Türkiye, ekonomik krizin ve rekor seviyelere ulaşan hayat pahalılığının tetiklediği görülmemiş bir gıda sahteciliği dalgasıyla karşı karşıya. Enflasyon nedeniyle ucuz ürün arayışına giren tüketiciler, ne yazık ki merdiven altı üreticilerin ve dolandırıcıların hedefi haline geldi. Zeytinyağından bala, peynirden kıymaya kadar birçok temel besin maddesi, yüksek kâr hırsıyla tağşiş (hileli karıştırma) edilerek market raflarına sürülüyor. Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, gazetemize yaptığı özel ve çarpıcı açıklamalarda, sahte gıda sektörünün ulaştığı boyutu "büyük bir ulusal tehlike" olarak nitelendirdi.
‘Ucuz etiket, sahteciliğin habercisi’
Başkan Gündüz, ekonomik zorlukların sahteciliği nasıl tetiklediğini detaylı bir şekilde anlatarak, "Tüketicimiz, artık temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Sepet maliyetini düşürme çabası, onları bilinçli ya da bilinçsiz olarak, güvenilir olmayan, denetimsiz ürünlere yönlendiriyor. Eskiden kaçak olarak satılan bu sahte ürünler, artık ambalajlanıp cazip indirimlerle raflarda yerini alıyor. Vatandaş, bütçesini kurtardığını düşünürken, aslında besin değeri sıfır olan, hatta sağlığa zararlı kimyasallar içeren ürünlere para ödüyor. Unutulmamalıdır ki, bir ürün piyasa fiyatının çok altındaysa, bu büyük olasılıkla sahte gıdanın habercisidir” diye konuştu. Gündüz, halk sağlığını doğrudan tehdit eden en yaygın tağşiş yöntemlerini örnekleriyle açıklayarak, en sık görüldüğü ürünlerin başında zeytinyağı geliyor. Saf zeytinyağı diye satılan birçok ürünün, aslında maliyeti çok düşük olan pamuk veya ayçiçek yağlarının, koku giderici ve renklendiricilerle karıştırılmasıyla elde edildiğini belirtti. Bu hileli yağların tüketimi, uzun vadede ciddi kalp ve damar sağlığı sorunlarına yol açma potansiyeli taşıyor. Doğal bal adı altında satılan ürünlerin büyük bir kısmında, yüksek oranda glikoz veya mısır şurubu kullanılıyor” dedi. Gündüz, gerçek balın soğukta kristalleşme eğilimi gösterdiğini, aşırı akışkan ve su gibi balların ise şüpheli olduğunu dile getirdi. Et ürünlerinde ise durum daha da vahim. Başkan Gündüz, kıymaya sakatat, tavuk derisi ve hatta soya proteini karıştırılmasının yaygınlaştığını, bu durumun hem besin değerini düşürdüğünü hem de hijyenik olmayan koşullarda üretildiği takdirde enfeksiyon riskini artırdığını ifade etti. Süt ürünlerinde de benzer bir durum söz konusu. Peynir maliyetini düşürmek isteyen hilekârlar, süt yağı yerine bitkisel yağlar ve nişasta bazlı proteinler kullanarak peyniri taklit ediyorlar.
Cezalar caydırıcı değil, ifşa şart
Neşet Gündüz, sahtecilikle mücadelede yasal ve idari mekanizmaların yetersiz kaldığını vurgulayarak yetkililere somut çözüm önerileri sundu. Denetim elemanı sayısının yetersizliği ve kesilen para cezalarının elde edilen haksız kazancın yanında sembolik kalması, sahtekârları cesaretlendiriyor. ‘Bir işletme ceza alıyor, birkaç gün sonra aynı adreste farklı bir isimle tekrar faaliyete geçiyor. Bu cezasızlık durumu kabul edilemez’ diyen Gündüz, taleplerini netleştirdi: "Tağşiş yapanların isimleri ve ürünleri, tereddütsüz ve büyük bir şeffaflıkla düzenli olarak kamuoyuna ifşa edilmeli. Ayrıca, hapis cezası gibi daha caydırıcı yasal yaptırımlar getirilmelidir” diye konuştu. Tüketicilere son bir uyarıda bulunan Gündüz, her vatandaşın birer denetçi gibi hareket etmesi gerektiğini belirterek, "Alışveriş yaparken etiketleri dikkatle okuyun, markasını bilmediğiniz aşırı ucuz ürünlerden kesinlikle uzak durun ve en önemlisi şüphelendiğiniz her ürünü ilgili kurumlara şikayet edin" tavsiyesinde bulundu.




