Ankara'da Roche Türkiye'nin katkılarıyla alanında uzman doktorlar ve akademisyenlerin katıldığı ‘Meme Kanserinde Toplumsal Değer Araştırması' konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantıda meme kanseriyle mücadelede sadece tıbbi olarak değil, psikolojik ve sosyolojik boyutların da önemine vurgu yapıldı. Etkinlikte sunulan araştırma sonuçlarına göre, toplumda erken teşhis bilincinin son yıllarda arttığı ancak bazı kültürel ve sosyal tabuların hala engel oluşturduğu belirtildi. Doktorlar, erken teşhisin hayat kurtardığını hatırlatarak, kadınların düzenli olarak tarama programlarına katılmaları gerektiğini ifade etti.

Ayrıca toplumun desteğinin hastaların moral ve motivasyonunu olumlu yönde etkilediğine dikkat çekildi. Toplantıda, Roche İlaç Türkiye'nin katkılarıyla Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan ve Ankara Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur tarafından hazırlanan ‘Erken Evre HER2+ Meme Kanserinde Kişiselleştirilmiş Tedavi Yaklaşımlarının Klinik, Ekonomik ve Toplumsal Değeri' araştırmasının sonuçları da paylaşıldı. Yapılan çalışma yalnızca bilimsel bir analiz değil, sağlık alanında sürdürülebilir değer oluşturmanın bir yol haritası olarak görülüyor.

Türkiye'de her 100 bin kadından yaklaşık 43'ü meme kanserine yakalanıyor
Meme kanseri hem dünyada hem de Türkiye'de kadınlarda en sık görülen kanser türü olmaya devam ediyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de her 100 bin kadından yaklaşık 43'ü meme kanserine yakalanıyor.

"Yılın ilk 9 ayında 800 bin kadına ücretsiz meme kanseri taraması yaptık"
Toplantının açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Uzman Dr. Hamit Harun Bağcı, Türkiye'de her yıl 27 bin kadının meme kanseri teşhisi aldığını belirterek, "Kanser, çağımızın en ciddi sağlık sorunlarından biri ve her 6 ölümden 1'ine neden oluyor. Meme kanseri ise kadınlarda en sık görülen tür; dünyada her yıl yaklaşık 2,3 milyon kadına tanı konulurken, 700 bine yakın kişi hayatını kaybediyor. Türkiye'de ise her yıl 27 bin kadın meme kanseri teşhisi alıyor ve 4 bin 500 vatandaşımızı kaybediyoruz. Hastalıkla mücadelede en etkili strateji, erken evrede yakalayabilmektir. Bu doğrultuda Sağlık Bakanlığı olarak ücretsiz tarama programlarımızla farkındalık ve erken tanı oranlarını artırmayı hedefliyoruz. 2025 itibarıyla hız kazandırdığımız tarama programlarımız kapsamında, yılın ilk 9 ayında 800 bin kadına meme kanseri taraması yaptık, 42 bin 500 şüpheli pozitif vakayı ilgili merkezlere yönlendirdik. Ayrıca 40 milyon SMS göndererek vatandaşlarımızı taramalara davet ettik; bu sayede başvurularda ve erken tanıda önemli bir artış sağladık" dedi.

