Avrupa Birliği (AB), 2004 yılında genişleme dalgasıyla birlikte, yalnızca yeni üyeler kazanmakla kalmadı; aynı zamanda, sınırlarının hemen ötesinde siyasi istikrar, ekonomik refah ve güvenlik dengesi sağlama zorunluluğuyla da karşı karşıya kaldı. Bu gereksinim, AB’nin dış politikasında yeni bir araç olan Avrupa Komşuluk Politikası (AKP)’nın doğmasına yol açtı. Bu politika, AB’nin doğu ve güney komşularıyla ilişkilerini sistematik bir çerçeveye oturtarak, istikrar kuşağı oluşturmayı amaçlayan en kapsamlı diplomatik girişimlerinden biridir.
Politikayı şekillendiren hedefler
Avrupa Komşuluk Politikasının temelinde, “refahın paylaşımı, sınır güvenliği ve ortak değerler” yaklaşımı bulunur. AB, doğrudan üyelik vaadinde bulunmadan, komşu ülkelerle daha yakın siyasi, ekonomik ve kültürel bağlar kurmayı hedeflemiştir. Bu yaklaşımın özünde, AB’nin genişleme yorgunluğunu aşmadan, çevresindeki ülkeleri reform süreçlerine teşvik etme isteği yatmaktadır.
Politikanın uygulandığı ülkeler, iki ana coğrafi bölgeye ayrılır: Doğu komşuları (Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve Belarus) ile Güney komşuları (Tunus, Fas, Cezayir, Mısır, Ürdün, Lübnan, İsrail ve Filistin). Bu ülkeler, AB’ye komşu olmaları nedeniyle hem stratejik hem de ekonomik açıdan önemli bir konumdadır. Dolayısıyla AKP, farklı tarihsel, kültürel ve siyasi yapıya sahip ülkeleri tek bir politika şemsiyesi altında birleştirirken, bölgesel farklılıkları dikkate alan esnek bir mekanizma olarak tasarlanmıştır.
Demokrasi, ekonomi ve güvenlik ekseninde iş birliği
Avrupa Komşuluk Politikası, yalnızca dış yardımlar ya da diplomatik ziyaretlerle sınırlı bir girişim değildir. Politikanın belkemiğini oluşturan “Eylem Planları”, her bir ülke için ayrı hazırlanmakta ve bu planlar; demokratik yönetişim, hukukun üstünlüğü, insan hakları, ekonomik reformlar ve enerji güvenliği gibi alanlarda iş birliği hedeflerini içermektedir. Bu çerçevede AB, mali yardım fonları ve teknik destek programları aracılığıyla komşu ülkelerde reform süreçlerine katkı sağlamaktadır.
Ekonomik boyutta ise AB, komşu ülkeleri “Avrupa Tek Pazarı” ile kademeli olarak entegre etmeye çalışmaktadır. Serbest ticaret anlaşmaları, yatırım kolaylıkları ve gümrük iş birliği adımlarıyla, karşılıklı bağımlılığın artırılması amaçlanmıştır. Bu ekonomik yakınlaşma, hem Avrupa şirketlerinin yeni pazarlara erişimini kolaylaştırmakta hem de komşu ülkelerin ihracat ve üretim kapasitesini yükseltmektedir.
Ancak Avrupa Komşuluk Politikası, salt ekonomik bir araç değildir; aynı zamanda jeopolitik bir stratejidir. AB, çevresinde barış, istikrar ve demokratikleşme kuşağı oluşturmak suretiyle hem kendi sınırlarını güvence altına almakta hem de göç, terör, enerji arzı gibi kritik konularda dış bağımlılığını azaltmayı hedeflemektedir.
Arap Baharı ve Doğu Avrupa krizi: Politikanın sınavları
AKP’nin uygulama sürecinde en büyük sınavlarından biri, 2011’deki Arap Baharı oldu. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da başlayan demokratikleşme dalgası, AB’nin “yumuşak güç” politikasının sınırlarını açıkça ortaya koydu. AB, bir yandan demokrasiye geçişi desteklemek isterken, diğer yandan güvenlik kaygıları ve göç baskısıyla yüzleşti. Tunus gibi bazı ülkelerde reform süreci göreceli olarak ilerlerken, Libya ve Suriye’deki iç çatışmalar AB’nin bölge politikalarını yeniden gözden geçirmesine neden oldu.
