Sevmeyi de sevilmeyi de çocukken öğreniyoruz. Sevilme şeklimizden, gözlemlerimizden, sevgiye yüklenen anlamların bize yansıtılışlarından, gösterdiğimiz ilginin değerlendirilme biçiminden…

O dönemlerde kodluyoruz bunu. Mesela babamız bizi uyanıkken değil de sadece uyurken seviyor ise, sevginin her yerde ve her zaman gösterilemeyen bir duygu olduğunu öğreniyoruz.  Ya da annemiz bizi çekiştire çekiştire sevdiyse normalinin o olduğunu düşünüyoruz. Ta ki yetişkin olup sorgulamaya başlayana kadar. Ne zaman ki yetişkin olup, ihtiyacımız olan sevgiyi bulamadığımızı anlıyoruz ve kıyaslama tuzağına düşüyoruz ya işte orada başlıyor sorunlar. O durumda ya işin içinden kendimizce anlamlar bulup sıyrılıyoruz ya da fazlaca sorgulayıp iç çatışmalara düşüyoruz.  Buna ek olarak bir konu daha var ki o da hiç sorgulanmıyor olması. Ki en vahimi bu, ben de bunu konuşmak istiyorum.

Çocukken nasıl gördüysek, erişkin dönemimizde de benzer davranışlar görmek bize normal gelebilir.  Düşünün ki bir arkadaşınız sizi sadece olumsuz eleştiriyor.  “Aay ne o üstündeki öyle, hiç olmuş mu!” ya da “Sen zaten bilmiyorsun bana bak öğren”   En iyi haliyle “Sen süsüne çok düşkünsün aran yok ki hiç yemek yapmak ile”

Erkeklere de yoralım biraz,  “Ticaret bu oğlum ne bileceksin yorum yapacaksın”,  “Senin tuzun kuru tabi konuşursun” 

Bu ve buna benzer birçok örnek verebiliriz aslında. Uzar uzar gider insanlardan “seviyorum, seni düşünüyorum” başlığı altında gördüğünüz şiddet.  Sizin adınıza konuşanlar, sizin adınıza karar verenler, sizi her konuda eleştirenler.  Sorgulamıyor isek bunlara içlenir içlenir ama iyiliğimi düşünüyor derken buluruz kendimizi. Bir zaman sonra kendimize olan saygımız bittiği gibi, özdeğerimizin de azaldığını farkederiz. Kendimizi hep birilerine beğendirmek ve kabul ettirmekle uğraşırız. Sizde bu özellikler hiç var olmadığından değil. Seviyorum adı altında uygulanan şiddetten. Maalesef ki böyle bir sevgi şekli yok arkadaşlar. Size güzellikle söylenmiş içeriği çirkin konuşmalardan başka bir şey değil bu. 

İnanmayın. Duygularınızı ifade edin. Bunların anlamlarını sorgulayın. Sakin ses tonu ile söylenmesi güzel bir şey söylediği anlamına gelmez.  Kırıldığını ve yanlış anladığınızı dile getirin. Dile getirdiniz anlattınız ama hala devam ediyor ise; o demek ki kendini böyle ifade ediyor demeyin. Asla başkasını koruyan cümleler kurmayın kendinize. Çünkü bu sizin problemiz değil. Kimse başkalarının yanlış kodlanan duygularından sorumlu değil. Kendinize olan saygınızı korumak adına bunlara izin vermeyin.