Önümüzde bir “yerel seçim” var..

Ama..

Dikkat ediyorum, -neredeyse- hiç kimse “yaşadığı yeri yönetecek adaylar”la fazla ilgilenmiyor..

Ulaşım zorluğu çekmek..

Bozuk yollarda araçları sık sık arızalanması..

Suya sürekli zam yapılması..

Trafik ve otopark kargaşası nedeniyle çeşitli sıkıntı ve cezalarla karşılaşmak..

Temiz bir yaşam alanı, temiz bir çevre bulamamak..

Çoluk-çocuk dinlenecek park ve spor alanlarının olmaması..

Plan tadilatlarıyla sürekli “rant alanları” yaratılıp, yaşam alanlarının ellerinden alınması..

Adeta kimsenin umurunda değil..

Varsa-yoksa “hırsızlık-yolsuzluk” üzerine (henüz gerçek olup-olmadığı bile belli olmayan) söylentiler..

Biz “geleceğimize” böyle mi sahip çıkacağız?

“Efendim, yolsuzluk-hırsızlık yapanlar çekip gitmezse, geleceğimiz zaten tehlikede” diyenler kör ve sağır mı acaba diye merak ediyorum..

Hırsız-arsız-yolsuz her kim ise..

Bu milletin kör kuruşunu haksız yere alan-çalan-harcayan her kim ise..

Allah belasını da versin, cezası ne ise onu da çeksin..

Ama..

Akıllı ve mantıklı olun..

Demokratik haklara sahip olabilmek, kendini yönetecek kişi ve partileri kendisi seçmek için her arenada uzun süre mücadele veren sizlerin “İRADESİ” yok edilmeye çalışılıyor, farkında değil misiniz?

Adalet suçlu veya suçsuz desin..

Sizler de “ikna” olduğunuz oranda gidin sandık başına..

Ve kimi iktidar, kimi muhalefet yapacağınıza, sizleri kimin yöneteceğine yine ve sadece siz karar verin..

“Çıkar grupları” vermesin..

Şöyle bir düşünün..

Bu hükümetin “hırsız-arsız-yolsuz” olduğu iddialarının ve arkasından gelen artçı şokların ne zaman, hangi olaylardan sonra ortaya çıktığını bir düşünün..

Özellikle “yerel seçim” arifesinde, muhalefet liderlerinin “niye hiç belediyecilikle ilgili hiçbir şey söylemediğini ve sadece (çıkar gruplarının istediği gibi) Başbakan’ı istifaya zorlamanın peşinde olduklarını” sorun kendinize..

Yine söylüyorum; Başbakan ve bu hükümet yolsuzluk-hırsızlık-arsızlık yaptıysa, nasıl olsa adalet mekanizması bunun cezasını verecektir..

Halk da sandıkta cezalandırır, olur-biter..

Milletin kafasını karıştırıp, iradesini elinden almaya çalışanlara bu millet prim vermemelidir..

“Onları millet olarak biz seçtik, yine biz alaşağı ederiz” denmelidir..

Nitekim, bundan önce de birçok parti iktidar oldu, şimdi neredeyse hiçbiri ortada yok..

Millet ister baş tacı yapar, onlar da bu ülkeyi iyi yönetemezse, yerin dibine de sokar..

Ama..

Şu anda “önceliğiniz” bu değil..

Bir ay sonra bir “yerel seçim” var..

Biz Antalya’yı yönetecek başkanları ve meclis üyelerini seçeceğiz..

Soruyorum; kaç taneniz, “yahu bu adaylar ne diyor, bu kent için ne yapacaklarmış hele bir dinleyelim” diyor acaba?

“Önceliğimiz” şimdilik bunlar olmak zorunda..

Başbakan veya iktidar partisi ile elbette uğraşacağız, ama sonra..

Genel seçim geldiğinde de, bu ülkeyi yönetecek kadroları seçeriz..

Bakın şu Antalya’ya..

“Takım tutar gibi parti tuttuğunuz” için..

“Adaylar ne diyor, dediklerini yaparlar mı, kadroları-vizyonları ve yetenekleri bu kenti yönetmek için yeterli mi” diye dikkatinizi vermediğiniz için..

Antalya son 5 yılda 15 yılını kaybetti..

Bunu bir daha yaşamak istemiyorsanız..

Adayları iyi dinleyin, iyi tartın, genel siyaseti –şimdilik- bir kenara bırakın..

Yoksa..

Antalya her konuda, “yaşanması daha da zor bir kent” olacak..

İstediğiniz şey bu mu?

Değilse..

Bu yazıyı (hemen) bir daha okuyun lütfen..