalefet yapsın, hatta bir “iktidar alternatifi olsun” diye eleştiriyorum..

SOSYAL DEMOKRAT BİR YORUM

CHP’liler ve “sosyal demokratlar” bana, “iktidar partisini yazmadığım” için demediğini bırakmıyor..

Olsun..

Hepsinin başım üstünde yeri var..

Ancak..

Eleştiriler şimdi örneğini vereceğim şekle dönüşünce, içimi bir karamsarlık kaplıyor..

Ülkemin geleceği açısından korkuyorum..

Yazımın çıktığı internet sitelerinden birinde bir vatandaş, “çok anlamlı bir eleştiri” yapmış..

Yazımda..

Kılıçdaroğlu’na, Baykal’a ve  CHP’ye inanmadığımı dile getirmiştim..

Ve işte buna şöyle demiş:

“Sana kim inanır Ali.. İnan bana menfaatin olmasa sana sen dahi inanmazsın..”

Aslında vatandaş, “herşeyin çıkara dayalı olduğu bir ortamda” doğru söylüyordu..

Ama..

Bir yandan bu ülke, en azından çocuklarımız ve geleceğimiz için “hizmet” bekliyordu..

“Hizmet”in karşılığının “çıkar” olarak yorumlanması hiç hoşuma gitmedi..

Bu cümleyi birkaç kez okumak zorunda kaldım..

KİŞİ KARŞISINDAKİNİ NASIL BİLİR?

Gönderenin “rümuz”una göre..

Bunu yazan bir “sosyal demokrat”tı..

Kişi karşısındakini nasıl bilir?

Kendisi gibi..

Demek ki..

Bu sosyal demokrat arkadaşım, oldukça menfaatçi..

Ve bizi de o kategoriye sokmaya çalışmış..

Sosyal demokratları..

Daha aydın..

Daha mantıklı..

Daha “emekten yana”..

Daha emeğe saygılı..

Daha “çıkar”sız..

Daha gerçekçi..

Daha “doğru”cu..

Daha “adaletçi”..

Olarak bilirdim..

Yanılmışım..

Hepsi için söylemiyorum ama, meğer sosyal demokrat geçinen bu arkadaşımızı ve onun gibi CHP’lileri hep “menfaat”leri yönlendiriyormuş..

ONLARA İNANDIĞI İÇİN DEĞİL

Yorumu gönderen arkadaşımın mantığı ile gidersek..

Baykal’a, Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye olan eyilimi, sevgisi, saygısı, yaklaşımı, oyu..

Onlara “inandığı” için değil..

Bir “çıkarı” olduğu içinmiş..

Gönderilen yorum, bunun açık-seçik bir “itirafı”dır çünkü..

Böylece..

“CHP zihniyetini” genel olarak bir kez daha öğrenmiş olduk..

Sağolsun..