Antalya Tabip Odası önceki dönem Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) maymun çiçeği salgını nedeniyle 'küresel acil durum' ilan ettiğini hatırlatarak, önemli uyarılarda ve açıklamalarda bulundu. Hastalığın ilk nasıl çıktığını hatırlatan Prof. Dr. Şahin, “İlk olarak maymunlarda 1958’de saptanmış ve cilt bulguları çiçek hastalığına benzediğinden ‘maymun çiçeği’ olarak adlandırılmıştır. İnsanlarda ilk olgu 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görülmüştür. Mpox virüsü, çiçek virüsüne akraba bir DNA virüsüdür. Virüs, çiçek hastalığına benzeyen ancak daha hafif seyirli bir enfeksiyona neden olmaktadır. Orta ve Batı Afrika’da iki farklı genetik alt tip hastalık yapmaktadır. Batı Afrika alt tipi (clade 2), Orta Afrika alt tipine (clade 1) oranla daha hafif seyirli hastalık yapmaktadır. 2022'de dünya genelinde büyük bir salgına yol açan ve ülkemizdeki vakalara neden olan tip, alt tip 2’dir. 2024 yılında hızla artan olgularda ise alt tip 1b saptanmaktadır. Afrika’da halen 1, 1b ve 2b alt tipleri ile yayılım devam etmektedir. Acil durum ilanının nedeni olan alt tip 1b ile gelişen bir vaka henüz Afrika dışından bildirilmedi. Ancak tanı güçlüğü ve farkındalık eksikliği nedeniyle bu alt tipin dünyaya yayılmış olabileceği düşünülüyor” dedi. 

 

Nasıl bulaşır? 

Hastalığın nasıl bulaşacağı ile ilgili önemli uyarılarda bululan Şahin, “Yakın fiziksel temas; Enfekte kişiyle doğrudan cilt teması yoluyla yayılabilir. Özellikle enfekte kişinin deri lezyonları, ciltteki yaralar veya kabuklar ile temas risklidir. Ayrıca enfekte kişinin vücut sıvılarıyla temas yoluyla da bulaşabilir. Solunum yoluyla; Uzun süreli yüz yüze temas esnasında, enfekte kişinin solunum salgıları (örneğin öksürük, hapşırık ile yayılan damlacıklar) yoluyla da bulaşma riski vardır. Ancak, bu yol genellikle daha uzun süreli ve yakın temas gerektirir. Kontamine yüzeyler; Enfekte kişinin dokunduğu veya vücut sıvılarının bulaştığı yüzeylere temas yoluyla da bulaşabilir. Bu tür yüzeylerle temas ettikten sonra ellerin yıkanmadan yüze, ağza, buruna veya göze temas ettirilmesi virüsün bulaşmasına neden olabilir. Anneden bebeğe; Enfekte bir anneden doğum sırasında bebeğe geçebilir. Ayrıca, hamilelik sırasında plasenta yoluyla da bebeğe bulaşma riski vardır. Cinsel temas; Cinsel temas sırasında da bulaşabilir. Cinsel ilişki esnasında vücut sıvılarının ve cilt lezyonlarının teması, virüsün bulaşma riskini artırır” diye konuştu.  

 

Belirti ve bulgular  

Belirti ve bulguları sıralayan Şahin, “Ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, lenf bezlerinde şişlik ve cilt lezyonlarına (döküntülere) neden olur. Yakınmalar, virüs ile temas ettikten sonra ortalama 1-2 hafta (5-21 gün) sonra ortaya çıkar. Hastalığın ilk 5 gününde ateş, şiddetli baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, sırt ağrısı ve aşırı halsizlik görülür. Bu belirti ve bulgular birçok hastalıkta görülebilir ancak lenf bezi şişliğinin olması özellikle çiçek, su çiçeği ve kızamıktan ayırmada önemlidir. Ciltteki döküntüler, ateş başladıktan sonra 1-3 gün içinde ortaya çıkar; gövdeden çok yüzde, kollarda ve bacaklarda görülür. Avuç içi ve ayak tabaklarında, ağız içinde, genital bölgede ve gözlerde lezyon saptanabilir. Lezyon sayısı değişkendir; az sayıda veya çok fazla sayıda olabilir. Lezyonlar, düz bir kızarıklık şeklinde başlayıp (makül), deriden kabarık hale gelir (papül); ardından içleri berrak sıvı ile dolarak ‘vezikül’ görünümü alırlar. Veziküllerin içindeki berrak sıvı sarımsı renkte bir sıvıya döner ve ‘püstüller’ oluşur. Püstüller, kabuk bağlar ve kabukların düşmesiyle lezyonlar ortadan kalkar. Bu süreç, genellikle 2-4 hafta sürer ve kendiliğinden iyileşir. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde hastalık ağır seyredebilir” şeklinde konuştu.  

Alman turist sahilde hayatını kaybetti
Alman turist sahilde hayatını kaybetti
İçeriği Görüntüle

 

Hastalığın tanısı 

Hastalığın tanısının konulabilmesi için neler yapılması gerektiğini bildiren Şahin, “Hastalığın tanınabilmesi için öncelikle akla gelmesi önemlidir. Hastalık belirtileri gösteren kişilerin son bir ay içinde riskli bölgelere seyahat edip etmedikleri ya da benzer belirtileri olan birileri ile yakın temasları olup olmadıkları sorgulanmalıdır. Hastalıktan şüphe edildiği durumlarda lezyonlardan uygun şekilde elde edilmiş ve gerekli güvenlik önlemleri alınarak paketlenmiş örneklerin ilgili laboratuvara gönderilmesi gereklidir. Tahmin edileceği gibi bu test, rutin laboratuvarlarda yapılamaz ancak gerekli malzemenin, personelin olduğu biyogüvenlik düzeyi 2 laboratuvarlarda yapılabilir. Günümüzde tanı, PCR ile virüse ait DNA’nın örneklerde gösterilmesine dayanmaktadır. Hastalığın tanısını kan örneklerinden koymak çok olanaklı değildir. Virüs, kanda çok kısa süre kaldığından PCR ile saptamak genellikle mümkün olmaz. Antijen ve antikor testleri de daha önce uygulanan çiçek aşısı vb. nedenlerle her zaman doğru sonuç vermez” şeklinde konuştu. 

 

Tedavi ve aşısı var mı? 

Hastalık için yaygın kullanılan bir ilaç olmadığını bildiren Şahin, “Şimdiye kadar görülen olgular, sidofovir, brinsidofovir, tekovirimat isimli antiviral ilaçlar ve çiçek immünoglobulini uygulanarak kontrol altına alınmıştır. Tekovirimat isimli ilaç, hayvan ve insan çalışmalarından sonra 2022’de Avrupa İlaç Ajansı ve ABD FDA tarafından onaylanmıştır ancak dünyada yaygın olarak bulunmamaktadır. ABD FDA’nın 2019'da onayladığı JYNNEOSTM (Imvamune ve Imvanex adları ile de bilinmektedir) isimli aşı bulunmaktadır. Bu zayıflatılmış aşı, çiçek ve maymun çiçeğine karşı etkili olup içinde Modifiye Vaccinia Virus Ankara suşu bulunmaktadır, Laboratuvarda bu tür virüslerle çalışanlara ve salgın durumunda temas edenlerde kullanılmak üzere kısıtlı sayıda olduğu bilinmektedir. Aşı temastan sonra da uygulanabilmektedir” ifadelerini kullandı.  

Kaynak: ESRA ALTUNKES