Önceki gün Antalya’da 8 anaokulu ve anasınıfı hizmete açılırken Vali “birilerine” çok kızdı..
“Maalesef Antalya’da okulların yapılmasının önünde engel olanlar var” dedi..
Ve devam etti:
“Kamu arsasına yapıldığı halde durdurulan inşaatlar var..
Bunu durduranların arasında hukukçular da var maalesef..
Bu insanları merhamete davet ediyorum..”

Düşünün şimdi..
Hayırseverlerin en çok okul yaptırdığı illerin başında Antalya geliyor..
Hepsinden Allah razı olsun..
Daha da yaptıracak olanlar var..
Ama..
Vali Ahmet Altıparmak’ın da dediği gibi; okul yapılmasının önünde engeller var..
Nedir bu engeller?
Anlatacağım..
Ancak, “okullar hangi arsalara yapılabilir”e bir açıklık getirmek istiyorum..
1- Hayırseverin kendi arsasına..
2- Belediyelerin imarda “okul yeri” olarak belirlediği arsalara..
İşte Vali’nin sitem etmesinin nedeni de, belediyelerin yarattığı(!) bu arsalar..

Belediyeler imar planlarını yaparken, mülkiyetlerden yüzde 40 (yol ve sosyal donatı alanları için) kesinti yapar..
Yani; senin 100 metrekare arsan varsa, plan geçtiğinde bu 60 metrekareye düşer..
Belediye bunları niye keser?
Yol geçirecektir..
Okul alanı ayıracaktır..
Park ve semt spor sahaları yapacaktır, vesaire..

Gelelim, okul yapılmasının önüne çıkan engellere..

Kesintileri yaptıktan ve “okul alanı” ayırdıktan sonra, Antalya’da belediyeler bu arsalara kesinti yaptığı mülkiyet sahiplerini “hissedar” olarak göstermiş..
Birisi bina ruhsatı almaya gittiğinde, “falan arsadaki hisseni terk ettiğine dair kağıt imzala” demiş..
Bu arada..
Belediye, kesintilerden elde ettiği arsaları, plan tadilatlarıyla “başka amaçlarda” kullanmaya başlamış..
Antalya artık bina yapımına doyunca, vatandaş uyanmış..
Belediyelere “hele bir dur bakalım” demiş..
Ve..
Hissesinden vazgeçmek için, “bedel” istemeye başlamış..
Verilmezse, mahkemeye gitmiş..
İşte..
Vali Altıparmak’ın, “Kamu arsasına yapıldığı halde durdurulan inşaatlar var” demesinin altında yatan sebep bu:
“Belediyelerin işlerini doğru-dürüst yapmaması..”

Bakın neler yapmışlar-neler yapmamışlar:
1- Planlama yapılırken “halihazır haritalar” dikkate alınmadı..
2- Planlamanın ana karakteri olan “kırmızı kot uygulaması” yapılmadı..
3- Planlarda “kamu yararı” değil, “kişi yararı” dikkate alındı..
4- Yenilenen Büyükşehir İmar Yönetmeliği, 2.5 metre subasman, 1.70 emsal artışı ve emsal dışı inşaat alanı eklemeleri ile “benzeri görülmeyen bir karar”a imza atarak, Antalya’yı beton kente döndürdü..
5- Bütün planlama teknikleri dikkate alınmadan hazırlanan planları çözmek için gereken DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) zayiatı doğru planlanmadığı için, mülkiyeti uygulamaya giren vatandaşlara ait “hisseli okul alanları, kamu alanları, semt spor sahaları” oluşturuldu..
(Örnek: Bazı yerlerde, “Bu arsada mülkiyet sorunu olduğu için bir şey yapılamamaktadır” yazılı tabelalar görmüşsünüzdür..)
6- Planlama sonucunda belediyeler; adlarına tescil edilen parselleri, imar planlarında halkın yararına olacak şekilde değerlendirmek yerine (okul-park-spor alanı gibi) “takas” yolu ile satması, zaman içinde sıkıntıları da beraberinde getirdi..
...
Ve bu sıkıntılar halen devam ediyor..
Okul yapmaya kalkıyorsunuz..
Karşınıza “engel üstüne engel” çıkıyor..
Oysa..
Başkanlarımız konuştular mı, çocuklar ve eğitim için mangalda kül bırakmıyor maşallah..
Haydi söyleyin bakalım..
Okul yapılmasının önündeki engeller kimmiş?
Vali Altıparmak kimleri “vicdanlı olmaya” davet ediyor sizce?