Son zamanlarda ülkemizdeki sığınmacı sayısı ciddi şekilde arttı. Birçok siyasetçi ve gazeteci konuyu gündemde tutmaya çalışıyor. Bana göre de ülkemizin en önemli sorunu bu.

Sayı her geçen artıyor. Örneğin Antalya için ABD’de bir gazetede küçük Moskova benzetmesi yapıldı. Savaş var nereye kaçalım, kapıları açık olan Türkiye’ye. Sığınmacı ülkesi olduk adeta.

İnsanlar sahillere rahatça gidemez oldu. Kaldırımda yürürken, Türkçe konuşana rastlarsak sevinir hale geldik. Son zamanlarda Afgan ve Filistinli grupların arttığı gözden kaçmıyor. Mersin için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Rus, Suriyeli, Afgan, Filistin, Hindistan, Pakistan derken buna diğer ülkelerden de bir şekilde gelenleri eklersek sayı azımsanamaz derecede çok. Tüm bu sığınmacılardan sonra ülkede ev kiraları uçuşa geçti. İnsanlar ev sahipleriyle ya mahkemelik ya da kavgalı. Sokağa atılanlar da var. Kendi insanımız için yaşam koşulları oldukça ağırlaştı. Geçim zorlaştı. Üstelik Suriyeli nüfusu önlem almayı gerektirecek boyutta. Bunlar için acilen nüfus planlaması yapılmalı ve artık misafirliklerine son verilmeli.

‘Savaştan kaçıyoruz’ edebiyatıyla‘insani yardım’ diyen herkesi artık almamak gerekiyor. Ev sahipleri kayıt dışı olarak üç beş aylık peşin alıp evlerini yüksek miktarlara kiraya veriyorlar. Memleketin her köşesi aynı durumda. Antalya’da ise daha vahim.

Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Sığınmacıların toplanmaları için kurulmuş bir pilot ülke değil. İnsanların ekonomik sıkıntıdan kaynaklanan psikolojik sorunları başladı. Adli vakalar arttı. Bireysel silahlanmalar arttı. Bizler bu sıkıntıları çekerken Suriyeliler, sanki üreme merkezi seçmişler Türkiye’yi ha bire çocuk doğuruyor nüfuslarını artırıyorlar.

Yerel seçimlerden önce sığınmacılar konusu hakkında referandum yapılmalı. Bu ülkenin gerçek vatandaşlarına sorulmalı. Kaçak işçi çalıştıran işverenlerin dışında bu durumdan kimse memnun değil. Caddeler Suriyeli dilencilerle dolu. Örnek, her gün 17,30 ya da 18,30 sıralarında bizim sokağa arabalarla gelen dilenci ve genç kadınlar hava kararınca Üçkapılar’dan Antalya Lisesi’ne doğru yayılıyorlar ve dileniyorlar. Tabi ki kucaklarında da çocuklar. Gece 12,30-01,30 arasında yine bizim sokak civarında arabaları gelip alıyor. Yani arabaları dahi var. Şehrin birçok noktasında bunlar gibileri görmek mümkün. Bir de sokakta yatanlar. Kim oldukları belli değil. Polise söylüyorsun zabıtanın görevi olduğunu söylüyor. Zabıta polisin görevi diyor.

Örneklerini çoğaltmak mümkün. Sadece kendi şahit olduklarımı aktardım. Bunların toplanıp geldikleri yere gönderilmeleri lazım. Ve tekrar söylüyorum, sığınmacılar konusunda referanduma gidilmeli.