Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın..
“Yalan” söylemekten, ya da “abartmak”tan (bu da yalandan farksız bence) ne zaman vazgeçecek bilmiyorum..
“Çalışan Belediyeyiz, şunu bunu yaptık” dediği bütün işler abartılı..
Sadece ucundan biraz tuttuğu bu işlerin hepsini “kendisi yapmış” gibi gösteriyor..
Hadi, bunlarda biraz emeği var, abartsa da olur diyelim..
Ama..
Yaptırmadığı, yapamadığı ve yapamayacağı “STADYUM” konusunda hala yalan söylemeye devam ediyor..
Nasıl mı?
Anlatayım..

Akaydın’ın önceki gün yaptığı ve dün gazetelerde yer alan açıklamalarını okumuşsunuzdur..
CHP’ye ve Baykal’a ait “popüler” şeyler söylemiş..
Konuşulmak hoşuna gidiyor..
Bu nedenle de “konuşulabilmek” için, popülist söylemlerle ortaya çıkıyor ve konuşuluyor..
İşte önceki günkü bu popülist söylemlerinin sonunda, konuyu Akdeniz Üniversitesi’ndeki “stad” konusuna da getirmiş..
Rektör İsrafil Kurtcephe’nin 15 bin kişilik (aslında 7.500 kişiliktir) stadyumu Antalyaspor'a vermemesini eleştirmiş.
Ve demiş ki:
“O stadın çoğunu ben yaptım..
Güvenlik gerekçesiyle Antalyaspor'a verilmemiş..
Üniversitede güvenlik sorunu varsa, Antalya Emniyet Müdürlüğü ne iş yapar?
Böyle bir saçmalık olabilir mi?”

Bu sözü söyleyen kişi rektör olmuş, ama demek ki hiç rektörlük yapamamış..
Sözleri bunun ispatıdır..
Neyse konuşmasına geleyim..

“O stadın çoğunu ben yaptım” demesi külliyen yalan..
Orada sadece kampus alanı içinde yer alan birkaç çim sahadan biri vardı..
İsrafil Kurtcephe rektör olduğunda, buraya bir atletizm sahası yapmak istedi..
Bu nedenle bütçe talebinde bulundu..
DPT’den Mustafa Bey Kurtcephe’ye dedi ki:
“Hocam, Trabzon’da Üniversite oyunları için yapılan bir stadyum projesi var..
Bunu oraya yapamadık..
Antalya ülkemizin önemli bir kenti..
Gelin bu projeyi Antalya’ya yapalım..”
Hikayesi ve gelişmeleri çok uzun..
Projenin sahibi Gazi Üniversitesi’nden bir Hoca..
Onunla diyalog kurularak, ödeneği 2009 bütçesine konarak ve “Bakan talimatıyla” proje bugünkü haline getirildi..
Ve bitmek üzere..
Stadın aslında 4 tarafı da tribün olacaktı..
Ancak, eldeki para ile üç tarafı yapıldı.
Önümüzdeki yıl bütçesine ödenek konduğunda güney kanadı da yapılacak..
Yani..
Bu stadın yapılmasında Akaydın’ın zerre kadar katkısı da etkisi de yok..
Ama o, “çoğunu ben yaptım” diyebiliyor..
Tıpkı diğer “işte yaptıklarım” diye gösterdiği şeyler gibi..

Akaydın yine, “Antalyaspor’a güvenlik gerekçesiyle verilmemiş, Emniyet ne güne duruyor, böyle bir saçmalık olur mu” demiş..
Dedim ya..
Bu adam rektör olmuş, ama demek ki hiç rektörlük yapmamış..
Bir kere dünyanın hiçbir yerinde (geri kalmış ülkeler dahil) bir kentin ligde oynayan futbol takımına Üniversite kampusu içinde maç yaptırılmamış, yaptırılmıyor..
Örneği yok..
İkincisi ve daha önemlisi..
Üniversite bir “bilim yuvası”dır..
Bilimin mesai saati olmaz..
Gece de, hafta sonları da bilim insanları sürekli olarak çalışıyor..
Artı, her yıl 52 haftanın en az 40 haftasında cumartesi-pazar günleri sınav yapılıyor..
Sessizliğin ve sükunetin hakim olması gereken bir yerde bir lig maçı nasıl oynanabilir?
Oynanabilir mi?
Ayrıca..
Sahanın çevresi tartan pist..
Her meçte kramponlarla bu pist bozulacak..
Maliyeti, Akaydın’ın çim sahasından fazla..
Buna ödenek bulmak kolay mı?
Öte yandan..
Stad, kampusun neredeyse tam ortasında..
En yakın kapıya 1 kilometre uzaklığı var..
Böyle bir yerde, özellikle büyük maçlar oynandığında olay çıksa..
(manzarayı gözünüzün önüne bir getirin)
Polis olsa ne yazar?

Özetle..
Bu Akaydın Hoca “yalan söylemekten” ve “abartmaktan” vazgeçeceğe benzemiyor..
Yalan-yanlış bilgilerle Antalya halkını kandırmaya, oyalamaya çalışıyor..
Yalanlarının ortaya çıkmaması için de, “popülist siyasi söylemler”le ortaya çıkıyor ve dikkatleri o yöne çekiyor..
Bunu Antalya halkı yiyor mu?
Bence yiyor..
Sizce?