Zor ama neden olmasın?
Antalya’nın 12 Haziran’da seçilen 14 milletvekilini bir araya getirmek, onların ağzından “Antalya’nın ortak çıkarları sözkonusu olduğunda tek vücut olma sözü”nü almak neden mümkün olmasın?
Bir işadamı derneği bunu denedi, ama olmadı. Yeni girişimlerde neden bulunulmasın?
Neden bu dönem seçilen 14 milletvekili, tarihi bir adım atmasın. Bir toplantıda buluşup, Deniz Baykal ile Menderes Türel neden, “Siyaset ayrı, Antalya’nın çıkarları ayrı, konu Antalya’nın çıkarı ise, gerisi teferrüattır” demesin. Tunca Toskay ile Hüseyin Samani neden el sıkışıp, bu konuda bir anlaşma yapmasın?
Çok mu zor?
Yazının başında “zor” dedim. Bence “Çok zor” değil.
Döşemealtı Sanayici ve İşadamları Derneği (DÖSİAD) bu yönde bir adım attı. Gazetelerde okudum. Ancak maalesef o toplantıya 14 vekil davetli olmasına rağmen, sadece Ak Parti’den Menderes Türel ve Mevlüt Çavuşoğlu katıldı.
Benim bir hayalim var.
Bu girişimler devam etmeli ve bir sonuç alınmalıdır.
Hatta bu girişimde bulunulacaksa, işin içerisine Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Döşemealtı Belediye Başkanı Nurettin Tursun ve Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım'da katılmalıdır.
İşin içerisine ATSO, AESOB ve daha bir çok esnaf temsilcisi ile sivil toplum örgütleri katılmalıdır. Hatta Antalya için bir yol haritası çıkarılmalı, o yol haritasının “yek vücut” takibi konusunda herkesten söz alınmalıdır.
Antalya'nın kısa vade ve uzun vade sorunları bellidir. Bu sorunların çözümü için böyle bir birleşmenin nasıl sonuçlar getireceği bellidir.
Vekiller elbet de siyaseten ayrıdır. Ancak Antalya için bir çizgi konulması çok zor değildir. Antalya'nın sorunlarının çözümü için gerektiğinde birlik olmanın siyaseten hiç kimseye kaybettireceği bir şey yoktur. Aksine artıları olacaktır.
Maalesef bu şehir son yıllarda bazı odaklar tarafından gerilmiştir. Ancak zaman bunun hiç kimseye bir faydası olmadığını da ortaya koymuştur.
Efendiler!..
Hepimizin kara toprak altına girmeye karar verdiği şehir, burası değilmidir?
O gün hepimiz için gelecek bir gerçek değilmidir?