Antalya'nın köklü ve global markalarının yer aldığı Antalya Markaları Kongresi ikinci günde de Akra Barut Otel'de oturumlarla devam etti. 'İz Bırakan Markalar' başlıklı konuşmayla oturumu başlatan İtibar Yönetimi Danışmanı Salim Kadıbeşegil, markada itibarın öneminden bahsederek şunları kaydetti: "İtibar zor kazanılır, kolay kaybedilir. Turizm destinasyonlarında iz bırakan, Markalar, liderler vardır. İz bırakan destinasyonlara baktığımızda örneğin Kapadokya, gibi balonlarla birlikte peri bacaları deneyimi yaşamak için oraya giden insanları görebiliriz. Yine San Sebastian, Bayburt'taki Baksı Müzesi, Salzburg-Avusturya-Mozart, Machu Piccu-Peru, Göbeklitepe, Mardin, Odunpazarı Müzesi bunlardan birkaçıdır. İz bırakan destinasyonlarin özellikleri ise şunlardır: Başka yerde olmayan şeyi sunması lazım. Deneyimlemek için mutlaka gitmeye değer olması lazım." 

‘Kimin için, nasıl bir fark yaratıyor?’ 

'Yaşamda Ya İz Ya Da İs Bırakırsınız' adlı kitabından da söz eden Kadıbeşegil, meselenin aslında hayatımızı kimin için, nasıl bir fark yarattığı yönde muhasebesini yapmamız gerektiğini söyledi. Tarihsel süreçte birçok markanın hayatımızda yer ettiğinden de söz eden Kadıbeşegil, bunları örnekler üzerinden şöyle değerlendirdi: "Ben&Jerry's dondurma markası örneği. Adaletli, saygılı, yaşamı zenginleştiren marka yaratıyor. Sürdürülebilir meselesini öğrenmek için satın alıyor. İz bırakan bir şirket her ikisini de insan hakları ve sürdürülebilir çevre için bu koşullarda satın alıyor. Fairtrade çikolata markası etik ticaret anlayışıyla hareket eden bir marka. Animals, Fairtrade, Myself, People, Earth, The Body Shop, 'İhtiyacınız yoksa almayın' anlayışııyla Patagnia Purpose Trust ceket markası. Hacı Şakir Sabunları, Aksu Köy Enstitüsü, Vehbi Koç Ödülü, her yıl eğitim, sağlık veya kültür alanlarından herhangi birinde Türkiye'nin ve Türk insanının gelişimine önemli katkıda bulunmuş kişi veya kurumlara verilmektedir. Tüm bu markaların ortak noktaları ise, çatışmalardeğil, mutluluğa odaklanmaları. Kopyalardan değil, gerçek kültürlerden devam etmeleri. Koşturmadan zamana yaymaları. Hedeflerle değil sonuçlarla yaşamaları. Tutkularını bir yaşam tarzı olarak görmeleri. Zenginlikleri gördükleri ayağının içinde gizli görmeleri. Yaratıcılıkları ile toplumun, sokağın sesi olmaları. Yerel önemseyip ancak küresel düşünmeleri. Dakikaları yaşam sanatına dönüştürmeleri. Adalet terazisinin bir kefesine insanı, diğerine doğayı koymaları." 

Rusya ve Ukrayna arasında yeni esir takası
Rusya ve Ukrayna arasında yeni esir takası
İçeriği Görüntüle

‘Her Markanın Bir Ruhu Vardır’ 

'Bir Gastronomi Markasının Doğuşu' başlıklı konunun moderatörlüğünü üstlenen Bülent Fidan, 'Her Markanın Bir Ruhu Vardır' sunumunu ardından 7 MehöettRetaurant sahibi Mehmet Akdağ ile bir söyleşi gerçekleştirdi.  'Her Markanın Bir Ruhu Vardır' sunumunda Dr. Dunkcan Macdougall'dan örnekler veren Bülent Fidan, Ruh'un aslında dünyevi halimizi anlttığını ifade etti. Fidan, "Ruh, dünyevi halimizi yansıtıyor. Huy ve karakter bizim ruh diyebileceğimiz bir şey. İstek ve ihtiyaçlar bir statü ihtiyacını doğuruyor. Ürün her zaman değişir, otomobil, cep telefonları, televizyon, kıyafetler vs. Peki hizmetler farklı mı? Aslında bizim için marka önemli. Üründen çok marka önemli. 'Marka' dediğimiz şey ruh. Marka ürünün ruhudur. 'Ruh' dediğimiz şey pazarlama dünyasında markanın kendisi. Tarihsel süreçte günümüze doğru pazarlamanın değil, markanın önemli olduğu ortaya çıktı. Marka giderse, ruh giderse ürün ölür" diye konuştu.  

‘Genlerden başlayan bir hikaye’ 

Antalya'nın geçmişten gelen lezzetleri yaşatan ünlü 7 Mehmet Restaurant'ın sahibi Mehmet Akdağ da şunları kaydetti: "Bizim 7 Mehmet ismi aslında dedemden geliyor. Dedem çok iyi bir aşçıymış. Ben üçüncü kuşağım. Bu yıl da 88’inci yılımızı doldurduk. Bizi farklı kılan şey, önce genlerden başlıyor. Genlerden başlayan bir hikaye var. Dedem çok enteresan bir şefmis, enteresan şekilde dokunuşlar yaptığını, kendine ait pişirme teknikleri olduğunu, dedemin o dönem olabildiğinin en iyisi olduğunu duydum. Sonrasında babam vardı. Babam sadece yemeği düşünen bir adamdı. Babam, mesela tüm lezzetleri kafasında birleştirdiğini söylüyordu. Babamın üstün derecede koku alma yeteneği vardı. Babam çok özel bi aşçı olduğu için onu aşçılıkta geçemeyeceğimi düşünüyorum. O yüzden onun yapamayacağı yerlerden gidiyorum, işte yöneticilik gibi. Ben de o ruhu hak eden birine devretmek isterim, dedeme, babama mahçup olmak istemem." 

Kaynak: ARZU YAVUZ