Öte yandan, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve ardından gelen Ukrayna krizi, doğu komşuluk politikasının kırılganlığını gösterdi. Bu gelişmeler, AB’nin doğu komşularına yönelik politikasını güvenlik temelli bir yaklaşıma dönüştürmesine yol açtı. Özellikle Ukrayna’ya sağlanan mali yardımlar, enerji bağımsızlığı destekleri ve siyasi danışmanlık mekanizmaları, AB’nin komşuluk politikasını savunma stratejileriyle birleştirdiğini ortaya koydu.
Yeni dönem: Dayanıklılık, dijital dönüşüm ve yeşil mutabakat
2020’li yıllarda Avrupa Komşuluk Politikası, yalnızca demokrasi ve güvenlik temellerine değil, dayanıklılık (resilience) kavramına da odaklanmaya başlamıştır. AB, artık komşu ülkelerdeki toplumsal ve ekonomik sistemlerin krizlere karşı direnç kazanmasını öncelikli hedef olarak belirlemiştir. Bu doğrultuda enerji geçişi, dijital altyapı, sürdürülebilir tarım ve yeşil büyüme konularında yeni iş birlikleri gündeme gelmiştir.
Avrupa Yeşil Mutabakatının uzantısı olarak, AB komşuluk ülkeleriyle karbon emisyonu azaltımı, temiz enerji yatırımları ve çevresel uyum politikaları konusunda ortak projeler yürütmektedir. Bu yaklaşım hem çevresel hem de ekonomik olarak bölgesel bütünleşmenin yeni bir boyut kazandığını göstermektedir.
Türkiye’nin konumu ve perspektifi
Avrupa Komşuluk Politikası içinde Türkiye’nin özel bir yeri bulunmaktadır. Her ne kadar Türkiye, aday ülke statüsü nedeniyle AKP kapsamı dışında tutulsa da uygulamadaki birçok unsur (örneğin enerji iş birliği, sınır güvenliği ve göç yönetimi) doğrudan bu politika ile kesişmektedir. Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği ilişkisi, enerji koridorundaki stratejik rolü ve göç politikalarındaki iş birliği, AKP’nin etkinliğini doğrudan etkileyen unsurlardandır.
Gelecekte AB ile komşu ülkeler arasında geliştirilecek yeni “ortaklık modelleri”, Türkiye’nin de bölgesel diplomaside oynayacağı rolü yeniden tanımlayabilir. Ankara’nın, AB’nin doğu ve güney politikaları arasında köprü işlevi görmesi, bu bağlamda büyük önem taşımaktadır.
Sonuç: Komşulukta istikrar, gelecekte bütünleşme
Avrupa Komşuluk Politikası, yirmi yılı aşkın süredir AB’nin sınır ötesi vizyonunun temel taşı olmayı sürdürüyor. Ancak bugün geldiği noktada, bu politikanın başarısı yalnızca reform süreçlerine değil, aynı zamanda karşılıklı güvene, ortak çıkar dengesine ve küresel krizlere uyum yeteneğine bağlıdır.
Enerji güvenliği, göç yönetimi, iklim değişikliği ve dijital dönüşüm gibi alanlarda iş birliği arttıkça, Avrupa Komşuluk Politikası da giderek daha stratejik bir kimliğe bürünmektedir. AB’nin gelecekteki başarısı, komşularıyla kuracağı dengeli, saygıya dayalı ve sürdürülebilir ortaklıklarda yatmaktadır. Çünkü Avrupa’nın güvenliği ve refahı, artık sadece kendi sınırları içinde değil, komşularının geleceğinde de şekillenmektedir.
AVRUPA KOMŞULUK POLİTİKASI
Zafer Özcivan
Yorumlar
Trend Haberler
Antalya'da yarın hava nasıl olacak? 24 Ekim Cuma
Staj ve Çıraklık Mağdurları kendi siyasi partisini kuruyor: ‘Mağdurların Partisi’ geliyor
Drift atarken yakalandı, sonrasında yaptıkları pes dedirtti
SGK Antalya personeli veda yemeğinde buluştu
Antalyaspor’da şok istifa! Yönetim kurulu üyesi görevinden ayrıldı
Antalya'da 300 yataklı yeni hastane süreci başladı