Bazıları “müzmin muhalif”tir..
Biri dünyanın en faydalı-en iyi-en doğru işini de yapsa muhalifler için hiç fark etmez..
Ucundan-kenarından eleştirecek, iğneleyecek, kötüleyecek bir şey mutlaka bulur..
Gündem farklı, ama bugün son haftalarda en çok tartışılan konulardan biri olan “Lozan”a bir kez daha dönmek ve “müzmin”lere bir çift laf etmek istiyorum..
Çünkü, çok geç olmadan birilerinin “uyanması” gerekiyor..
…
KÖRÜ KÖRÜNE İNANMAK
Biliyorsunuz, her yıl 24 Temmuz’da (özellikle 2002’den bu yana) CHP’liler ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) gibi, “CHP’nin arka bahçesi” olan STK ve dernekler karamsar bir tablo çiziverirler..
Neymiş?
“Lozan’daki bütün kazanımlarımız yok ediliyor”muş..
“Halkın arasına kin ve nefret tohumları ekiliyor”muş..
Bu nedenle, “Atatürk’ün mirasına sahip çıkmalı”ymışız..
…
En kötü şey, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak”tır..
Bu nedenle, “bir şeye körü körüne inanan ve başka bir gerçek olamayacağını söyleyenlere” Lozan’ı birkaç cümleyle özetleyeceğim..
…
AMAÇ, KORKU SALMAK
Önce şu “miras” kavramını anlayalım..
Birine ailesinden bir mülk miras kaldı diyelim..
O mülk işlenmez, kullanılmaz, olduğu gibi bırakılırsa, hiç kimseye faydası olmaz..
Bu nedenle bize miras bırakılan bu toprakları, günün şartlarına göre şekillendirmek, üzerinde yaşayan insanlara daha faydalı bir hale getirmek zorundayız..
Bunun için yapılan çalışmaların hiçbirini küçümsememek gerekir..
Hata ve yanlış varsa, bu hata ve yanlışlardan ders alarak, projeler üreterek “doğruları” yapmalıyız..
Muhalefetin yaptığı gibi..
“Miras elden gidiyor” vaveylası kopartarak, ülke insanının yüreğine korku salıp “birilerinin ekmeğine yağ sürmemeliyiz”..
…
NİYE 100 YILLIK DENİYOR?
Gelelim “Lozan”a..
1923’te İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde imzalanmış barış antlaşmasıdır..
Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf devletlerince Osmanlı Devleti’ne imzalatılan Sevr Antlaşması neredeyse devleti haritadan silmiş ve egemenliğini ciddi biçimde sınırlayan hükümlere yer vermişti..
Atatürk önderliğinde milli mücadeleye başlayan Türk milleti, savaş meydanlarında büyük zaferler kazanmış ve Lozan Antlaşması ile siyasi ve hukuki alanda “bağımsız bir devlet” olduğu tescil edilmiştir..
Ancak..
Bu anlaşma imzalanırken İsmet İnönü’nün söylediği bir söz dikkat çekicidir..
Lozan antlaşması bittiğinde İnönü, “100 yıl kazandık” demiştir..
Bunun anlamı, “Batı ile 100 yıl kapışmayacağız ya da Batı bize 100 yıl saldırmayacak” demektir..
100 yıllık süre, bir devletin her anlamda yapılanabilmesi için yeterli bir süredir..
Ve dikkat edin..
İktidarıyla-muhalefetiyle siyasetçilerin hemen hepsi 2023’ü, yani Lozan’ın 100. yıldönümünü işaret etmekte ve hedeflemektedir..
…
“ÇOK GİZLİ” MADDELER VAR
Hafızalarınızı yoklayın..
Çok uzun bir süredir Lozan’la ilgili bazı tartışmalar yaşanıyor..
Ve “Lozan Antlaşması”nda 12-24 arasında “gizli madde” olduğu dillendiriliyor..
“Gizli” yani, doğası gereği bilemeyeceğimiz içeriklere sahip koşullar..
Böyle bir şey var mı, söylenmiyor..
Neler içerdiği açıklanmıyor..
Biz ise, sadece bilebildiğimiz hükümler üzerinden ahkam kesip, “miras” kavgası yapıyoruz..
1- İngilizlerin Lozan Antlaşmasından sonra İstanbul'u terk etmeleri..
2- Lozan’dan sonra yeni bir Anayasa yapılması..
3- Devletin temel niteliklerinin bu süreçten sonra değiştirilmesi..
“Lozan'da bize bazı şeylerin dayatıldığı”nın işareti olamaz mı?
…
BUNLAR HEP TESADÜF MÜ?
Dikkat edin..
Bizdeki “Batı karşıtı partiler”in sürekli kapatılması düşündürücüdür..
Petrol müdürümüzün, “2023 sonrası enerji açığımız olmayacak” demesi çok anlamlıdır..
2023 yaklaşırken Ortadoğu’da karışıklıkların ve savaşların daha bir şiddetlenmesi, bu coğrafyada değişiklik olması için sanki bir düğmeye basıldığının bir işareti gibidir..
Yani..
Lozan Antlaşması, “bize ezberletilen, bize miras bırakıldığı söylenen Lozan Antlaşması”ndan farklı bir anlam taşıyor adeta..
Farkındaysanız, 2023 sonrası için yeni haritalar piyasaya sürülmeye başlandı..
Bunların hepsi bir tesadüf olabilir mi?
…
EZBERDEN VAZGEÇİN ARTIK
Bir şeyi iyice bilmeden, “körü körüne” savunanlara ya da birileri tarafından “bizi savun” diye talimat alanlara ve bu tür zihniyet taşıyanlara diyeceğim o ki..
1- “Ezber”den vazgeçin..
2- Kafanızı kaldırın ve dünyaya şöyle bir bakın..
3- Geçmişe takılıp kalmayın, değişime ve gelişmelere ayak uydurun..
3- Dünyanın yeniden yapılanmasını izlemek yerine, bu yapılanmada ülkemizin söz sahibi olabilmesi ve dimdik ayakta durabilmesi için bir katkıda bulunun..
4- “Miras elden gidiyor” diye feryat edip, bundan siyasi prim kazanmaya çalışmaktan vazgeçin artık..
Ve..
Şu “at gözlüklerini” de çıkarın gözünüzden ve dünyaya “daha geniş bir şekilde” bakın..
İnanın “çok şey” göreceksiniz..