Türkiye, Pazar günü önemli bir sınav verdi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk kez sandığa gidildi.

Seçmenin yüzde 51,7’si AK Parti adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı tercih etti.

CHP ve MHP’nin başını çektiği irili ufaklı 14 partinin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ise, halkın yüzde 38,6’sının oyunu aldı.

HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş da oyların yüzde 9,8’ni aldı.

Bu sonuçlara göre kim kazandı kim kaybetti?

Herkes bir analiz yapacak kendince.

Ancak hiç laf salatası yapmanın manası yok.

Bu seçimin en karlısı Selahattin Demirtaş, daha doğrusu HDP oldu.

30 Mart 2014 yerel seçimlerinde yüzde 4,51 oy alan HDP, Pazar günkü cumhurbaşkanı seçimlerinde oy oranını ikiye katladı.

Bu da HDP’nin Batı illerinde de yavaş yavaş kendisini anlatmaya başladığını gösteriyor. Şahsen bu sonucu çok önemsiyorum ve Türk demokrasisi için de olumlu buluyorum.

Seçimden zaferle çıkan Recep Tayyip Erdoğan ise, gücünü bir kez daha gösterdi. Bütün yolsuzluk iddialarına rağmen halen ne kadar sevildiğini bir kez daha gördük. 2001 yılından beri girdiği 3 genel, 3 yerel, bir ara seçim ve 2 referandumdan galip ayrılan Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden de mutlu ayrıldı. O artık Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı. Sonuca herkesin saygı göstermesi gerekir.

3 genel seçimden her seferinde oyunu yükselterek galip çıkan Erdoğan’ın rakiplerinden MHP’li Devlet Bahçeli 12, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu ise 5 seçim kaybetti.

Tüm bunlar Türkiye’de iktidar değil muhalefet sorunu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Evet, Türkiye’de çok ciddi bir muhalefet sorunu var. Genel başkanlık koltuğuna oturan adeta yapışıp kalıyor. Yenilgi üstüne yenilgi almasına rağmen hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor. Dolayısıyla kendi kazanırken partisi her geçen gün kaybediyor.

Hem Bahçeli hem de Kılıçdaroğlu ortaya çıkıp çok ciddi bir özeleştiri yapmalı. Her seçimden galibiyetle çıkan iktidarı eleştirmek yerine “Biz nerede hata yapıyoruz?” diye kendileriyle hesaplaşmaları gerekir. Parti üyeleri de artık ortaya çıkıp, “Yeter” demeli, yeni arayışlar için harekete geçmeli. Türkiye’nin iki köklü partisi olan CHP ile MHP bunu yapmadığı sürece kaybetmeye mahkumdur.