Bazılarımız kendi değerini bilemediğimiz bir süreçten geçiyoruz.

Bize emanet edilen vücudumuza sözde ve sadece aynada bakmakla meşgulüz.

Nasıl bir araba çok kullanılmadığı bazı zamanlarda motoru çalıştırılarak hazır tutuluyorsa, insan vücudunun da dinamik ve enerjik zinde olabilmesi için hareket kabiliyetini kaybetmemesi vücudumuza verdiğimiz değerle eşgüdümlüdür.

Vücudumuz sadece yediğimiz içtiğimizle muhafaza edilemez, vücudumuzun harekete ihtiyacı var olduğunu unutmamalıyız.

Yürüyüş, koşu ve egzersiz günümüzde bazılarımız tarafından maalesef lüzumsuz görülüyor.

Yaşamı hem sevip hem de yaşamı sürdürecek varlığımız vücudumuza gereken önemi vermememiz en büyük tezatımız.

Bilim insanları hareketin ne kadar önemli olduğunu hiç olmazsa yürüyüş yapılması gerektiğini, zaman ayırarak egzersiz ve hafif koşu yapmamızın bize dinamizm kazandıracağını hep vurguluyorlar.

Obezitenin zararları ve sporun faydası küçük yaştan eğitimle verilir.

Karnımızı doyurmakla, iyi beslenmek arasındaki farkı küçük yaştan itibaren anlatmak gerekiyor.

Birçok spor branşında antrenör olarak geçimini spordan kazananların çoğunluğu doğru beslenmeyi bilmediğinden gençlerin fiziksel yanlışlarla büyümesine neden oluyor.

Her yaşa göre spor ve beslenme ayrıdır.

Yaşam felsefimizde doğru beslenme ve spor yer aldığı sürece kendimize verdiğimiz değerin ödülünü kaliteli yaşayarak alacağımızı unutmamalıyız.

Vücudumuz bize en büyük hediyedir. Bu armağanı hor kullanmamalıyız.

Yaş aralığına bakmadan doğru beslenmeyi ve sporu hayatımızın her gününde bulundurmamızın faydasını hep göreceğiz.

Gönlününüz dostluk ve spor dolsun.