Gazetecilik mesleğine ömrümüzün yarısından fazlasını verdik. O sürecin 3’te 2’lik kısmını da spor gazeteciliğine.

Antalyaspor sayesinde yurt içinde neredeyse gitmediğimiz şehir kalmadı.

Yurtdışı çıkışlarımızın çoğunluğu da yine Kırmızı-Beyazlı ekibin Avrupa Kupası maçları ya da kamp çalışmaları nedeniyle gerçekleşti.

Antalyaspor’un geçtiğimiz pazar akşamı oynadığı Galatasaray maçı girişi ve çıkışında yaşanan sıkıntılar, artık “Yeter” dedirtti.

Hem de Emniyet mensuplarının tutum ve davranışları neticesinde..

80 yaşına merdiven dayamış Kırmızı-Beyazlı ekibin eski teknik direktörlerinden Orhan Gülmez’in stat girişinde torunu yaşındaki polisin aşağılayıcı tutumundan tutun da, maç öncesi ve sonrasında yaşanan diyemeyeceğim, “Yaşatılan” polis dayatmaları iki gündür özellikle sosyal medyada tavan yapmış durumda.

Görmemek için kör olmak gerekir.

O günü canlı canlı yaşayan..

Pardon, yaşattırılanlardan birisi olarak resmen isyan ettim.

Sitemler yağdırdım..

Ne mi oldu?

Maçın giriş anında labirentte dolaştırılır gibi taraftar veya seyircileri demir korkuluklarının etrafında tur attırdıkları yetmezmiş gibi, kapı girişlerinde dayatmalı, asabice hitaplarla, yaşını başını almış büyüklerimi tutun da, evladım yaşındaki çocukları itekleyip kakalamak da neyin nesi oluyor Allah aşkına?

Maç sonrası batı alt tribünden çıktım, hemen yan tarafta bulunan merdivenlerden inip, eski adliye tarafına doğru gideceğim. İlk turnike girişlerini polisler kapatmış. “Yan taraftan gideceksiniz” denmez mi?

“Yan taraf dediği yerden, güney alt ve üst, doğu alt ve iki üst tribünlerden çıkanları tutun da, batı alt ve üst hatta VIP tribünden çıkanların da kullandırıldığı kulvar..

Dayatmalı mı desem, yoksa önlem mi-ki böyle bir uygulamanın adı bence kesinlikle önlem olamaz. Zira, gösterilen yerden gidenler resmen izdiham oluşturmuş, koskoca yol mecburiyetten insanlar tarafından kapatmak zorunda bırakılmış, araçların korna sesleri kulakları inletiyor..

Stadın güney ve kuzey kısımları insan seli. Doğu ve batı kısımları ise polis istilası haline getirilmiş.

Ve bunun da adı güvenlik önlemi oluyor!..

Eziyet arkadaş eziyet..

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi bunca yıllık meslek hayatımda ne yazık ki Antalya’da 30 yıldır bu kafa hiç değişmedi..

Ben Antalya statlarında yaşanan bu giriş çıkış rezaletlerini bırakın yurt dışında yaşamayı, Türkiye’nin hiçbir şehrinde ne gördüm, ne de duydum.

Belki birilerine abartıyorum gibi gelebilir.

Gaziantep’in de stadı yeni, Bursa’nın da. Her iki stadyumda da maçlara gittim.

Yenileri bir kenara bırakalım mı?

Geçen yıl hem de İstanbul’da Kasımpaşa’nın Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu’ndaki maça gittik, Antalya’daki gibi stadyumun etrafında ne demir korkuluklarla karşılaştık, ne de polislerin, “Buradan geçemezsiniz, şuradan geçeceksiniz” gibi dayatmalarına tanık olduk.

Sanırsınız ki, Antalya’nın stadyum etrafı mayın tarlası..

“Şuradan geçip, aracıma gideceğim” diyen vatandaşa verilen cevap, “Biz bize verilen emri uyguluyoruz.”

Benim bildiğim Antalya’da 30 yıldır değişmeyen bir emir.

Tabi emirse.

Ve uygulama..

Tabi adına hakikaten uygulama denirse.

Denecektir ki, “Büyük maçlarda böyle önlemlere katlanmak gerek.”

Denmesin arkadaş denmesin..

Zira bu keyfi tutumlar sadece Antalyaspor-Galatasaray ya da Antalyaspor-Beşiktaş ne bileyim, Antalyaspor-Fenerbahçe maçlarında yapılmıyor ki..

Antalyaspor-Gençlerbirliği ve hatta Antalyaspor-Alanya maçında dahi aynı.

1986 yılında Antalya Valisi Baheddin Güney idi, bugün Münir Karaloğlu. Antalya’nın sadece nüfusu çoğaldı, 30 yıl önceki uygulamaların aynısı devam ediyor..

Yazık..