ATSO Başkanı Çetin Osman Budak’ın, “çıksın da nasıl çıkarsa çıksın” dediği “EXPO Yasası” önceki gece yasalaştı..
Yasalaştı, ama..
EXPO’nun önemini Antalya’nın (hala) anlayabildiğini hiç sanmıyorum..
Öyle olsaydı..
Bu kentte bugüne kadar -gözle görülebilen- bir “heyecanı” olurdu..
Olayı siyasileştirmeye çalışanlara karşı bir tepki görülürdü..
Böyle bir heyecan veya tepki göreniniz var mı?
Bırakın heyecanı, kiminle konuşsam, “aman benden uzak dursun” der gibi bir tavır sergiliyor..
Büyükşehir Belediyesi ise..
Yasanın çıkmaması bahanesiyle..
EXPO’ların en önemli ayaklarından biri olan “ULAŞIM” konusunda hiçbir “ön hazırlık” bile yapmadı..
Kent içindeki ulaşım sorununu çözecek adım bile atmadı..
Oysa..
EXPO fuarları 1851’den bu yana, nerede sergilense o yöreyi ve her kesimi hep ihya etmiş..

Şu “EXPO nedir”e bir bakalım mı?
Belki biraz anlaşılmasını sağlarız..

EXPO, “sergi” anlamına gelen exposition kelimesinin kısaltması..
EXPO’lar..
“Dünya Sergisi” ya da “Dünya Fuarı” olarak da adlandırılıyor..
Dünyanın kültür, tarih ve eğitim olimpiyatları olarak nitelendiriliyor..
Ülkeleri, uzmanlaşmış oldukları konulardaki bilgi birikimlerini daha yaşanır bir dünya için paylaşmak üzere bir araya topluyor..
Burada ürünlerden çok fikirler, kültürler ve dünyanın geleceği için projeler sergileniyor..
Yani..
Ticari olmaktan çok, eğitsel amaçlı birer tema ve kültür etkinliği olarak anılıyor..

1851’de Londra Kristal Palas’ta düzenlenen sergi ile temelleri atılan EXPO’lar, 98 ülkenin üye olduğu BIE (Uluslararası Sergiler Bürosu) tarafından organize ediliyor..
Sosyal, kültürel ve eğitsel yüzüyle insanlığın gelişimine ve hoşgörüyle bütünleşmesine öncülük eden EXPO’lar en az 3, en çok 6 ay sürüyor..
Kapladıkları ortalama 1 milyon 500 bin metrekarelik alanda dünyanın dört bir yanından on milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor..
Böylelikle EXPO’lar gerçekleştirildikleri kentlere, dünya halklarını bir araya getirerek yeniliklerin ve sürdürülebilir gelişmenin kapısını uyum içinde aralamada rol oynama fırsatı veriyor..
Ayrıca..
Kent kimliğine hafızalardan silinmeyecek bir itibar kazandırıyor..
Fuarların yapıldığı ülkelerin şehirleri turizm açısından çok büyük hareket kazanıyor..
Ve..
Çok önemli, kalıcı yatırımlar yapılıyor, o kent bir “cazibe merkezi” haline geliyor..
Örneğin..
İlk dünya fuarı, 1851 yılında Londra’da düzenlenirken kente ünlü Kristal Palas’ı kazandırdı..
Eyfel Kulesi ise, 1889 Paris EXPO’su için inşa edildi..
100 yılı aşkın süredir Paris’e hem maddi getiri sağlayan hem de şehrin hafızalardaki yerini sağlamlaştıran eşsiz bir yapı oldu..

Şimdi sıra Antalya’da..
Eğer süreç iyi değerlendirilirse..
Eğer bu fuar için bütün kent unsurları elbirliği ederse..
Halk dahil herkes bu fuarların önemini anlar ve ona göre bakarsa..
EXPO Antalya’yı da ihya edecektir..
Bundan da herkes payını alacaktır..

“Yasa çıkmadan elimiz-kolumuz bağlı oturuyoruz, bir şey yapamıyoruz” diye serzenişte bulunan herkese sesleniyorum..
Buyurun..
Yasa da çıktı..
Umarım bunu birileri şahsi ve siyasi rant kazanma malzemesi haline getirmez..
Önümüzde 3 yıl gibi (EXPO’ya göre dar bir zaman) bir süre var..
Çok hızlı düşünmek, çok hızlı projelendirmek ve çok hızlı gerçekleştirmek zorunda olduğumuz çok iş var..
Başta turizmciler olmak üzere, Antalya’dan nemalanan bütün sektörler “maddi ve manevi” olarak elini taşın altına koymak zorunda..
Yoksa..
Geç kalırız..
Ve..
Tıpkı Dünya Basketbol Şampiyonası’nda olduğu gibi, aleme rezil olur itibarımızı kaybederiz..

Haydi, hep birlikte elele-gönülgönüle EXPO’2016’ya..