"Önemli olan erken tanı ve bu erken tanıyla yakalanmış kadınlara da doğru tedavilerin verilmesi"
Yapılan çalışmaların sadece bir analiz olmadığı, sürdürülebilirlik açısından da öneme sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Simten Malhan, "Bu çalışmanın sonuçları sadece bilimsel bir analiz değil. Bunlar aslında sağlık sisteminin sürdürülebilirliğine ait çok önemli ipuçları içeren bir analiz, bir araştırma sonucu. Biz bu çalışmamızda 2019-2030 yılları arasında 10 yıllık bir süreçte eğer her iki pozitif meme kanseri bireyselleştirilmiş tedavilerle metastaz engellenebilirse sonucunda ne gibi kazanımlar ortaya çıkacak bunu bulmaya çalıştık, bunu görmeye çalıştık ve 10 yıllık süre içerisinde 3 bin 859 metastazın önlenebileceğini ve sonuçta da bunun hem ekonomiye hem topluma hem de klinik anlamda kazanımlarının olduğunu gördük. 3 bin 859 hastayla birlikte biz 100 bin yaşam yılını kazanabiliyoruz, sağ kalımı kazanabiliyoruz ki her iki pozitif oldukça agresif bir meme kanseri ve meme kanserlerinin içerisinde yüzde 15'lik bir orana sahip. 3 bin 859 hastanın 100 bin yaşam yılı içerisinde yaklaşık 80 bini kaliteyi ayarlanmış yaşam yılı dediğimiz kaliteli geçirilen yaşam yıllarını temsil ediyor. Hasta başına baktığımızda da 27 sağ kalım yılını sağlamış oluyoruz. Bunun 21'i kaliteli geçirilen yaşam yılları, 16'sı ise üretimle geçirilen yaşam yıllarıdır. Kadını aslında yaşama kazandırdığınızda aynı zamanda üretime de kazandırmış oluyorsunuz. Bu da toplumun kazanımları anlamına geliyor. Kadınları metastazdan koruyarak toplamda da 25,4 milyarlık bir mali tasarruf sağlamış oluyoruz. Dolayısıyla bu da aslında sağlığa ayrılmış kıt kaynakların çok daha anlamlı kullanabileceği, optimum düzeyde kullanabileceğimiz ve sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini sağlayacağımız önemli bir kazanç haline geliyor. Nüfus artıyor, yaşlanan bir popülasyona sahibiz özellikle Türkiye'de ve kalabalık bir nüfusumuz var. Elbette ki vaka sayısı artacak ve risk faktörleri de çok fazla. Elbette hepsi bir araya geldiğinde meme kanserinin büyüyen bir yükü var. Önemli olan erken tanı ve bu erken tanıyla yakalanmış kadınlara da doğru tedavilerin verilmesi" diye konuştu.

"Türkiye'de sağlık ekonomisi bilim alanında ilk defa yapılmış bir ölçüm olan PALY değerini biz ortaya koyduk"
Yaptıkları çalışmalarla daha fazla kadına ulaşmayı hedeflediklerini vurgulayan Malhan, "Türkiye'de sağlık ekonomisi bilim alanında ilk defa yapılmış bir ölçüm olan PALY değerini biz ortaya koyduk. PALY aslında Production Adjusted Life Years veya üretkenliği ayarlanmış yaşam yılı demek. Son yıllarda dünyada konuşulmaya başlandı. Türkiye'de hiç hesaplanmamış bir değer idi ve biz bu çalışmada üretkenliğe ayarlanmış yaşam yılını hesapladık. Toplamda 3 bin 859 önlenmiş olan metastazlı kadın hastada 100 bin sağ kalım ve 60 bin üretkenliğe ayarlanmış yaşam yılını kazandırdığımızı gördük" dedi.

"Meme kanseri farkındalığı her geçen gün artıyor"
Sağlıklı bireylerde de kanser taramasının yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur ise, "Meme kanseri farkındalığı her geçen gün artıyor. Direkt Sağlık Bakanlığı bunun farkındalığının artması için bütün çalışmaları Kanser Erken Teşkilatı Merkezleri'nde bütün gücüyle, var gücüyle çalışıyor. Ek olarak da bizler hekim olarak bütün görevlerini maksimum seviyede yapmaya çalışıyoruz. Ama burada en önemli farkındalığı, özellikle artan yaşı bilim faktörünün olduğunu bilmekle beraber, sağlıklı bireylerde de kanser taraması yapılmasının çok önemli olduğunu uygulamak lazım. O nedenle aile öyküsü olsun olmasın, 40 yaşından itibaren sağlıklı kadınlarda muhakkak hekime başvurmalarını ve 40 yaşından itibaren 1-2 yılda bir mamografi taramalarıyla beraber taramalarını yaptırmalarını öneriyoruz. Meme kanseri sıklığı yaşla beraber arttı, genç yaşlarda da meme kanseri, özellikle aile öyküsü olan veya yüksek virüs faktörü olan kişilerde görüldüğünü biliyoruz. O nedenle virüs faktörü olan veya aile öyküsü olan kişilerde de erken dönemde hekimlerinin 20 yaşından itibaren en azından bir hekime başvurmalarını ve farkındalık anlamında da bu kişilere de kendi kendine meme muayenesi dediğimiz farkındalığı arttırmak için öneriyoruz" ifadelerini kullandı.





