Son olarak Konsensus’un, Habertürk için yaptığı dev araştırma sonucu da bize gösterdiki, 12 Haziran 2011 seçimlerinde Ak Parti % 50 civarında, CHP % 25, MHP’de %10 civarında bir sonuç alacak. Bugüne kadar yapılan ve ciddiye alınması gereken tüm anketlerin gösterdiği sonuçlar bu şekilde çıkıyor. BDP’nin de TBMM çatısı altında yeniden grup kurmasının önünde bir engel görünmüyor. Çünkü Gösterdiği bağımsız aday sayısında artış yaşanacağı sonucu net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Peki bu sonuçları nasıl yorumlamak gerekiyor?
Seçmen bu sonuçlara göre bir karar değişikliği yaşayacaksa, ne yapmalıdır?
Bana göre MHP seçmeni, partisinin baraj sorunu yaşadığını görebilmelidir. Şayet gönlü bu partinin TBMM çatısı altında olmasından yanaysa, partisi için yüklenmeli ve meclise girmesini sağlamalıdır. Bir iç hesaplaşma olacaksa, bu hesaplaşma seçimden sonraya bırakılmalıdır.
BDP seçmeni, önümüzdeki dönemin ne kadar önemli bir süreç olacağını görerek, bağımsız vekil sayısını artırabildiği kadar artırmayı hedeflemelidir.
CHP’nin seçmeni ise şayet Kemal Kılıçdaroğlu’ndan memnunsa, bu dönem Deniz Baykal’ın bıraktığı noktasının üzerine çıkmasını sağlamalıdır. Aksi bir sonuç, maalesef Kılıçdaroğlu’nun siyaset tarihinden erken silinmesine neden olacaktır. Kimse itiraz etmesin. Görünen köy, klavuz istememektedir.
Deniz Baykal’ın belki de ömründe hiç görmediği kadar medya, iş dünyası ve daha bir çok kesimden destek bulan Kılıçdaroğlu % 25’lerde kalacaksa, verilen mesajı tartışmak bile yersiz olacaktır. Maalesef bugüne kadar gelinen nokta, bizlere böyle bir sonuç göstermektedir. Çünkü Konsensus’un dev araştırmasında, Kılıçdaroğlu’nun vaadlerinin bazı medya organlarında şişirildiği kadar ilgi görmediğini ortaya çıkarmıştır. Halk bu vaadleri beğenmiş ancak gerçekleşeceğine inanmamıştır. Nasıl inansınki?
Ak Partiye gelince.. Yeni Anayasa ve Kürt sorununun çözümü hedefi ile bu seçimler öncesi büyük heyecan yaratmıştır. Üstelik bu heyecan ülkenin bir çok kesiminde yaşanmaktadır. Her iki seçmenden birinin oyunu bu partiye atacağını söylemesi, bunun en büyük kanıtıdır. Ak Parti, yıllardır süren iktidarında ekonomi, eğitim, sağlık ve daha bir çok konuda tartışmasız en iyi parti olduğu zaten kanıtlanmıştır. Seçmen artık bunları aşmış ve mevcut partiler içerisinde daha iyisi olmadığını bilmektedir.
Ak Parti’ye inanan seçmenin de, bu partinin 367 milletvekili sayısına ulaşabilmesi için kesinlikle rehavete kapılmaması ve tüm gücüyle seçimlere asılması gereklidir.
Türkiye’nin artık dünyada rol biçilen değil, rol biçen bir ülke olduğunu tartışmak bile yersizdir. Türkiye’nin artık dünyada ne kadar önemli bir ülke haline geldiğini görmemek için kör olmak yada “fanatik taraftar misali” siyasi parti tutmak gereklidir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı atılım, sağlık, eğitim başta olmak üzere her alanda ulaştığı noktayı halk çok iyi görmektedir. Tüm anketlerin verdiği ortak sonuç Bunun en güzel kanıtıdır.
Meclise girmesini beklediğim dört siyasi parti seçmeninin 12 Haziran’ın çok özel bir seçim olduğunu unutmaması gerekir. Daha önce de yazmıştım. Yeni dönemde TBMM çatısı altında Ak Parti, CHP, MHP ve BDP’nin olması bana göre şarttır. Gönlüm böyle bir tablo istemektedir. Ülkenin geleceği için böyle bir tablonun şart olduğu kesindir.